23 Aralık 2022 04:52

Anlaşılmış olmalı

kalabalık

Fotoğraf: İBB

Paylaş

İktidarın emrindeki yargıdan çıkarılan İmamoğlu kararı bir kez daha katı gerçeği tüm açıklığı ile orta yere getirdi. Bu gerçek, fiilen seçim sürecine girilmiş olan ülkede, tek adam yönetiminin bu seçimleri kazanmak için baş vurmayacağı yol ve yöntemin bulunmadığı gerçeğidir. Ülkede politikayı takip eden, düşünen aklı başında hiç kimse eğer politik saflıkla malul değilse, bu kararın ve ardından iktidarın atacağı adımların hesaplanmamış olduğunu iddia etmeyecektir. YSK Başkanının açıklamaları da bu konuda nelerin olabileceğini herkese hatırlatmaktadır.

İktidarın her yola ve yönteme başvuracağını söylemek, peşinen attığı adımların başarıya ulaşacağını iddia etmek anlamına gelmiyor. Bunların başarıya ulaşıp, ulaşamayacağı bir bütün olarak muhalefetin alacağı tutuma bağlı olacaktır. Bu tutumun ise “Sandık beklenticiliğine, provokasyondan uzak durma” çağrılarına kulak vermek değil, demokratik hak ve özgürlükler için mücadeleyi yaygınlaştırma ve güçlendirme çabalarına yönelmek, iktidarın attığı her gerici adımı püskürtebilecek bir mevziyi tutmak olduğunu gelişmeler zaten ortaya koyuyor.

Tek adam iktidarına son verme tutumu ile hareket eden kesimler eğer böyle mücadeleci bir yolu tutmazlarsa seçimler bütünüyle iktidarın belirlediği koşullarda yapılacak, sonuçlar da onun istediği gibi açıklanacaktır. Seçimlerin gelecek iktidarın politik niteliğini belirleme konusunda tuttuğu merkezi rol tam da bu nedenle önemlidir. Yoksa taleplerini elde etmek için mücadele yolunu tutan kesimler, bu taleplerin sadece seçimlerle elde edilemeyeceğini zaten biliyorlar ve mücadele yoluna bunun için çıkıyorlar. Ama iktidarın hangi biçimi alacağı sorunu bütün bunların üzerinde durmaktadır ve bu mücadelelerin yakın politik hedeflerini doğrudan ilgilendirmektedir. Seçimlere önem kazandıran politik gerekçe de budur.

İktidar bir biçimde kazanacağı seçimlerle ya politik bir meşruiyet kazanacak, sonrasında artık tartışmasız belirginleşmiş olan bütünüyle faşistleştirme adımlarını atacak, ya da yenilgiye uğratılarak bu karanlık amaç engellenecektir. Bu iki olasılıktan hangisinin üstün geleceğini bütünüyle muhalif kesimlerin mücadelesi belirleyecektir. Evet bugün birleşik bir muhalefet hareketi bulunmamaktadır. Buna karşın kendi içlerinde gruplaşmış olan muhalif kesimler vardır. Millet İttifakı kendi doğaları gereği bütünüyle parlamentarist bir çizgi izlemekte, toplumsal muhalefeti de bu çizgide tutmaya çalışmaktadır. Buna karşın hedefleri tek adam yönetimini yenilgiye uğratmaktır.

Parlamenter mücadele biçimlerini ve seçimleri reddetmeyen: ama verilen ve verilecek olan mücadeleyi bir bütün olarak gören her milliyetten, dinden ve mezhepten Türkiye halklarını temsil eden demokratik, özgürlükçü ve sosyalist muhalefet, ezilen ulusun, yoksulluğun ve açlığın pençesine itilen işçi ve emekçi halkın özlemlerini temsil etmektedir. Onların gücünün, etkinliğinin ve enerjisinin faşizmi ve gericiliği gerileteceğini kimse inkar edemez. Bu kesimler; demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin olduğu gibi, güçleri oranında seçimlerin de az çok adil koşullarda yapılmasının da güvencesidirler.

Özetle politik tablo şöyle görünmektedir; halkın önünde, ama onun coşkunluğunun, enerjisinin önüne set çeken, fren görevi yapan bir Millet İttifakı, buna karşın halkın içinde ve onunla birlikte bu seti parçalamaya ve demokrasi ve özgürlük mücadelesini ilerletme ve tutarlılık kazandırmaya çalışan, başta Emek ve Özgürlük İttifakı olmak üzere düzen dışı ittifaklar. Bu şekillenme, tek adam diktatörlüğüne karşı aynı yönde hareket eden, ama platformları, kapsama alanları ve nihai amaçları farklı olan mücadele odaklarının varlığını ortaya koymaktadır. Halkın politik ve ekonomik acil taleplerini kararlılıkla ileri sürenlerin enerjisi, bir bütün olarak tüm muhalefeti de ilerletecek motor görevi görmektedir. Eğer seçimlerde tek adam iktidarı bozguna uğratılacaksa bu kesinlikle işte bu kesimlerin başarısıyla orantılı olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa