Cemaat ve tarikatlar 12 Eylül ile desteklendi, Özal ile palazlandı, AKP ile şaha kalktı

İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu'nun cenaze töreni | Fotoğraf: DHA
Bugün meslektaşımız Timur Soykan’ın başarılı haberciliği ile gündem olan ve iktidarın örtme telaşına düştüğü istismar olgusuna zemin oluşturan tarikat, cemaat gerçekliği 70 yılı aşkın bir yol verme sürecinin ürünü olarak karşımızda.
Örneğin kendisiyle ilgili haberler çıktığında tarikat yapılarıyla bir ilgileri olmadığı açıklamaları yapan İlim Yayma Cemiyeti, Demokrat Parti iktidarı döneminde, 11 Ekim 1951 tarihinde kuruldu. “17 Ekim 1951 tarihinde ilim ve irfan sahibi aydınlık nesillerin yetişebileceği 100’ü aşkın imam hatip lisesi kazandıran Cemiyetimiz” ifadelerine yer verilen IYC’nin sitesinin ana sayfasında ‘Türkiye buluşmaları’ başlığı altında şöyle devam ediliyor: “YouTube, Twitter resmi sosyal medya adreslerinden canlı olarak yayınlanan programın ilk konuğu Ak Parti Genel Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş oldu.”
Hatırlanacağı gibi IYC son olarak Balıkesir’de Zeytinli Rock Festivali’ni birkaç gün önce hedef göstererek yasak kararının önünü açmıştı. IYC, bugün Türkiye’nin dört bir yanında 179 kız ve erkek öğrenci yurduna sahip bir yapı. Bu yurtlar aldıkları devlet desteği ile sıkça gündem oldular.
Son olarak istismar haberi ile gündem olan İsmailağa Cemaati ise AKP döneminde devasa büyümüş bir yapı haline geldi. Cemaatin internet sitesine girdiğinizde inşa duyurusu ile karşılaştığınız İsmailağa Külliyesi, ‘Alim Fabrikası’ olarak tanıtılıyor ve şöyle devam ediliyor: “Her sene ümmetin geleceğine dikilen birer fidan gibi 300 âlim yetişecek, ehl-i sünnetin kalesi, sur içinde İslâm güneşi olacak bu külliyede herkesin katkısı olmalı.”
Üç yıl önce bu cemaate devlet desteğiyle ilgili yayımlanmış bir haberde, Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, İlkokul, Ortaokul ve Lise öğrencilerini İsmailağa Cemaati’ne ait kurslara yönlendirmek için talimat verdiği ve konunun CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya tarafından Meclise taşındığı aktarılıyor. (Mert Taşçılar, Oda Tv, 27/05/2019) Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu 93 yaşında yaşamını yitirdikten sonra yayımladığı mesajda, “İlim sahibi bir önderimizi uğurluyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
1980 yılında İsmailağa Cemaati’ni kuran Mahmut Ustaosmanoğlu, 1970'lerin sonuna kadar Fatih'te Nakşibendi ekolünden Mehmed Zahit Kotku ismiyle özdeş İskenderpaşa Cemaati bünyesinde bulunuyordu.
Yani bu Cemaat, meydanlarda ayet okuyan 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren’in, toplumsal muhalefeti engelleme projesinin bir ürünü olarak dinin örgütlenmesinin önünü açma politikasının sağladığı güvenli iklimde kuruldu.
Devam edelim. 12 Eylül darbesinin açtığı yolda önce başbakan ve sonra da cumhurbaşkanı olan Turgut Özal da, İsmailağa Cemaati’nin kurucusu Ustaosmanoğlu gibi, Nakşibendi ekolünden İskenderpaşa kolundandı.
Kamuoyunda “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü de bu cemaatin popüler isimlerinden biri.
Sonuç olarak sadece kendi halinde inanç faaliyeti göstermesi iddiasının çok ötesinde aslında fikri olarak devletin tepesine yerleşmiş bir yapıdan bahsediyoruz.
Bu konudan bahsedip, Suudi Arabistan'ın liderliğinde 1962'de kurulan Rabıta'nın (Dünya İslam Birliği) Türkiye’de dinsel yapıların güçlendirilmesindeki rolünü mercek altına alarak ‘Rabıta’ adıyla kitaplaştıran Uğur Mumcu’yu anmamak olmaz. Mumcu, o kitabında yurt dışındaki din görevlilerine Rabıta parası akıtıldığını belgelemişti. Bugün, Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu'nda katledilen Cemal Kaşıkçı’nın davasının Suudi Arabistan’a devrini tartışırken, bunun hangi ilişkiler silsilesinin devamı olarak gerçekleştiğini unutmamak için Rabıta önemli bir kaynak.
Faik Bulut’un ‘Tarikat Sermayesinin Yükselişi’ adlı kitabı da, bugün artık devasa bir sermaye yapısına hükmeden tarikatların nasıl, hangi destek ve teşviklerle bu hale geldiğini belgelerle anlatır.
Adnan Menderes döneminde önü açılmış, 12 Eylül 1980 cuntası ile birlikte desteklenmiş, bir Nakşibendi mensubu olan Turgut Özal ile birlikte palazlandırılmış olan tarikat yapıları AKP iktidarı ile birlikte ise adeta şaha kalktılar. Burada siyasete kadro veren, onu etkileyen ve kritik dönemlerde belirleyen tarikat yapılarının aynı biçimde devlette etkin konumlara gelen siyasiler eliyle de daha da büyüdüğünü, yani bunun karşılıklı bir ilişki olduğunu atlamamak gerekir.
Son söz: Timur Soykan yalnız değildir!
Evrensel'i Takip Et