28 Kasım 2022 04:00

Yorum yetmez!

Daktilonun harf çubukları.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Büyük ilerleme, bizim devlet sonunda Alevi olgusunu kabul etti. Alevi İşleri Dairesi kuruluyormuş. Taslak Mecliste, herhalde onaylanır.

Yarabbi, ya Şükür!
Bu günleri de gördük ya!

Yakında Ezidi İşleri Dairesi de kurulursa şaşırmayın! Ülkeye dönüş izinleri verilmeye başlandığına göre!

Ama bizim devletin bir ilkesi vardır: “Asla güvenme, kontrol etmek iyidir!”

Öyle ya, Emniyet Teşkilatı içinde, Dernekler Masası, Sendikalar Masası, Basın Masası yok muydu? Şimdi hâlâ öyle mi bilmiyorum. Belki masalar Nüfus İşleri bünyesine alınmıştır.

Dernek, parti, sendika, gazete, dergi, her şeyden önce ülkenin güvenlik sorunu ile ilgilidir! Ülke güvenliği için tehdit oluşturabilir. Sorumluları, sahipleri vb. belli olmalıdır. Ki gerektiğinde yakalarına yapışılabilsin.

Hani bir deyiş vardı bir zamanlar:
Hiç olmazsa, “güvenmek iyidir, ama kontrol etmek daha iyidir” denirdi nezaketen.

Bizde ise ilke: “Asla güvenme!“

Masalar vardı da bir dönem boş kaldılar.12 Eylül cuntası bütün partileri, DİSK’i falan kapatmaz mı 1980 yılında!
Kapatmak yetmez, kurulmaz cuntanın iznine bağlı!
Brezilya Cuntası gibi.
DP, CHP gibi siyasi sistemin ana partilerine bile az çektirmedi cunta kafası.

Cunta, iktidarı sözde “sivil” hükümete devrettikten sonra da izin almak bir dert.
Biz de o zaman madem süreli yayın çıkaramıyoruz, yıllık çıkaralım dedik ve Maspero Yıllıkları’nı eski Demokrat Gazetesi dış haberler servisi elemanları olarak tercüme edip yayınlamaya başladık.
1985 yılında dönemin ilk Marksist kurumsal dergisi 11. Tez’i yayınlayacağız.
Mottomuz: Yorum yetmez, mühim olan değiştirebilmek!
Geçtiğimiz haziran ayında toplanan “İslam Dünyası” Sempozyumunda konuşan Kılıçdaroğlu da zaten Marx’dan alıntı yapıp, 11. Tez’i dile getirmemiş miydi?

Neyse konuyu dağıtmayalım.
Tamam dergi çıkaracağız, Basın Masasının kapısı duvar!
O sırada süreli yayın çıkaracak olanlar, para bayılıp, ilan için çıkarılan sözde gazete ya da dergileri satın alıp onun adı altında yayın başlatma yolunu keşfetmişti.
Mesela, “2000’e Doğru” dergisi öyle çıkmaya başlamıştı.
2000’i çoktan devirdik, 20’lere ulaştık.
Allah’a şükürler olsun devlet, aynı devlet!
Her “Seçilen”i teslim alamaya devam.

Neyse yine konuya dönelim.
Çareyi şöyle bulduk: Derginin adı şöyle oldu: Kitap Dizisi. Eh, her dizinin de bir numarası olur değil mi? Bir de başlığı.
Kısacası Dergi oldu oldu Derleme Kitap.
Mesela 2. Derleme Kitap’ın başlığı: “Sağda ve Solda Liberalizm”. O dönem yükselen sol liberalizme de yönelen Marksist eleştirileri kapsıyordu.
Hızımızı alamadık. Bir de “Türkiye Sorunları”, “Dünya Sorunları” dizileri başlattık.
Alt Başlık ise “Dünün ve Bugünün Defterleri”.

Türkiye Sorunları Dizisinin 4. Kitabı ise “1988 Yıllığı” olarak çıkmıştı. Mesela ben, “2000’li Yılların Eşiğinde Türkiye” diye bir şey yazmışım. Tanju Akad, “Emperyalizm, Ulusal Sorunlar ve Türkiye”yi yazmış. Tercümeler de var. Örneğin ünlü şarkiyatçı Paul Dumont’un “Türkiye’de İslam Yenilik Öğesi mi? başlıklı yazısı. Ya da H. Mc Fadden’in yazısı “Üçüncü Türkiye Cumhuriyetinde Sivil-Ordu İlişkileri” ile karşılaştırabilme kaygısıyla yapılan, “Latin Amerika’da Militarizm, Devlet ve Demokrasi” derlemesi.

Dünya sorunlarında da mesela Türkiye’deki Cunta.

Ben yazımı şöyle bitirmişim: “Toplumların tarihinde büyük altüstlüklerden sonra yaşanan uzun süren gerici dönemlere rastlanır… Ülkemizde de daha devam edeceği anlaşılan gerici dönemde, bir yandan da uzun erimli bir mücadelenin tohumları olgunlaşmaktadır.”

Sonuç olarak yorumlamaya devam etmişiz.
Ama gündem hâlâ aynı: Asıl olan değişmek, değiştirebilmek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa