Yıldız Kenter: Ağaçlar Ayakta Ölür
Kolaj: Film afişleri
Tiyatronun ve sinemanın unutulmaz büyük oyuncusu Yıldız Kenter 17 Kasım 2019’da 91 yaşında aramızdan ayrılmıştı. Bazı insanların, bazı sanatçıların yaşam öyküsünü, sanat serüvenini sınırlı sayfalarda anlatabilmek çok kolay değildir. Yıldız Kenter de böylesi insanlardan, böylesi sanatçılardandır.
Yıldık Kenter’in doğumu aristokrat, varsıl kökenli bir ailenin yokluk, yoksulluk yıllarına denk gelir, çocukluğu yoksulluk içinde geçer. Hayatı boyunca tiyatrodan kopmayan Kenter, sinemada “Fatma Bacı”, “Anneler ve Kızları” gibi filmlerde Anadolu annesi rolünü büyük bir başarıyla canlandırdı. Rollerindeki başarılı oyunculuğu ve ses tonundaki hüzün ile izleyeni derinden etkilemişti.
11 Ekim 1928 tarihinde İstanbul’un Çamlıca, Kısıklı semtinde doğar Yıldız Kenter. Tam adı Ayşe Yıldız Kenter’dir. Babası Meclis-i Âyan üyesi Mehmet Galip Bey’in oğlu diplomat Ahmet Naci Kenter’dir. Annesi İngiliz asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını aldıktan sonra adı Nadide Kenter olarak değişen Olga Cynthia’dır. Ahmet Naci Kenter ve Nadide Kenter büyük bir aşkla bağlıdırlar birbirlerine. Fakat çıkan yeni bir kanunla hariciyecilerin eşlerinin yabancı asıllı olmaması gerekiyordu ya ayrılacak ya da resmen boşanıp gizlice birlikte yaşayacaklardı. Lozan’da özel kalem müdürü olduğu İnönü de Ahmet Naci’ye resmi olarak boşanıp birlikte yaşamaya devam itmelerini önerir. Fakat aşkı için her şeyi göze alıp tüm geçmişini, ülkesini bırakıp kendisiyle gelen, adını, dinini değiştiren hayat arkadaşına büyük haksızlık olacağı için bu öneriyi kabul etmez, istifa ederek görevinden ayrılır Ahmet Naci Kenter ve ailenin çöküş ve yoksullaşma günleri de başlar böylece. Ahmet Naci Bey farklı işlerde çalışmayı denese de sürdüremez. Fakirleşme de başlamıştır, evdeki eşyalar satılır sırasıyla. Yıldız Kenter bu yoksulluk günlerinde doğar. O günlerde oturdukları köşk de satılır. Ahmet Naci Bey zaman içinde alkolik bir babaya dönüşür.
Yıldız Kenter konservatuvarda okumak istiyor fakat annesi konservatuvarda okuyan kızlara kötü gözle bakıldığı için kızlarının orada okumasını istemiyordur. Babası Yıldız Kenter’i annesinden habersiz, gizlice, parlayıp uluslararası büyük bir sanatçı olacağı konservatuvara yazdırır. Ankara Devlet Konservatuvarını sınıf atlayarak bitirir. Amerika’dan Rockefeller” bursu kazanarak, American Theatre Wing, Neighbourhood Play House ve Actor’s Studio’da oyunculuk ve oyunculuk öğretiminde yeni teknikler üzerine çalışmalar yapar. Mezun olduğu okula hoca olarak atanır ve orada 11 yıl görev yapar.
Muhsin Ertuğrul Ankara Devlet Tiyatrosundan uzaklaştırılınca Yıldız ve Müşfik Kenter kardeşler de istifa ederek İstanbul’a dönerler. Muhsin Ertuğrul’la birlikte Muammer Karaca Tiyatrosunda başarılı oyunlar sahnelerler. Şükran Güngör’le de yolları kesişir burada. Muhsin Ertuğrul ve Muammer Karaca’nın desteğiyle Site Tiyatrosunu kurarlar. 1962’de Kent Oyuncuları adını alırlar, zamanla kadrolarına sonraki yılların ünlü oyuncuları olan önemli isimler de katılır.
1962’de tiyatroya hizmetlerinden dolayı “Yılın Kadını” seçilir ve Behzat Butak ile birlikte “İlhan İskender Tiyatro Ödülü”nü kazanır. Sonraki yıllarda da çok sayıda ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda ödülün sahibi olur.
Çok sayıda öğrenci yetiştirir Yıldız Kenter. Yetiştirdiği oyucular yıllardır tiyatro, sinema ve dizi alanlarında önemli çalışmalarda kendilerini gösterir, adlarını tarihe yazdırırlar.
1968’de Kenter Kardeşler ve Şükran Güngör ellerindeki tüm parayı harcayarak Harbiye’de kendi tiyatro salonlarını inşa ederler. İlk evliliğini 1951’de Tiyatro Sanatçısı Nihat Akçam’la yapan Yıldız Kenter’in bu evlilikten Leyla adında bir kızı vardır. 7 yıl süren evlilik ayrılmayla sonlanır.
Yerli ve yabancı pek çok yazarın oyunlarını da sahneye koyarlar, birlikte oynarlar. Aynı sahneyi paylaştıkları, Yıldız Kenter’in anlatımıyla “güveni, huzuru, hoşgörüyü, anlayışı, saygıyı arayan iki insan” olarak yakınlaştıkları Şükran Güngör’le iki ailenin de karşı çıkmalarına rağmen 1964’te ailelerinden gizlice evlenirler. Huzur buldukları, aşkla birbirlerine bağlandıkları evlilikleri 2002’de Şükran Güngör’ün ölümüne dek 38 yıl sürer.
Yıldız Kenter ilk kez 1951 yılında Aydın Arakon’un yazıp yönettiği “Vatan İçin” filmiyle kamera karşısına geçer. 1951-2008 yılları arasında 20 filmde, birçok televizyon dizisinde oynayan Yıldız Kenter tiyatro ödüllerinin yanı sıra sinema oyuncusu olarak da üç kez “Altın Portakal” ödülüne layık görüldü. “Ağaçlar Ayakta Ölür” (1964), “Anneler ve Kızları (1971), “Fatma Bacı” (1972), “Kızım Ayşe (1974), “Bir Ana Bir Kız” (1974), “Hanım (1988), “Güle Güle” (1999), “Büyük Adam Küçük Aşk” (2001) ve “Beyaz Melek (2007) filmlerindeki muhteşem oyunculuğuyla adını sinema tarihine de yazdırır.
Yıldız Kenter “Fatma Bacı” filminde fedakar bir anne olarak çıkar izleyicinin karşısına. Kan davası nedeniyle köyünden büyük kente kaçmak zorunda kalan Fatma Bacı’nın iki kızı ve bir oğluna kol kanat germesi, onlar için çabalamasını izleriz filmde. “Kızım Ayşe” filminde de canlandırdığı Huriye Bacı rolüyle ekonomik zorluklar içinde kızını okutmaya çalışan fedakar bir annedir.
YILDIZLAR HER ZAMAN YILDIZ KALIR
Mayıs 2013’te gerçekleştirilen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde Tema Özel Ödülü Yıldız Kenter’e verilmişti. Yıldız Kenter’i salonu tıka basa dolduran konuklar dakikalarca ayakta alkışladı. Tiyatronun yanı sıra sinemada da önemli filmlerde yer alan ve ‘Ağaçlar Ayakta Ölür’ filmindeki rolüyle unutulmaz bir iz bırakan Yıldız Kenter “Tiyatroda lakabım cadıydı ama hiç süpürgem olmamıştı, iyi ki biraz daha yaşamışım, giderayak bu ödülü aldım” derken salonda gülmekle ağlamak arasında bir dalgalanma yaşanıyordu. Yıldız Kenter sahnede bir abide, bir tanrıça gibiydi. Kendisini ayakta alkışlayanları neredeyse başı yere değecek kadar eğilerek selamlamıştı.
Yıldız Kenter 10 Kasım’da Akciğer rahatsızlığından dolayı kaldırıldığı hastanede yaşa bağlı solunum yetmezliği nedeniyle 17 Kasım 2019’da 91 yaşında aramızdan ayrılır. Kenterler Tiyatrosunda yapılan törenin ardından Levent Camii’nden uğurlanarak Aşiyan Mezarlığında toprağa verilir. Seyircilerine, sevenlerine vedasıyla son rolünü oynayan Yıldız Kenter 1964’te Hulusi Kentmen, İzzet Günay, Semra Sar, Osman Alyanak’la birlikte yer aldığı filmin adına uygun ayrılır aramızdan; “Ağaçlar Ayakta Ölür.”
- Düşen yapraklar (1) 27 Mart 2024 04:15
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (2) 13 Mart 2024 04:20
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (1) 06 Mart 2024 04:15
- Bilal İnci: Zalim, gaddar, acımasız kötü adam 28 Şubat 2024 04:20
- Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi: İsmail Dümbüllü 21 Şubat 2024 04:00
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (3) 14 Şubat 2024 04:15
- Atatürk, “Ben Bir İnkılap Çocuğuyum” filmi ve Münir Hayri Egeli (2) 09 Şubat 2024 04:20
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (1) 04 Şubat 2024 04:35
- Jönlükten kötü adamlığa bir sinema sevdalısı: Hüseyin Peyda 28 Ocak 2024 04:33
- Şerafettin Kaya: Ben İyi Biri Olmadan Önce 21 Ocak 2024 05:10
- Yeşilçam’ın Çınarları (6): Vedat Örfi Bengü: ‘Mısır’da sinemayı kuran Türk’ 14 Ocak 2024 04:43
- Yeşilçam’ın Çınarları (4): Aziz Basmacı, Vahi Öz 07 Ocak 2024 04:04