Satrançta nasıl usta olamazsınız

Fotoğraf: Aron Nimzowitsch’in kitaplarının kapakları.
Sanırım bu başlık konusunda kitap yazmaya yetecek kadar bilgi ve tecrübe sahibi olduğumu söyleyebilirim. Nasıl usta olunamayacağını bir ustadan değil, usta olamamak konusunda ustalaşmış bir oyuncudan öğrenebilirsiniz ancak. Kısmen kendi adıma kısmen de Türkiye’de satranç bildiğini iddia edenler adına kaleme alıyorum bu yazıyı. Belki de ileride yazılacak bir kitabın ön sözü olarak da düşünebilirsiniz bu satırları. Isınma turlarıyla başlayalım.
İyi satranç oynadığınızı düşünüyor ve aynı zamanda satranç oynanan bir ortamda ilkokuldayken okul birincisi olduğunuzdan bahsediyorsanız bu usta olamayacağınızın ilk işaretidir. İnternette bir dakikalık ya da beş dakikalık yıldırım hızında oyunlar oynayarak gelişeceğinizi ya da bir şeyler öğrenebileceğinizi düşünüyorsanız ve bu düşünceniz değişmeyecekse asla usta olamayacağınızı da garanti edebilirim. Ayrıca taktik soru çözmekten sakınmalısınız. Zamanınızın böyle gereksiz şeylerle harcanmasına müsaade etmemelisiniz.
Oynadığınız herhangi bir oyunu baştan sona kadar hatırlamıyor ve bu yüzden başka birine gösteremiyorsanız bu da önemli bir işarettir. Ama daha önemlisi herhangi bir ustanın kitaplara geçmiş herhangi bir yapıtını dahi hatırlamıyor olmanızdır. Tarihe geçmiş tek bir oyunu dahi bilmiyor olmanız aslında neredeyse hiç satranç kitabı okumadığınızı ya da üstünkörü okuduğunuza işaret eder ki, usta olamamak konusunda en büyük eşiği geçmiş ve doğru yolu bulmuşsunuz demektir.
Kuvvetli bir amatör olarak kalmak, böylece potansiyelinizi gizleyerek nadiren oynadığınız bir turnuvada karşılaştığınız ustaya ecel terleri döktürmek gibi fantastik bir zevkiniz de olabilir pekala. Ancak ecel terleri dökse de sizden daha fazla kitap okumuş, daha fazla çalışarak emek vermiş olan ustanın karşısında kaybettiğinizde onun şanslı olduğunu düşünmeniz ya da en azından o gün hasta olduğunuza dair bahaneniz olması da usta olamamak yolunda en önemli motivasyonunuz olmalıdır.
Rakiplerinizden korkuyor olmanız usta olamamak yolunda size çok faydalı olacaktır. Böylece hiçbir zaman gerçek potansiyelinizi ortaya koyamayacaksınız. Diğer yandan rakiplerinizi küçümsemek, bilgi ve tecrübelerini yok saymak da “ahmakça” görünse de hedefinize bir adım daha yaklaştıracaktır sizi.
Kazansanız da kaybetseniz de kendi oyunlarınızı asla analiz etmemelisiniz, bunu yaparsanız hatalarınızı fark edebilir, düzeltmek ve eksiklerini kapatmak için çalışma isteği duyabilirsiniz ki bu son derece tehlikelidir. Ön yargılı davranmayı ve her zaman her şeyi en iyi bilenin siz olduğunuzu asla aklınızdan çıkarmamalısınız.
Satranca başladığınız yıllarda Türkiye’de antrenörlük yaparak hayatınızı kazanmayı seçmek ve buna devam etmek usta olamayacağınızı hayat boyu garanti edecektir. Otuz yıl geçtikten sonra yetiştirdiğiniz bazı sporcuların başarılarının sizi fazlasıyla tatmin edeceği gerçeğine inanmayı sürdürmelisiniz. Eğer gerçek bir dahi değilseniz satranca çok geç başlamak da usta olamamak adına önemli bir şanstır. Ama siz tabii ki gerçek bir dahisiniz, aksini aklınızdan bile geçirmeyin.
Türkiye Satranç Federasyonunun usta olmanız için en ufak bir katkısı olmayacağını, hatta turnuvalara katılmanız için binlerce lira talep ederek size yardım edeceğini, böylece usta olamama yolunda hayata 1-0 önde başladığınızı da unutmazsanız her şey tamam demektir.
Son bir uyarı; Aron Nimzowitsch’in usta olmak isteyenler için yazdığı “Temel Öğeler”, “Konumsal Oyun” ve “Örnek Oyunlar”dan oluşan “Satranç Sistemim” adlı üç ciltlik büyük eseri satrancokulu.com’un sahibi FM Selim Gürcan tarafından henüz yayımlandı aman dikkat edin.
Evrensel'i Takip Et