20 Aralık 2022 04:40

Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı

Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı filminden bir sahne

Fotoğraf: Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı filmi basın bülteni

Paylaş

Geçen gün bir film seyrettim. İsmi Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı. 2022 Alman-Fransız ortak yapımı. Bildiğimiz, daha önce de defalarca yazıp tartışmaya çalıştığımız olayları öyle güzel anlatıyor ki, seyretmek lazım.

12 Eylül’den sonra cuntacı generaller tarafından Almanya’ya gönderilen, maaşları Suudi Arabistan tarafından ödenen, istihbarat örgütleri destekli imamlar... Apartmanlarda cami ismiyle oluşturulmuş tarikat yuvaları… Bu imamlar işçilere Taliban, el-Kaide propagandası yaparken, cuntacılar ve Almanyalı yetkililerin Türk ve Kürt işçilerin içinde hızla yayılan sosyalist ve demokratik fikirlerin önünü kesmek için bu faaliyete göz yumması... NATO ve CIA tarafından örgütlenen tarikat yuvalarında örgütlenmiş gençlerin Afganistan’a ABD’ye karşı savaşmaya gitmesi… Daha eline silah dahi almadan ABD’ye üç bin dolar karşılığında teslim edilen gariban savaşçılar ve ABD’nin Küba’da işgal ettiği topraklarda kurduğu işkence kampı Guantanamo…

Beş yıldan fazla bir süre Guantanamo’da işkence gören, hiçbir yakını ve bir avukatla görüştürülmeyen oğlunu kurtarmaya çalışan bir anne…

Bir anne ve demokrat bir avukatın ABD ve müttefiklerinin adalet, hukuk, demokrasi iddiasını yerle bir eden çabası…

ABD Guantanamo’da tutsak ettiklerine ABD yasalarını uygulamıyor. Çünkü oradakiler ABD vatandaşı değildir ve orası ABD toprağı değildir. ABD’de insan hakları savunucuları, sanatçılar, demokrat avukatlar vd.nin yıllar süren mücadelesinden sonra ABD Yüksek Mahkemesi Guantanamo’da tutulanların bir mahkeme tarafından yargılanması gerektiğine karar veriyor. ABD hükümeti bu kararı etkisizleştirmek için oradakilerin askeri mahkemede yargılanmasına karar veriyor. Askeri mahkemelerdeki yargılamalarda sanıklara avukat verilmiyor. Askeri avukatlar sanık istemese de onları “sözde” savunuyor.

Sözde mahkemeler dahi tutsakların çoğunu bırakmak zorunda kalıyor. Bu kez Almanlar genci Almanya’ya almıyor. Gerekçe ise oturum süresini uzatmamış. Adam beş sene içeride, mücbir bir sebep var, ama af olsun, gerekçe sayılsın. Almanlar terörist diye genci Almanya’ya almak istemezken, serbestçe çalışan tarikat yuvalarından yeni gençler Suriye’ye gidiyor.

Filmde tanıdık şeylere de rastlıyoruz. 12 Eylül’de Metris Cezaevinde mahpuslara karşı günlerce yirmi dört saat mümkün olan en yüksek sesle müzik dinletme aynen Guantanamo’da da uygulanıyor. Hücrelerde yirmi dört saat parlak neon ışığı yakmak sadece bizdeki hücrelerde değil, ABD’nin esir kampında da uygulanıyor. Şaşırmıyoruz. Çünkü, diğerleri gibi bu işkencelerin menşei de ABD.

Talibancı (Muhtemeldir ki büyük bir çoğunluğu Talibancı ve el Kaideci idi) diye insanlara Guantanamo’da işkence yapan ABD; Taliban ile anlaşıp Afganistan’ı Taliban’a, Libya’yı el-Kaidecilere terk edip gitti. Kaddafi’yi devirmek için şeriatçıları kullandı, kullandıkları şeriatçı güçler bir süre sonra ABD elçisini öldürdü. Suriye’de Esad’ı devirmek için IŞİD’i destekledi, sonra Suriye’yi IŞİD’den kurtarmak için işgal etti.

Bir önceki yazımızdaki sözümüzle bitirelim. Dünyadaki gericiliğin en büyük destekçisi başta ABD olmak üzere emperyalist devletlerdir. Şeriatçı ve faşist örgütleri kurar, destekler, sonra onlarla savaşır, onları yakalayıp işkence eder; terörizme karşı mücadele ediyorum diye hukuk tanımaz; demokrasi, adalet, insan hakları diye propaganda yapar ama bunları en çok da kendileri ihlal eder.

Bir film yüzlerce sayfa ile anlatılamayacak gerçekleri ne güzel anlatıyor iki saat içinde.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa