Şut atmazsan şutlanırsın!
Fotoğraf:Serhat Çağdaş/AA
Futbolda topa sahip olmak kuşkusuz galibiyet için çok önemli bir faktör ancak kazanmanın garantisi değil. Bunun son örneğine İspanya-Fas maçında tanık olduk.
Bu maç bir kez daha gösterdi ki, “pas oyunu” ya da Barcelona’dan kalan mirasla “tiki taka” denilen oyun anlayışının çokça tartışılmaya ihtiyacı var.
Topa sahip olmak iyi güzel de, paslaşmayı gole gitmenin bir aracı olmaktan çıkarıp adeta oyunun amacına dönüştürmek, futbolun özellikle hücum bağlamındaki bazı temel dinamiklerine ters düşüyor. Pas futbolun temeli, lakin oyunun amacı gol atmak. Pas işi abartıldığı zaman sanki oyunun amacı gol atmak değil de, paslaşmakmış gibi bir tuhaf bir durum ortaya çıkıyor…
“Pas oyunu”nun en belirgin özelliği, takım boyunu kısaltması yani en gerideki savunma oyuncuları ile en ilerdeki hücum oyuncuları arasındaki mesafeyi 30-40 metreye indirmesi. Bu oyun anlayışında klasik santrfor kullanılmadığı için mecbur kalınmadığı sürece uzun pas atılmıyor, orta yapılmıyor. Sabırla top çevirip sonunda savunmanın arasına ya da arkasına atılan paslarla gol aranıyor. Tabii savunma ne kadar kalabalık ve kademeli olursa gol pozisyonu yakalama şansı da o oranda düşüyor. Kalabalık ve kapalı savunma içinde ince paslarla gol pozisyonu yaratmak hiç de kolay bir iş değil zira.
Klasik santrfor kullanmamak, özellikle ikinci bölgede rakibe sayısal üstünlük kurulmasını ve pas seçeneklerini artırarak yüksek yüzdeyle topa sahip olma imkanını sağlasa da bunun hücum çeşitliliğini azaltan olumsuz etkisini de göz ardı etmemek gerekiyor.
Bütün orta saha ve hücum oyuncularının birbirine yakın olmasının bir avantajı da kaptırılan topların, anında yapılan presle çok kısa sürede geri kazanılması. Kazanamasalar bile ya faul yapıp oyunu durdurarak ya da topu sahanın dışına göndererek rakibe ani karşı atağa geçme fırsatı vermiyorlar.
Topu kaybetmemek anlamında aşırı garantici bu oyun anlayışının en büyük dezavantajı ise takımı neredeyse tek bir hücum tarzına mahkum etmesi. O kadar garantici oynuyorlar ki, en önde gelen hücum organizasyonları arasında yer alan şut çekmek ve orta yapmak adeta yasak. Öyle ya, şut çekerlerse ya da orta yaparlarsa topu kaybedebilirler!.. Rastgele orta yapmak elbette futbolda arzulanan bir şey değil. Ancak özellikle aut çizgisine kadar inilerek yapılan ortaların takımların en önemli gol bulma yollarından birisi olduğu da bir gerçek. Aut çizgisinden ya da bu çizgiye yakın yerden yapılan ortalar savunma oyuncularını fazlasıyla zorlar. Çünkü savunma oyuncuları, bu noktalardan yapılacak ortaları yüzleri kendi kalelerine dönük pozisyonda karşılamak zorundadır…
“Pas oyunu”nda, -mecbur kalınmadığı sürece- uzun pas yok, şut yok, orta yok. Ne var? Savunmayı ortadan delmek üzere ara paslar ya da verkaçlar var. Ama alanları iyi kapatarak doğru savunma yapan rakip karşısında “pas oyunu” ister istemez tıkanıyor. İspanya, bu nedenle Kosta Rika dışındaki üç maçta da gol pozisyonu bulmakta çok zorlandı.
İşin ilginci ne kadar zorlanırlarsa zorlansınlar maçın son dakikalarına kadar bu oyun anlayışından asla ödün vermiyorlar. Ancak maçın bitimine birkaç dakika kalınca oyuncuların aklına şut atmak ya da orta yapmak geliyor. Lakin iş işten geçmiş oluyor.
Ceza sahası civarından atılacak şutlar bir takımın en etkili hücum kozları arasında. Bazen son derece uygun fırsat bulmalarına karşın “Topu kaptırırız” endişesiyle yine de şut atmıyorlar. Oysa bunlar dünyanın en iyi futbolcuları ve futbol hayatları boyunca şut antrenmanı yapıyorlar. Dolayısıyla bu oyuncuların ceza sahası civarında yani kaleye 18-20 metre uzaklıkta uygun şut pozisyonu yaratmaları ve sonrasında da şutla gol bulmaları beklenebilir bir şey…
Futbol bir takım oyunu. Kolektif mücadeleyi ve dayanışmayı en yüksek seviyede sahaya yansıtan İspanya da, kuşkusuz dünyanın en güçlü takımı. Bunu, rakip yarı sahada en çok pas yapabilme, aynı zamanda da kaybettiği topları en kısa zamanda geri kazanabilme özelliğine sahip olmasından anlıyoruz. Bunlar, bir takımın gücünü gösteren en önde gelen iki özellik.
Ama işte futbolda güçlü takım olmak da her maçı kazanabileceğiniz anlama gelmiyor. Çünkü futbolda oyunun gidişatına ve skora etki eden başka gerçekler, başka faktörler de söz konusu.
Paslaşmak, gole gitmenin bir aracı olmaktan çıkıp oyunun amacına dönüşünce bir anlamda kendi kolunu, kanadını kırmış oluyorsun ve sonrasında da işler hiç umulmayan noktalara varabiliyor…
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26