Asgari pazarlık

Fotoğraf: Evrensel
Türkiye’de 2023 yılının asgari ücretini belirleyecek Asgari Ücret Tespit Komisyonu, ilk toplantısını önümüzdeki günlerde yapacak. Böylesine önemli bir konu, her şeyin asgarisiyle yaşamaya mahkum edilen milyonlarca işçi ailesinin geçimi, göstermelik olarak yapılacak ‘asgari pazarlık’ sonrasında belirlenecek.
2023 yılı asgari ücretinin ne kadar arttırılacağını sadece asgari ücretliler değil, tüm emekçiler merakla bekliyor. Çünkü asgari ücret artışı, sadece asgari ücretlileri ilgilendirmiyor. Asgari ücret, vergi dilimi ve tazminat hesapları, çeşitli sigorta primleri, GSS primleri, staj ücretleri, yaşlılık, engelli ve işsizlik ödeneği gibi pek çok kalemi doğrudan etkiliyor.
Asgari ücretin satın alma gücü açısından OECD ülkeleri içinde son sıralarda yer alan Türkiye, iş gücünün yarısından fazlasının en uzun süre asgari ücretle çalıştığı tek ülke. OECD ülkelerinin çoğunda asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 10’un altında. Türkiye’de ise iş gücünün neredeyse üçte ikisi asgari ücret ya da asgari ücrete yakın bir ücret alıyor. Sayıları milyonları bulan ve tamamına yakını kayıt dışı çalıştırılan göçmen işçilere asgari ücretin altında ücret ödendiği dikkate alındığında gerçek tablo çok daha kötü.
Yıllardır kendilerine layık görülen asgari şartlarda yaşamak zorunda kalan, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle çalışma ve yaşam koşulları daha da ağırlaşanların sayısı her yıl ciddi oranda artıyor. Asgari ücret ile kendilerine layık görülen asgari yaşam koşulları arasında sıkışıp kalan milyonlarca işçi, her ay ekonomik mucizeler yaratarak yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
Türkiye’de son yıllarda asgari ücrete resmi enflasyonun üzerinde zam yapılmış olmasına rağmen, asgari ücret ile ortalama ücret arasındaki fark hızla kapanıyor. Başka bir ifadeyle kişi başına ortalama gerçek gelir, yasal olarak en alt ücret seviyesi olan asgari ücrete gittikçe yaklaşıyor. Özellikle göçmen nüfusun yoğun olduğu illerde ve sektörlerde işçilere ödenen ‘fiili ücret’ yasal asgari ücretin altında seyrediyor.
Asgari ücret, ücretlerin belirli bir düzeyin altına inmesinin engellenmesi, işçi sınıfının kendi içindeki rekabetin ve sermayenin bunu fırsat bilerek yoğunlaştırdığı sömürünün kısmen sınırlandırılması açısından önemli. Ancak bu durum kayıt dışı çalışan ve fiilen asgari ücretin altında ücret alan milyonlarca işçi açısından hiçbir anlam taşımıyor.
Türkiye’de son yıllarda yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle, çalışan nüfusun yaklaşık üçte ikisi asgari ücret ya da asgari ücretin altında bir gelirle geçinmeye ve yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Milyonlarca kişi asgari ücret civarında ücretle yaşam mücadelesi verirken, ekonomik kriz koşullarının ağırlaşması nedeniyle yaşanan iş ve gelir kayıplarının, önümüzdeki dönemde ücretler üzerinde baskı oluşturması kaçınılmaz. Öyle ki, bir taraftan resmi asgari ücretin ne kadar yüksek oranda artacağı tartışılırken, diğer taraftan söz konusu ücret artışlarının büyük işletmeler dışında uygulanmasında yaşanacak sorunların nasıl çözüleceğine ilişkin ciddi soru işaretleri var.
Asgari ücret son yıllarda resmi enflasyon oranının üzerinde artırıldı. Asgari ücrete 2022 başında yüzde 50, temmuz ayında yüzde 30 zam yapıldı. Ancak enflasyondaki artış o kadar hızlı ve yüksek oldu ki, yapılan zam oranları birkaç ay içinde adeta buhar olup uçtu. Türk lirasının sadece son bir yılda yaşadığı değer kaybı, asgari ücrete yapılan zamları boşa düşürdüğü gibi alım gücündeki azalmayı da durduramadı. 2023’te yüksek enflasyon ve olası kur artışı devam ederse, asgari ücrete yapılacak artışın benzer nedenlerle kısa süre içinde etkisini yitirmesi kaçınılmaz.
Evrensel'i Takip Et