Şam’ın yolu, İmralı’nın kapısı!
Fotoğraf: Volkan Furuncu/AA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süredir Suriye lideri Esad ile görüşebileceğine dair açıklamalar yapıyor. En son, “Asla görüşmem” dediği Mısır lideri Sisi ile el sıkışıp görüşme yaptıktan sonra da kendisine sorulan bir soruya “Esad ile görüşme olabilir. Siyasette küslük, dargınlık olmaz. Eninde sonunda adımlarımızı atarız” yanıtını vermişti.
Bu süreç 5 Ağustos’ta Soçi’de yapılan görüşmede Erdoğan’ın Suriye Kürtlerine yönelik kara operasyonu için destek istediği Putin’in “Bunları rejimle çözme yolunu tercih ederseniz daha isabetli olur” yanıtını vermesiyle başlamıştı.
Erdoğan’ın Esad’la görüşebileceği konusunda son üç ayda böyle üst üste açıklamalar yapması ve istekli olduğunu ortaya koymasının seçimleri kazanma hesabından bağımsız olmadığına şüphe yok. İktidar, Suriye’deki Kürt özerk yönetimine ve onun askeri gücü olan SDG’ye yapılacak bir operasyonun tıpkı 2018 seçimleri öncesinde Afrin operasyonunda olduğu gibi ülkede bir “seferberlik” havası yaratacağını; böylece hem burjuva muhalefeti etkisizleştirip hem de ülkeyi olağanüstü koşullarda seçimlere götürmeye olanak sağlayacağını umuyor. Ayrıca Suriye yönetimi ile görüşme konusunda atılacak adımın, Suriyeli mültecilerin geri gönderilmesini bir seçim kozu olarak kullanmaya çalışan burjuva muhalefet karşısında da kendi elini güçlendireceğini hesap ediyor.
Öte yandan bu köşede yayımlanan son yazıda da işaret edildiği üzere, Suriye ile siyasi ilişkilerin yeniden kurulması yönünde yapılan hamlelerin sadece seçimlerle açıklanması da eksik bir değerlendirme olacaktır. Çünkü bu yöndeki girişimlerin de tıpkı bölgede atılmaya çalışılan diğer adımlar gibi, Türkiye egemen sınıflarının Ukrayna savaşı sonrasında ortaya çıkan yeni dengelere göre pozisyon alma arayışıyla da bağlantısı bulunuyor.
Esad ile görüşme, Suriye ile “normalleşme” burjuva muhalefet tarafından da destekleniyor. Elbette ülkede demokrasiyi ve bölgede barışı savunan güçler de Suriye ile diplomatik ilişkilerin kurulmasına itiraz etmiyor. Aksine bu adımla birlikte Suriye yönetimi tarafından haklı olarak ‘işgal’ olarak değerlendirilen Türkiye’nin Suriye’deki askeri güçlerini geri çekmesini ve cihatçı grupları desteklemeye son vermesini de savunuyorlar. Erdoğan yönetiminin bu konuyu bir seçim yatırımı haline getirmesinin önüne geçebilmenin yolu da buradan geçiyor.
Ancak burjuva muhalefet bloku (6’lı masa), her fırsatta böylesi bir politika geliştirme kapasitesinin ne kadar sınırlı olduğunu ortaya koyuyor. En son 6’lı masanın 28 Kasım’da sunduğu anayasa değişikliği önerisinin de Türkiye’nin kırk yıllık kanayan yarası Kürt sorununun çözümünü kapsayacak bir içerikte olmaması bu gerçeğe işaret ediyor. Ayrıca bırakalım bu sorunun savaş ve şiddet yöntemleri dışında çözümüne dair bir çerçeve sunmayı, İP lideri Akşener gibi isimler, meclis çatısı altında HDP ile yapılan görüşme gibi iktidarın en ufak bir hamlesi karşısında bile “Bakın bunlar Kürtlerle görüşüyorlar, yeni bir ‘çözüm süreci’ başlatmak istiyorlar” gibi söylemlerle daha şoven bir çizgiye geçiyor ve iktidarın elini güçlendiriyorlar.
