Korkmaktan yorgun düşmek
Fotoğraf: DHA
Ahmet Altan son romanı Hayat Hanım’da romanın ana karakterlerinden Fazıl ve Sıla arasındaki şöyle bir diyaloğa yer verir: “Ben bıktım, diyor kararlı bir ses tonuyla [Sıla], ben gidiyorum. Sen düşün. Şayet gelmek istersen birlikte gideriz. Ama ben artık bu ülkede yapamayacağım, burada sürekli korkarak yaşayamam, yarını, başımıza gelecek bir sonraki felaketi düşünüp sürekli endişelenerek devam edemem. Korkmaktan yorgun düştüm."*
Korkmaktan, umut yitiminden yorgun düşmeyenimiz var mı, bilmem. Mesela İstanbul’daki terör saldırısından sonra belli ortamlara girip çıkmaktan kaçımız imtina ediyoruz? En azından gençler arasında ülkeden gitmeyi düşünmeyen var mı? Sanmam. En azından etrafımda yok. Artık haber değeri kalmadı sanırım, ancak uzunca bir dönem gençlerin Türkiye’de bir gelecek görmedikleri ve yurt dışına gitmek istedikleri çok yazıldı, çizildi. Üzerine kitaplar yayımlandı. Hakkındaki haberler azalsa da gençler gitmek istemeye ve gitmeye devam ediyor. Çoğu eğitimini yurt dışında yapma/tamamlama ya da dışarıda bir iş kurma derdinde. Yalnızca gençler mi? Olanağı olup da yurt dışından ev almayan ya da çocuklarını eğitim için yurt dışına göndermeyen kaldı mı? 2013-2018 yıllarındaki hızı olmasa bile iş insanları sermayesinin tamamını ya da bir kısmını ülkeden çıkarmaya devam ediyor mu? Peki ya kaç hekim mesleğini yurt dışında icra etmek için gitti? Kaç gazeteci, yazar ve akademisyen son on yılda ülkeyi terk etti ya da etmek zorunda kaldı? Ya seçimleri yeniden mevcut iktidar kazanırsa bu sayılar ve oranlar kaça katlanır?
Gidilen yer de dikensiz gül bahçesi değil elbet. Kollarını açıp bekliyor da değiller. Pek çoğunda yabancı düşmanlığı ve ırkçılık gündelik yaşama sirayet etmiş durumda. İktidarları iki gün önce “diktatör” dediğiyle bugün el sıkışıyor. Medyası da iktidarının izinden gidiyor. Dün diktatör diye manşet attığına bugün büyük devlet adamı muamelesi yapıyor. Böyle bir anlayışta, bugün Putin’e diktatör diyenlerin yarın onunla sarmaş dolaş olmayacaklarının hiçbir garantisi yok. Mesele enerji kriziyse diktatörlük bir teferruattır diyor pek çok Avrupa ülkesi. FIFA başkanının, Katar’daki Dünya Kupası maçları vesilesiyle, ev sahibi ülkenin içki yasakları konusunda söyledikleri durumu alenen ortaya koymuyor mu zaten? “Üç saat bira içmezseniz ölmezsiniz.” Evet, kimse ölmez tabii, sadece yaşam tarzlarına müdahale etmenin kapısı ardına kadar açılır, yasakçı zihniyetin “kurtlar sofrasında” baş köşede yeri olur vs. FIFA başkanı da bunu olağanlaştırmakta beis görmez. Böylece de mesele çıkarsa özgürlükler teferruat olur.
Bu ikiyüzlü uluslararası politikada çok değil, daha birkaç yıl önce “katil” diye seslenilenler protokollerde kucaklanır, diktatörler “barış elçisi” ya da “Dünyayı kurtaran adam” oluverir. Avrupa Birliği’nin (AB) kapısında bekletilenler, AB’nin hayat suyu haline gelir… Kahraman addedilenler ise en iyi ihtimalle unutulur ya da üç maymunun söylemediği, duymadığı, görmediği olur. Zaten ilk fırsatta da satışa getirilirler. Böyle bir riyakarlıkta Volodimir Zelenski’ye bir gün “katil” ya da “terörist” denmeyeceğinin de hiçbir garantisi yok elbet. Bunun adına da literatürde uluslararası politika diyoruz!
Bir yanda baskıdan, şiddetten, savaştan kaçanlar, diğer yanda onları değil, devletlerinin âli çıkarları için onlara bunları reva görenleri kucaklayanlar… Ne diyeyim, zalımsın dünya!
* Romanın önce Fransızcası yayımlandı, daha sonra Everest Yayınları’ndan Türkçe baskısı da çıktı. Ancak Fransızcadan okuduğum ve elimin altında Fransızcası olduğu için ilgili satırların çevirisi bana aittir.
- Umutla umutsuzluk arasında 2024 27 Aralık 2023 04:30
- Adabımuaşeret dersleri 20 Aralık 2023 04:42
- Zor zamanların dostu Tunç Soyer 13 Aralık 2023 04:57
- Bir mülksüzün konut krizi hatıratı 29 Kasım 2023 04:50
- Hukuk devletinde sona doğru 15 Kasım 2023 04:50
- Siyasetle ve siyaset için yaşayan kişiler 08 Kasım 2023 04:45
- Zordur barış akademisyeni olmak 01 Kasım 2023 04:57
- Filistin halkına destek, İsrail hükümetini protesto eylemleri 25 Ekim 2023 04:50
- Gazze'deki savaş Fransa'yı da yakar 18 Ekim 2023 04:20
- Gerçek dışı bir mekan olarak üniversiteler 04 Ekim 2023 04:57
- Göçmen karşıtlığından beslenen particiler 27 Eylül 2023 05:26
- Hakikat, özgürlükler ve otosansür 20 Eylül 2023 05:00