Para yanılsaması

Türkiye’de yaşayan milyonlarca emekçi açısından ekonomik kriz, sadece belli dönemlerde karşılaşılan olağanüstü bir durumu değil, günlük yaşamın neredeyse doğal, ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Milyonlarca insanın geliri ile giderleri arasındaki makas açıldıkça geçim sıkıntısı çeken insanların isyanı büyüyor.

Tek adam rejimi ve savunucuları ekonomik kriz gündemini geri plana itmek için ekonomide yaşanan sorunlar dışında her konuyu gündeme getirmek için ne kadar yoğun çaba içinde olsalar da ekonomik krizin halkın günlük yaşamı üzerindeki olumsuz etkilerini gizlemeyi başaramıyorlar.

Türkiye ekonomisini adeta felç eden, bütçe dengeleri başta olmak üzere, temel ekonomik göstergeleri ciddi anlamda bozan ‘Türkiye Ekonomi Modeli’ sayesinde açlık ve yoksulluk girdabına kapılan insan sayısı her geçen gün artıyor. Enflasyon kendi haline bırakılınca kaçınılmaz olarak yoksulu daha yoksul, zengin daha zengin yapan kısır döngü devam ediyor.

İktidarın sermayenin, büyük patronların çıkarları doğrultusunda hayata geçirdiği ekonomi politikaları sayesinde, ücretli emekçiler, küçük esnaf ve üretici köylüler dışındaki alanlarda normal koşullarda asla elde edilemeyecek kadar yüksek kazançlar elde edildi. Nüfusun büyük bölümü açlık ve yoksulluk kıskacında inim inim inlerken, bankalar başta olmak üzere, büyük patronlar kârlarını katlayarak arttırdılar.

Türkiye’de işlerin yolunda gittiği, kâr oranlarının ciddi anlamda yükseldiği koşullarda bile işçi ücretlerinde gerçek enflasyonun üzerinde artış yapılmadı. Hiçbir patron çıkıp da ‘İşçilerimiz sayesinde çok kazandık, bu nedenle kazancımızın bir kısmını onlarla paylaşmak istiyoruz’ demedi. Aksine asgari ücret zammı gündeme gelince her seferinde iktidardan daha fazla vergi indirimi ve sigorta prim desteği talep ettiler. Her yıl yapılan bütçelerde de görüldüğü gibi, isteklerinin büyük bölümünü kabul ettirdiler.

İktidar, enflasyon yükseldikçe başta asgari ücret olmak üzere ücret ve maaşlara zam yapıyor ama enflasyonla mücadele edilmediği için ücretlere yapılan artışlar birkaç ay içinde yüksek enflasyon karşısında adeta buharlaşıyor. 2023 başında asgari ücrete, işçi ve memurlara ve emeklilere yapılacak ücret artışlarıyla ilgili olarak büyük bir beklenti var. Seçim dönemine girilmesi nedeniyle iktidarın asgari ücrete yüksek oranlı zam yapması bekleniyor.

Asgari ücret artışında herkes zam oranına odaklanırken önemli bir gerçek göz ardı ediliyor. Her ne kadar önümüzdeki aralık ve ocak ayında ‘baz etkisi’ nedeniyle resmi enflasyonda kısmi bir gerileme yaşanacak olsa da yıl başında yapılacak asgari ücret artışı ile enflasyon ve hayat pahalılığı arasındaki ilişki üzerinden değerlendirmek gerekiyor. Enflasyonun ücretler ve hayat pahalılığı üzerindeki olumsuz etkileri azaltılmadan ücretlere yapılacak yüksek oranlı artışlar iktidar açısından seçim yatırımı anlamına gelirken, ücretli emekçiler açısından kısa süreli de olsa ciddi bir ‘para yanılsaması’ yaratacak.

Geçtiğimiz yıl ekim ayında asgari ücret 2 bin 825 lira, resmi enflasyon yüzde 19.89’du. Bir yıl sonrasında asgari ücret ara zamla birlikte toplamda yüzde 94.69 artışla 5 bin 500 liraya çıktı. Aynı dönemde resmi enflasyon ise yüzde 19.89’dan yüzde 85.51’e fırladı. Asgari ücret bir yıl içinde yüzde 94.96 artarken, yıllık enflasyondaki artış dört kattan fazla oldu. Bir yıl önce 2 bin 825 lira asgari ücret alan bir işçi, bugün 5 bin 500 lira almasına rağmen, bir yıl önceki satın alma gücünün yanına bile yaklaşamıyor.

İktidar yıkıcı sonuçlarına rağmen ısrarla sürdürdüğü ekonomi politikalarında ısrar etmeyi sürdürdükçe, halkın satın alma gücünü arttıracak adımlar (net gelir artışı, sabit gelir vergisi oranı, dolaylı vergilerin azaltılması vb.) atılmadığı sürece, ücretlere her ay zam yapılsa da enflasyonun toplumun yoksul kesimlerini, özellikle ücretli emekçileri olumsuz etkilemesinin önüne geçilemez.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek imzasıyla taşıt alım satımı hariç ülkedeki tüm alım satım işlemlerinde dövizle ödemenin önü açıldı.

Evrensel'i Takip Et