Oysa muhalefetin Erdoğan’a sorması gereken soru şudur:
Madem “darbeci” dediğin Sisi ile görüşüyor ve “katil” dediğin Esad ile görüşebileceğini söylüyorsun, o zaman neden Türkiye için bir tehdit oluşturmadıklarını ve güvenlik kaygılarının giderilmesi için müzakerelere her zaman hazır olduklarını söyleyen Suriye Kürtleri ile görüşmek yerine operasyon ve savaşta ısrar ediyorsun?
Bununla birlikte Suriye Kürtlerinin tehdit olarak görülmesinin Türkiye’nin kendi Kürt sorunundan kaynaklandığı bir sır olmadığına göre; muhalefetin “Yeni bir çözüm süreci başlatılıyor” yaygarasını koparmak yerine, iktidarı bu sorunu barışçıl yöntemlerle çözme konusunda sıkıştırması gerekmez mi?
“Terör örgütleri ile görüşülmez” nakaratlarının gerçeklikle ilişkisi olmadığı gibi çözüme de bir faydası yok. Burada “Terör örgütü nedir, ne değildir?”, “Bu örgütler hangi politikanın sonucu ortaya çıktılar?” tartışmasına girmeyeceğim. Ancak zamanında “Güneş batmayan imparatorluk” olarak tanımlanan İngiltere bile dün “terör örgütü” dediği örgütle masaya oturdu, oturmak zorunda kaldı. Bugün Kolombiya, 50 yıldan fazla bir süre “terör örgütü” olarak görüp çatıştığı örgütlerle ülkedeki iç savaşı bitirmek için görüşüyor.
Tam bu noktada HDP’nin Eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, Öcalan ile görüşme konusunda yaptığı başvuruya dikkat çekmek gerekiyor. Öcalan, Türkiye’yle birlikte Suriye’de de Kürt sorununun çözümünde rol oynayabilecek bir aktör ve kendisiyle yapılan son görüşmelerde bu konuda görev üstlenmeye hazır olduğunu söylediği biliniyor. Dolayısıyla Demirtaş’ın Öcalan’la görüşme ve tecridin sona erdirilmesi yönünde yaptığı hamle, sadece iktidarın bu konuyu istismar etmesinin önüne geçilmesini sağlamakla kalmıyor. Burjuva muhalefetin anayasa değişikliğinde yapmadığı şeyi yapıyor; Kürt sorununun çözümünü ülkenin demokratikleştirilmesine bağlıyor.
Demirtaş, Öcalan’la görüşme talebiyle ilgili yaptığı açıklamada “Akşener, Perinçek Türkiye’nin güvenliği ve barışı için “Hükümet bizi görevlendirsin, Esad ile görüşmeye gideriz” demişlerdi. Biz de aynı gerekçelerle İmralı’da Öcalan ile görüşmek istiyoruz” diyor. Bu açıklama, sadece Öcalan’la görüşmenin meşruluğuna işaret etmiyor, aynı zamanda bölgede barışın ancak Kürt sorununun demokratik çözümüyle mümkün olduğunu da ortaya koyuyor.
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10
- Esad rejimi sonrası Suriye ve Ortadoğu’yu ne bekliyor? 10 Aralık 2024 05:30
- Adı konulmamış ‘süreç’te Rojava çıkmazı! 06 Aralık 2024 06:45
- Cihatçı saldırının yol işaretleri ve Halep'te kesişen yollar 03 Aralık 2024 06:55
- HTŞ’nin Halep saldırısının arkasındaki güçler ve hesaplar 30 Kasım 2024 06:50
- Bahçeli neden ısrarla Öcalan’ı işaret ediyor? 29 Kasım 2024 06:20
- Selefi Ebu Hanzala in, demokrasi ve laiklik out! 26 Kasım 2024 06:45
- ‘İşgalci ülke’ açıklaması ve Erdoğan iktidarının Suriye’de alarm veren politikası 19 Kasım 2024 05:00
- Trump'ın Ortadoğu'su ve Erdoğan'ın Kürt sorunu 12 Kasım 2024 04:45
- Devlet ‘yeni sürece’ kayyım atadı! 05 Kasım 2024 05:04
- Yeni ‘süreç’: Demokratik siyasete kurt kapanı 01 Kasım 2024 05:03
- Putin’e ‘Esad’ ricası ve Kürt sorununun çözümü 29 Ekim 2024 12:34