Türkiye’nin bir haftası ve ‘ölen eski’
Fotoğraf: AA
Geride bıraktığımız haftanın yoğun gündemini, birbirinden farklı gibi görünen, ama Türkiye’nin içinde bulunduğu nesnel koşulların adeta bir panoramasını oluşturan olaylar belirledi. Hafta sonundan miras kalan CHP’nin ikinci yüzyıl vizyon toplantısının yankıları; BİM marketleri yöneticisinin hayat pahalılığı konusunda kendilerinin suçlanmasına karşı yaptığı açıklama ve buna gösterilen tepkiler; bütçe görüşmeleri sırasında Meclis’te yaşanan kavgalar ve bir vekilin hayati tehlike atlatacak şekilde darp edilmesi ve elbette, 6 yaşındaki bir çocuğun, babasının da yönetici olduğu bir tarikatın imam nikahı tertibiyle ve annesi de dahil çok sayıda insanın katıldığı zincirleme bir suçla yıllarca istismar edildiğinin ortaya çıkması…
Türkiye’nin son 40 ve 20 yılını tüm katmanlarıyla temsil eden bir olaylar zinciri…
CHP ile başlayalım. 3 Aralık günü alay-ı vâlâ ile sunulan ‘vizyon’un neoliberal içeriği, sınıfsal menşei ve emekçiler için ne anlama geldiği hakkında, gazetemiz Evrensel’de de başka pek çok mecrada da söylenmesi gerekenler söylendi. CHP’nin ‘ikinci yüzyıl vizyonu’ adıyla duyurduğu, ama esasen, müstakbel bir seçim zaferinden sonra Türkiye kapitalizminin ne yönde gitmesine gayret edeceklerine dair bir siyasal irade beyanıydı bu program... Sanayi burjuvazisinin, uluslararası kapitalist sisteme en fazla entegre olmuş, holding ölçeğinde ve tekelci mahiyetteki, İstanbul sermayesi olarak da anılan kesimleriyle bunların iş ve etki alanındaki orta burjuvazi katmanları (biraz kolay bir adlandırmayla söylersek TÜSİAD ve TÜRKONFED sermayesi) ve özellikle 2021 sonbaharından itibaren bankacılık kesimi başta olmak üzere finans kapitalin önemli bir bölümü, Türkiye için yeni bir politik-ekonomi programı öneriyordu. TÜSİAD’ın Ekim 2021’de duyurduğu Geleceği İnşa projesi, bu programın somutlaşmış hali ve siyaseten de yeni bir burjuva hegemonya projesiydi. Fakat bu projenin siyasi sorumluluğunu üstlenecek kadrolar netleşmemişti. Altılı Masa olarak anılan resmi muhalefet koalisyonu bu hegemonya projesinin siyasal mümessili olmaya elverişliydi elbette. Ama bu koalisyonun mimarı ve en büyük gücü olan CHP’nin üstlenmesi gerekiyordu sorumluluğu, öncelikle. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz 24 Ağustos’ta yayınladığı ve “zengin dernekleri” diyerek doğrudan TÜSİAD’ı işaret ettiği, ama ‘finans devleri’ ve ‘varlık mafyacıkları’ tabirleriyle genişlettiği bir sermaye kesimini kast ederek, “sizlerle pazarlık yapmam” demişti. Bu kesimlerin, çeşitli medya kanalları üzerinden “sürece dâhil olmak istediklerini” söylemiş ve eli yüksek kurmuştu: “Sizin desteğinizi alacağıma siyaseti bugün bırakır giderim!”
Gelinen noktada bu gerilimin pek de Kılıçdaroğlu’nun o videoda vadettiği gibi bir çözüme kavuşmadığı anlaşılıyor. İkinci Yüzyıl Çağrısı, İstanbul sermayesi öncülüğündeki burjuva hegemonya projesinin siyasal temsilcilerini bulduğunun ilanıdır. Altılı Masa’nın kalan beşlisi, bu programa gösterecekleri ‘uyum’ nispetinde siyasal bir ‘anlam’ taşıyacaklar. Zaten söz konusu partilerin, birkaç önemsiz detay dışında bu programla sorun yaşaması beklenmez. İYİP yetkililerinin “Ayrı ayrı partileriz herkes kendi programını açıklar” yönündeki sözleri ise retorikten ibaret görülmeli.
CHP’nin vizyon toplantısındaki konuşmacılardan Faik Öztrak sözlerine, “Ünlü düşünür Gramsci’nin deyimiyle, ‘Eskinin öldüğü ama yeninin henüz doğmadığı…’; bu arada çok farklı hastalık belirtilerinin ortaya çıktığı bir ara dönemdeyiz” diyerek başlamıştı. Antonio Gramsci’nin bir ‘ünlü düşünür’ değil, ömrünün önemli bir bölümünü faşist Mussolini rejiminin hapishanelerinde geçirmiş bir komünist partili olduğu hakikati, söz konusu teşrifat için fazla ‘sert’ gelmiş belki konuşma metni yazarına. Fakat Gramsci’nin, ‘eskinin öldüğü ama yeninin de henüz doğmadığı’ diye tekrar edilen ‘tarihsel an’ formülü de Öztrak’ın şöyle bir değinip geçtiği bağlamda değildir. Hatta tüm o teşrifat ‘ölen eski’nin bir parçası gibi görülebilir Gramsci’nin bakışıyla. Fikirleri aforizmalara daraltıp, bağlamından kopararak günlük ihtiyaçlar için süslü araçlara dönüştürme alışkanlığı da neoliberal dönemin başlıca özelliklerindendir neticede.
Siyasal iktidarı elinde tutmaya devam eden blok da önemli zaaflar göstermeye devam ediyor. BİM tartışmalarının vardığı boyut, pahalılık sorununun market camlarının taşlanmasına varan bir cüretle bunların üstüne yıkılması çabası ve parlamentoda bu blokun vekillerinin pankreas dövüşçüleri gibi davranması, Türkiye’de egemen sınıfların tüm toplumu kuşatacak bir hegemonya üretme konusunda yaşadığı açmazları teyit eder nitelikte görünüyor. Neredeyse bebek denebilecek yaşta bir çocuğun, tarikat dehlizlerinde yıllar süren işkence ve istismara maruz kaldığının, bizzat bu çocuğun bir genç kadın olduktan sonra isyan etmesiyle ortaya çıkması da böyle bir ana denk geliyor. Market kasalarında biriken paralar için kavga ederlerken de gündeme gelen tarikat-cemaat ilişkileri, Türkiye kapitalizminin 40 yıllık dönüşümünde başat bir rol oynadı. Çocuklara, bebeklere karşı işlenen ve şimdilerde büyük bir panikle örtbas edilmek istenen bu insanlık suçları, 24 Ocak-12 Eylüllerden, Özallardan, Dervişlerden, Babacanlardan, Erdoğanlardan geçerek katman katman inşa edilmiş maddi düzenin diyetleridir.
Evet, bunlar hep birlikte ‘ölen eski’nin içindedir, ölene dairdir ve gerçekten de ‘yeni’ bunun karşısına henüz tüm heybetiyle çıkmamıştır. Türkiye’nin önündeki yüzyılın en önemli eksiği, bu ‘yeni’yi temsil edecek toplumsal güçlerin yeterli güce henüz sahip olmaması. ‘Ölen eski’nin kimseye faydası yok, ‘doğacak yeni’ de kendisine yeni diyenlerin salonlarında değil.
- Bahçeli’den Kürtlere: Rojava ile arana ‘mesafe’ koy! 03 Aralık 2024 17:45
- 101. yıl: Saray siyaseti ve cumhuriyet 29 Ekim 2024 12:35
- ‘Limit vergisi’ öldü, yerli milli sanayi balonu yaralı 17 Ekim 2024 05:48
- Erdoğan ‘içeri’ dönüyor: Hayal kırıklığı ve ‘ideolojik sis’le 28 Eylül 2024 05:59
- "Yol yaptı, köprü yaptı"; şimdi de demir yolu yapacak 22 Eylül 2024 04:37
- İstikrar programının ‘koalisyon’ fotoğrafı 27 Ağustos 2024 05:09
- Hem vergi, hem teşvik cenneti 08 Ağustos 2024 05:56
- OSB’ler, limanlar, demiryolları ve ‘nitelikli’ işgücü 15 Temmuz 2024 05:05
- Emekçilerin gazetesi 29 yaşında 07 Haziran 2024 03:00
- Kötü günler geride kaldı, daha kötüleri geliyor! 30 Mayıs 2024 05:55
- Sermaye ve siyasetçilerinin cephe düzeni 20 Mayıs 2024 04:26
- Erdoğan’ın mesajı: ‘Birbirimize karşı yumuşak, halka karşı sert’ 06 Mayıs 2024 09:25