Bafil Talabani'nin Rojava ziyareti: Beklentiler ve açmazlar!
Soldan sağa: Matthew McFarlane, Mazlum Abdi, Bafıl Talabani | Fotoğraf: @MazloumAbdi/Twitter
Kürt sorunu ve bu sorunun bölgesel (Ortadoğu) denklem içindeki yeri, son bir haftadır Rojava’da gerçekleştirilen bir görüşmenin fotoğrafı üzerinden yapılıyor. Fotoğraf; ABD’nin IŞİD ile Mücadele Güçlerinin Komutanı Tümgeneral McFarlane, Irak Kürdistan’ının önemli güçlerinden Kürdistan Yurtseverler Birliğinin (KYB/YNK) Başkanı Bafil Talabani ve SDG Komutanı Mazlum Abdi’nin Rojava’da yaptıkları üçlü görüşmenin fotoğrafı.
Bu fotoğrafın medyaya düşmesinin ardından ABD-KYB-SDG görüşmesi üzerinden kimlere mesaj verilmek istendiğine dair sorular da ardı sıra geldi: Bu fotoğrafla acaba Rojava’ya kara operasyonu yapmak isteyen Türkiye’ye mi, KYB ile bir süreden beri ciddi sorunlar yaşayan KDP’ye mi, yoksa ABD’nin bölgedeki en önemli hedefi olan İran’a mı mesaj verilmek isteniyordu? Elbette sorular ve bunlara verilen yanıtlar, onları gündeme getiren çevrelerin siyasi önceliklerine göre şekillendi.
Ciddi bir saldırganlık ve kuşatılmışlıkla karşı karşıya olan Rojava’daki özerk yönetim için bu ziyaret, Kürtlerin kazanımlarını korumak için atılmış önemli bir adım olarak değerlendirildi. Öcalan çizgisindeki Kürt hareketi cephesinden yapılan açıklamalar, Irak Kürdistan Bölgesi’nden bir parti başkanının ilk kez Rojava’yı ziyaret etmesinin ‘ulusal birlik’ bakımından önemini öne çıkarıyordu.
Bu değerlendirmeler, KDP’yi saymazsak, Kürtlerin geniş çevrelerinde oluşan umut ve beklentiyi ifade ediyor.
Öte yandan Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün yarattığı açmazlarla karşı karşıya olan Türkiye ve İran’ın, bu fotoğrafı kendilerine yönelik bir tehdit olarak algıladıklarına ise şüphe yok.
Peki, nereden bakıldığına göre farklı görüntü ve algılara yol açan bu fotoğrafı nasıl okumak gerekiyor?
Bu konuda söylenebilecek ilk şey, ortaya çıkan enstantaneyi öncesi ve sonrasıyla birlikte okumadan yapılacak bir değerlendirmenin eksik olacağıdır.
Bölgede, emperyalistler ve bölge gericilikleri arasında devam eden egemenlik/paylaşım mücadelesini ve Kürtlerin bu mücadele içinde kendi ulusal statülerini elde etme arayışını bir puzzle olarak düşünelim. Son fotoğrafı da bunun bir parçası olarak kenara koyalım.
Belli başlı diğer parçaları da şuraya sıralayalım:
- ABD, Kürtlerle sürdürdüğü iş birliğini bölgedeki pozisyonunu korumak; özellikle Suriye’de Rusya’nın ve Irak’ta da İran’ın elini güçlendirecek bir çözümü engellemek için kullanmaya çalışıyor. Bu temelde Suriye ve Irak Kürtleri arasında iş birliğini de geliştirmeye çalışıyor. Ancak PKK’yi de bu iş birliğinin önündeki engellerden biri olarak görüyor.
- Rusya, ABD’nin bu planını boşa çıkarmak için bir yandan iş birliği yaptığı Erdoğan iktidarının Kürtlere karşı saldırganlığını bir sopa gibi kullanmaya çalışıyor öte yandan da Kürtler ve Suriye yönetimi arasında ara buluculuk rolüne soyunuyor.
- Türkiye egemenleri, Suriye’de Öcalan çizgisindeki bir Kürt hareketinin statü sahibi olmasını ülke içinde Kürt sorununda sürdürdükleri çözümsüzlük/statüsüzlük politikasının devamı için bir tehdit olarak görüyor. Dahası Kürt sorunundaki saldırganlığı yayılmacı emeller ve ülke içindeki baskı politikaları için de kullanıyor.
- İran, Irak’ta (özellikle Şengal’de) PKK’nin varlığını kendi çıkarları için kullanışlı görürken Suriye’de Kürtlerin ABD ile sürdürdükleri iş birliğinden rahatsızlık duyuyor. Irak Kürdistan Bölgesi’nde ise, son fotoğrafa kadar KDP ile mesafeli ve KYB’yle daha yakın bir pozisyonda bulunuyor.
- Suriye’deki Kürt özerk yönetimi, bir yandan demokratik Suriye’nin bir parçası olmak istiyor ama öte yandan ABD ile iş birliğini sürdürüyor. Ancak karşı karşıya kaldığı saldırıları bertaraf etmek için ABD ile iş birliğini zorunlu görmesi ve öte yandan ise, ABD’nin Suriye’de böylesi bir çözümü istememesi Suriye Kürtlerini bir açmaza sürüklüyor.
Kürtlerin bölgedeki kazanımlarını korumaları ve yeni kazanımlar elde etmeleri önemli oranda ortak politikalarda buluşmalarını gerekli kılıyor ve bu temelde yıllardır ‘ulusal birlik’ tartışmaları yürütülüyor.
Ancak Kürt güçleri arasındaki ilişkilerin seyri, yürütülen tartışmaların tersi bir seyir izliyor.
KDP ve PKK-Öcalan çizgisindeki Kürt hareketi arasında ciddi bir ayrışma bulunuyor. KDP, Türkiye yönetiminin Irak Kürdistan Bölgesi sınırları içinde PKK’ye yönelik operasyonlarının destekçisi konumunda bulunuyor
Öte yandan KDP, Irak Kürdistan Bölgesi içinde KYB’nin güç kaybını buranın tek hakim gücü haline gelmek üzere kullanmaya çalışıyor. Bu nedenle iki güç arasında anlaşmazlıklar ve gerilim yaşanıyor. Bu anlaşmazlık ve gerilim, Irak cumhurbaşkanlığı seçiminde (Yapılan anlaşmaya göre, Kürdistan Bölge Yönetimi başkanı KDP’li ve Irak cumhurbaşkanı KYB’li oluyordu) KDP’nin aday çıkarması ve bugün de KYB’nin Kürdistan Bölgesi kabine toplantılarını boykot etmesiyle devam ediyor. Bununla birlikte KDP içinde de Neçirvan ve Mesrur Barzani arasında liderlik mücadelesi yaşanıyor.
KYB, yaşadığı güç kaybı nedeniyle KDP’yi dengelemek için PKK’ye yakın durmaya çalışıyor. Bu arada KYB içinde de geçtiğimiz dönem liderlik mücadelesi yaşanmış; PKK ve İran’a daha yakın olduğu bilinen Lahor Talabani’yi saf dışı bırakan Bafil Talabani tek lider olmuştu.
Böylesi bir tabloda hem KYB ve hem de Şengal’da Haşdi Şabi ile ilişkiler geliştiren PKK, Türkiye’nin ardı arkası kesilmeyen operasyonlarına rağmen Irak içindeki pozisyonunu güçlendiriyor ve bölgesel denklem içindeki pozisyonunu korumaya devam ediyor.
Bütün bu parçalarla birlikte düşünüldüğünde son fotoğraf için şunlar söylenebilir: Daha önce Suriye’de Barzani-KDP çizgisindeki ENKS ile PYD/SDG’yi bir araya getirmeye ve bu temelde Rojava ve Irak Kürdistan Bölgesi’ni kendi politik ekseninde birleştirmeye çalışan ABD, bu girişiminden istediği sonucu alamamıştı. Bu bağlamda son fotoğraf, Suriye ve Irak’ta bir araya gelmeleri daha kolay olan iki gücün bir araya getirilmesi üzerinden çok boyutlu bir planın parçası olarak değerlendirilebilir.
Birinci olarak, ABD’nin bu ilişkiyi Suriye Kürtlerini Suriye merkezli bir çözümden uzaklaştırmanın aracı olarak kullanmak istediğine/isteyeceğine şüphe yoktur.
İkinci olarak, bu fotoğrafın Türkiye’ye karşı verildiği düşünülse de ABD’nin Suriye Kürtlerini Irak Kürtlerine yakınlaştırarak Türkiye’deki iktidarın da kabul edebileceği (Bugün için bunun ne kadar mümkün olduğundan da bağımsız olarak) bir çizgiye çekmek istediği bir sır değil.
KDP ile gerilim yaşayan KYB’nin Lideri Bafil Talabani ile verilen bu fotoğraf üzerinden Erdoğan yönetimine giderek daha fazla angaje olan KDP’ye de ayar verilmeye çalışıldığı ortadadır.
Elbette ciddi bir saldırganlıkla yüz yüze olan Rojava Kürtlerinin (SDG) bu fotoğraf üzerinden ‘birlik’ ve kazanımlarını koruma konusunda umut ve beklenti içine girmeleri de anlaşılmaz değil. Böylesine karmaşık ve çok boyutlu bir çatışma tablosu içinde yapılan bu değerlendirmeler üzerinden Kürtlerin emperyalistler tarafından kullanıldığı gibi bir kolaycılığa da düşmemek gerekir: Kürtler bugüne kadar umutlarını büyük oranda kendi mücadeleleri üzerinden var ettiler ve ediyorlar.
Ancak bir yandan Kürtlerin umut ve beklentilerinin ve öte yandan bölge gericiliklerinin açmaz ve tehdit algılarının emperyalistler tarafından kendi egemenlik mücadeleleri için kullanılması devam ettikçe bu tablonun değişmesi de öyle kolay görünmüyor.
- Kürtler arası ‘birlik’ arayışı ve Türkiye’nin müdahalesi 28 Ocak 2025 06:50
- Öcalan’ın mesajı ve Kırmızı Kitap 24 Ocak 2025 14:40
- Trump’ın kabinesindeki ‘dostlar’ ve ABD’nin Ortadoğu politikası 21 Ocak 2025 13:41
- Mesele sadece Erdoğan'ın adaylığı mı? 17 Ocak 2025 05:25
- Adsız süreç, çözümsüz barış! 14 Ocak 2025 05:00
- Trump, Erdoğan’ı niye övüyor? 10 Ocak 2025 04:40
- Türkiye-İsrail rekabeti ve Kürt sorunu 07 Ocak 2025 05:30
- Suriye’deki gelişmeler ve kapısı aralanan yeni ‘süreç’ 03 Ocak 2025 07:30
- Öcalan'ın mesajı ve yeni sürecin işaretleri 30 Aralık 2024 12:47
- HTŞ yönetimi ve Suriye'nin etnik-dinsel fay hattı 27 Aralık 2024 06:20
- Suriye ve yeni Osmanlıcılık 24 Aralık 2024 05:00
- Düğüm yine Kobanê'de çözülecek! 20 Aralık 2024 05:30