20 Aralık 2022 04:45

Amaç, halk egemenliğini kurmaktır

Ekrem İmamoğlu, Saraçhane'de halka hitap ederken

Fotoğraf: İBB

Paylaş

İmamoğlu’na verilen ceza ve ilk adımı atılan siyaset yasağını değerlendirirken, “hatalı bir eğilim” olarak “Komplo teorilerine saplanıp kalma”nın sözünü etmiş, “Umutsuzluk yüklü bir eğilim” demiştik. Ancak bu kadarı eksiktir. “Bize ne” eğilimidir de. “O öyledir”, “Bu böyledir”… “öyleyse öyle”.. “böyleyse böyle” türü ince ve derin varsayım ve ön varsayımlarla geliştirilen tez ve teorilerin peşinden “Biz işimize bakalım” denerek noktasının konması, kimilerinde umutsuzluk belirtisidir, kimilerince ise siyasal cesaret övgüsüyle yüceltilmektedir. Umutsuz “Aman ne halleri varsa görsünler” derken, cesaret övgücüsü sorunu egemenler arasında dalaş sayıp “Yesinler birbirini” ya da “Ne halleri varsa görsünler” deyip ekleyerek işin içinden çıkar: “Biz işimize bakalım”!

Menşeviklerin demokrasiye ilişkin siyaseti ve siyaset alanını burjuvaziye bırakması türündendir. Demokrasi burjuva içerikli olduğundan burjuvazinin işi ve alanı sayılır. Hem belki de adaylığının önünü açmak için Akşener’le el ele veren İmamoğlu’nun kendisinin oyunudur denir. Kurulur: mağduru oynayıp hem Kılıçdaroğlu’nu açığa düşürmek hem de oyunu artırmak amacıyla ayarlamıştır belki savcıyla hakimi! Sonu yoktur; komplocu kafayla düşününce yürürsün de yürürsün, ve bir bakarsın, yine başladığın yerdesin! Adama baltayı kendi ayağına vurdurursun!

Oysa gerçek ortadadır. Yargı epeydir yürütmeye bağlanmıştır. Üstelik genel bir bağla yetinilmemiş; eski hakim “ne olur ne olmaz” denerek yolcu edilip düğün ve nişanlarda poz üstüne pozlar vermiş düpedüz AKP’li olanı getirilmiştir.

Ve zaten daha üç yıl öncesinden Erdoğan açık açık söylemiştir: “Bu, hukuk içinde olacak olan bir şey… Yargı böyle bir şeyi verdiği takdirde, vermesi halinde zaten bu düşer… özellikle bu tür yargı süreci içinde belli bir süreyi aşan bir cezayı alması halinde bu düşecektir… Yargı da bu kararı verirse, belediye başkanlığım benim nasıl düştüyse, onun da belediye başkanlığı düşer.” Nasıl hukuksa!

Eh! belediye başkanlığının düşmesine yetecek sürede ceza verilmiştir İmamoğlu’na. Sadece belediye başkanlığı düşmeyecek, siyaset de yapamayacak, herhangi bir yere aday da olamayacaktır!

Komplo olmasına bir komplo vardır, İmamoğlu’na komplo kurulmuştur. Bir de, sadece İmamoğlu’na değil, ama onun adaylığını düşünüp ayarlamaya çalışan kim varsa, tümüne kurulmuştur bu komplo. Ters teper mi? Tepebilir. Ancak bizim işimiz olmayan, teper mi tepmez mi, öyle mi olur böyle mi diye konuşup yorum yapıp durmakla yetinmektir!

Yapmamız gereken ve “Bizim işimiz değil” diyemeyeceğimiz şey, halkın iradesinin önceden tasarlanarak siyaseten ve taammüden çiğnenmesine karşı tutum alıp mücadele etmektir. Burjuvadır deyip geçemeyiz. Zamanında komünistlerle Yahudilerin üzerine yüründüğünde sosyal demokratlar “bize ne” deyip kenara çekilmişler, ama sıra onları da geçip papaza kadar gelmiştir!

CHP, HDP’li belediye başkanları görevden alınır ve yerlerine kayyum atanırken gözlerini yumup sessiz kaldı. Şimdi biz de CHP’li belediye başkanı yasaklanıp görevden alınacakken sessiz kalamaz, bizim belediye başkanımıza yapılsa ses çıkarırdık diyemeyiz. Bir faşist, halk düşmanı ya da nefret suçlusu olmadıkça, nasıl tecelli etmiş olursa olsun, halk iradesini savunmadan ilerleyemeyiz! İlerleriz dersek, bizim halk demokrasisi ve sosyalizmimizin halk iradesine dayalı olacağına kimi nasıl inandırırız? Ya sosyalizmin yarınki adaletine inanan olur mu?

Sınıf mücadelesinde “bize ne” yoktur! Demokrasi mücadelesi bundan azade değildir. Bütün haksızlıklara karşı tutum almadan sosyalist olunamaz. Üstelik buradaki haksızlık sadece İmamoğlu ve destekçilerini ilgilendirmemektedir. Asıl; irade, sahibi olan halkın elinden alınmaya teşebbüs edilmiştir. Bizse, halk egemenliğini kurmaya çalışmaktayız. Başımızı çevirip ilgilenmezlik edemeyiz!

Ve üstelik işçiler, bütün sınıfların birbirleriyle ve devletle ilişkileri alanında olup biteni anlayıp açıklamayı ve tutumlar geliştirmeyi öğrenerek eğitimlerini tamamlayabilir ve bir sınıf olabilirler. Yoksa etrafı çitlerle çevrilerek işçilere ayrılmış bir siyaset alanı yoktur. Sosyalistler için inşa edilmiş bir “sırça köşk” ise hiç yoktur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa