19 Aralık 2022 05:06

Katar 2022 miras raporu: “Tarihin en iyisi” ama kimin için?

2022 Katar Dünya Kupası

Fotoğraf: AA

Paylaş

Mega spor organizasyonları hakkında pek çok olumsuz şey söylenebilir ancak onların içinde bulunduğumuz çağı özetlemedeki başarısını kimse yabana atamaz. Savaşsa savaş, kâr hırsıysa kâr hırsı, modern kölelikse modern kölelik… FIFA yine yapacağını yaptı ve sanki bizim gibi spor tarihini siyasetle eş güdümlü okumayı sevenlere kıyak olsun diye turnayı gözünden vurdu. Sadece yakın geçmişe baktığımızda dahi 2010 Güney Afrika, 2014 Brezilya, 2018 Rusya… Bu köşede her birini uzun uzadıya, yazı ve röportajlarla tartıştığımız üzere hep sporun ötesinde politik gayelerin başrolde olduğu organizasyonlardı ve etkilerini ilerleyen yıllarda güçlü şekilde hissettik. Savaş, darbe, ekonomik kriz, ayaklanma… 2014 Brezilya öncesi Jules Boykoff, Evrensel’e verdiği röportajda FIFA’yı hem bir “paralel devlet” hem de “parazit” olarak tanımlamış, oyunların yarattığı devasa maliyetin ev sahibi devletin koruyuculuğunda halkın üzerine yıkıldığı, kâra ise kendisinin ve şirketlerin konduğu sisteme vurgu yapmıştı. 3 milyonluk nüfusunun yüzde 70’inden fazlası göçmen işçi olan Katar özelinde bu sistem biraz daha farklı işledi. FIFA, 7.5 milyar dolar gelir elde etti ve 2018 Rusya’da kazandığı parayı 1 milyar dolar artırdı, orası tamam. Ancak Katar’ın planı daha karmaşık, daha hırslıydı. Bunu, dünya kupasını rüşvetle “Satın almasından”, dünya genelinde siyasetçileri, sendikacıları, medya devlerini, eski sporcuları, meşhurları kendi lehine lobi yapmaları için maaşa bağlamasından, Katar Spor Yatırımlarından (PSG’nin sahibi), bir jeopolitik spor silahı olarak kurgulanan ASPIRE Akademisinden anlayabiliyoruz. Ancak bunun da ötesinde Katar, dünya kupası aracılığıyla diğer ülkeler gibi yeni stadyumlar inşa etmekle, mutenalaştırma projelerini hayata geçirmekle, kamusal alanları halktan alıp özel firmalara hediye etmekle, aşırı üretimi soğurmakla yetinmedi. Toplamda 229 milyar dolar harcadığı, başlı başına yeni bir kent inşa ettiği (Luseyl) ve bunun yükünü de geçtim örgütlenme hakkını, seyahat özgürlüğüne bile sahip olmayan ucuz, güvencesiz, ölümle burun buruna yaşayan göçmen emeğine yıktığı bir planı hayata geçirdi. Son 15 yılda Al Jazeera’yla devamlı propagandasını yapan, Suriye’yi talan eden güçlere öncülük eden, Avrupa futbolunu kasıp kavuran, kendisi gibi rejimlere “sportswashing” (Sporla aklanma) dersi veren Katar, dünya kupasıyla daha da büyüdü, daha da güçlendi. Bunu yaparken kendi platformundan ödün vermedi. İçkiyi sadece çok parası olanlara içirdi… İşçiler için, LGBTİ hakları için ses çıkaranları FIFA ortaklığıyla kah ayıpladı kah suçlulaştırdı… Sporcuların “Top tepmek” dışında politik konular hakkında ses çıkarır hale geldiği “sporcu aktivizmi” devresini sarstı.

Turnuvayı, dinleyenleri kendisi adına utandıran (cringe dedikleri) “Bugün gey hissediyorum, engelli hissediyorum, göçmen hissediyorum, Afrikalı hissediyorum” monoloğuyla açan FIFA Başkanı Gianni Infantino, önceki gün Katar 2022’yi “Tarihin en iyi dünya kupası” ilan ederek gayriresmi kapanışı yaptı. Tabii, Rusya 2018’in sonunda da aynı şeyi dile getirdiği için bu “tarihin en iyisi” klişesini ciddiye almayanlar olabilir. Ancak FIFA’yı ve dünya kupalarını (ya da IOC’yi ve olimpiyatlarını) değerlendirirken yazı boyunca yaptığımız tanımları kerteriz alanlar için Katar 2022, gerçekten de “tarihin en iyisi”ydi. Onun gerici etkilerinden bugün Katar’ın ev sahipliğinden rahatsız olduğunu öne süren Batı devletleri başta olmak üzere, sporu politik bir silah olarak kullanmayı arzulayan tüm egemenler faydalanacak.

ACI MİRAS: ÖLÜMLER

Mega spor organizasyonlarının tarihi; iş cinayetleriyle, zorla yerinden etmelerle, demokratik haklara vurulan darbelerle dolu ama hiçbirinde fatura Katar’da olduğu kadar ağır değildi. Katar’ın büyük çoğunluğu inşaatlara dayanan 229 milyar dolarlık dünya kupası harcamalarının yükü göçmen işçilere yıkıldı. Doha yönetimi, resmi ağızlardan sızdırdığı rakamları küçültüp dursa da sadece Hindistan, Pakistan, Nepal, Bangladeş ve Sri Lanka’dan ülkeye gelip Katar’da hayatını kaybeden işçilerin sayısı 6 bin 500. Bu sayıya Filipinler, Kenya ve diğer ülkelerden gelen işçiler dahil değil. İş cinayetlerinde çoğunlukla yüksekten düşme ve kalp krizi etken ama Katar’ın bu konuda şeffaf bir yaklaşımı olmadığı için tam olarak kaç işçinin, hangi şartlarda, nasıl öldüğünü bilemiyoruz. Katar’ın ucuza kapattığı göçmen emeği, işçileri bir istatistiğe indirgemiş durumda. Tüm bu meseledeki belki de en iğrenç şey de bu.

Bunun dışında Katar 2022, 3 gazetecinin de hayatını kaybettiği yer oldu. ABD’li Grant Wahl, Britanyalı Roger Pearce ve Katarlı Halid el Mislami, turnuvanın yoğun gündemini takip ederken yaşamını yitirdi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa