12 Aralık 2022 04:09

Pele’nin Afrika kehanetinin tarihçesi ve 2022 Fas

2022 Dünya Kupası Fas

Fotoğraf: AA

Paylaş

Bir Dünya Kupası klasiğidir, ne zaman bir Afrika takımı, “haddini aşsa” akıllara Pele’nin 1977’de yaptığı o başarısız kehanet gelir: “21. yüzyıla girmeden bir Afrika ülkesi Dünya Kupası’nı kazanacak.” Zaire’nin 1974’teki feci performansını da hatırda tutarsak o dönem için Pele’nin böylesi cesur bir çıkışta bulunmasının nedenlerinden biri de politikaydı. Bu politikanın gerçek mimarı ise Pele’yi uzun yıllar sömüren Joao Havelange’dı. 1974’te Latin Amerika, Afrika ve Asya’nın hamisi rolüyle FIFA başkanlığı seçimine giren Havelange, seçim öncesi Afrika ülkelerine ziyaretler düzenlemiş, “Ben sizden biriyim” mesajını da yanında çanta gibi gezdirdiği, kıtanın sevgilisi Pele’yle vermişti. Havelange bu sayede 1966’da Dünya Kupası’nı boykot eden Afrika ülkelerinin desteğini kazanmış ve Stanley Rous’u devirmişti. Eh, Afrika deyip geçmemek lazım, dekolonizasyon süreci sonrası Afrika, 1970’lerde 37 oy demekti.

Özellikle 1930’larla birlikte (Mısır’da daha da erken) Kuzey Afrika’da futbol, bağımsızlık çabalarıyla birleşen bir içerik kazanmış ve bu da sporun yaygınlaşmasında önemli rol oynamıştı. Sömürgecilerin kulüplerinden dışlananların gençlik grupları kurarak oluşturduğu bu politik bağ, bağımsızlık hareketlerini güçlendiriyordu. 1937’de adını Ümmü Gülsüm’ün oynadığı “Weddad” filminden alarak kurulan Fas kulübü Wydad AC, bunların başında geliyordu. Bu gibi kulüpler önemli rol üstlendi üstlenmesine ama neticede “para” belirleyiciydi. Afrika’nın yetenekleri Avrupa tarafından keşfedilir keşfedilmez sömürgecinin milli takımına transfer edilebiliyordu. Fas’ta Larbi Benbarek, Cezayir’de Mustafa Zituni, Raşid Meklufi sonrasında Mozambikli Eusebio ve Coluna gibi isimler bu “yeteneksizleştirme” politikasının örneklerindendi. 1950’lerin 2. yarısında Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin Fransa milli takımı için oynayan Cezayirlileri kendi kurdukları, “gayriresmi” milli takım için oynamaya ikna etmesi önemli bir kırılma oldu. Fas ve Tunus 1956’da, Cezayir 1962’de bağımsızlıklarını kazandı. 1960’larla birlikte onlarca Afrika ülkesi sömürgecilerinden kurtulmuştu.

Gana lideri Kwame Nkrumah, futbolu Afrika’yı birleştirmek için kullanmayı akıl eden isimlerin başında geliyordu. Kıta henüz ortak bir siyasi birlik oluşturmaktan uzakken 1957’de Afrika Futbol Konfederasyonu (CAF) kuruldu. Taze bağımsız ülkelerin ilk işi BM’ye, 2. işi CAF’a üye olmaktı. 1966 Dünya Kupası yaklaşırken 16 kontenjandan sadece 1’i Afrika, Asya ve Okyanusya’nındı ve artık bu bağımsız Afrika’ya yetmiyordu. FIFA’nın kontenjan vermemesi, Afrika’nın 1966 İngiltere’yi boykot etmesiyle sonuçlandı. “Direniş”, 1970’te Afrika’ya 1 kontenjan kazandırdı ve 1934’teki Mısır’dan sonra Afrika’nın ilk Dünya Kupası temsilcisi Fas oldu. İlk maçlarında Batı Almanya karşısında öne geçmeleri büyük heyecan yarattı. Bulgaristan’la da berabere kaldılar ve Afrika’ya ilk puanı kazandırdılar.

Havelange’la yapılan 1974 iş birliği Afrika’nın gücünü artırdı. Onun vizyonu doğrultusunda 1982’de katılımcı sayısı 24’e, Afrika’nın kontenjanı da 2’ye çıkarıldı. 1982’de dünya Kamerun’u ve elbette grupta 2 maç kazansa da Almanya-Avusturya’nın şikesiyle elenen Cezayir’i izledi. 1986’da Fas yine bir ilke imza attı ve grubundan lider çıktı ama 2. turda Almanya’ya elendi. 1990’da Kamerun, turnuvaya damgasını vurdu. Grubunu lider tamamladıktan sonra Kolombiya’yı eledi, çeyrek finalde İngiltere’ye uzatmalarda kaybettiler.

Afrika artık futbolda önemli bir yere sahip olduğunu Dünya Kupalarında kanıtlıyordu ama Havelange, CAF’a verdiği sözleri tam anlamıyla tutmamıştı. 1994 Dünya Kupası ev sahipliğinin Fas’a değil ABD’ye verilmesi hayal kırıklıklarının başında geliyordu. 1998’de katılımcı sayısının 32’ye, Afrika kontenjanının 5’e çıkarılması ufak bir teselliydi ama kehanette süre dolmuştu. Afrika, 21. yüzyıla girmeden bir Dünya Kupası şampiyonu çıkaramamıştı.

Aslında kehanetin ayakları yere basanını Pele değil Havelange yapmıştı, o 21. yüzyıla girmeden bir Afrika ülkesinin yarı final oynayacağını söylemişti. 22 yıl gecikti ama olsun.

Açık konuşacak olursak Afrika bu başarıyı, Havelange’ın 1974 seçim sürecinde vadettiği gelişkin spor altyapısından çok o altyapıyı “kendine bağlayan” Avrupa’nın himayesindeki bir sistemin yardımıyla elde etti. Dünya ekonomisinin gerçekleri, emperyalist düzen, göçler vs. yoksul coğrafyaların kendilerine özgü ekoller geliştirmelerini engelliyor, bu imkanı bastırıyor. 2022 Fas da bunun doğal bir sonucu olarak oyuncularının yetiştiği coğrafyadan oynadığı futbolun karakterine, güçlü bir diaspora karması, beklentileri aşan bir Avrupa ülkesi takımı gibi. Afrika futbolu, ekonomik darboğazın içinde hem Avrupa gibi çözümler bulmaya itiliyor (Afrika Süper Ligi gibi) hem de Avrupa’da doğan, yetişen diaspora tarafından tanımlanıyor. Başarısıyla geniş kesimleri keyiflendiren 2022 Fas; 1982 Cezayir, 1990 Kamerun hatta 1994 Nijerya’dan daha farklı, daha Avrupai bir tat verdiyse ya da kimilerini o kadar da memnun edemediyse, nedeni bu ve henüz bunu değiştirecek bir formül yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa