31 Aralık 2022

2022’nin bilançosu: Emperyalizm, faşizm ve direniş

Fotoğraf: @AlinejadMasih/Twitter

Geçen seneyi, 2022’ye dair şunları söyleyerek kapatmıştım: “Toplumsal muhalefet güçlenerek devam edecek. Çünkü merkez çöktükçe ve sağ radikalleştikçe mutlaka bunun bir karşılığı olur ... Ama mesele, buradan bir proje çıkacak mı?​”

Nitekim, sonuna geldiğimiz 2022 senesinde İran, 1979’dan beri gördüğü en büyük ayaklanmayı yaşadı.

Kadın direnişinin görece sessiz bir dışa vurumuna da Amerika Birleşik Devletleri’nde şahit olduk. Her geçen gün daha da sağa kayan Cumhuriyetçi Parti, Yüksek Mahkemenin kürtaj karşıtı kararından dolayı, ara seçimlerde beklenenden düşük performans sergiledi.

Brezilya’da aşırı sağ zar zor da olsa iktidardan indirildi.

Diğer taraftan... Macaristan’da Erdoğan’ın ruh ikizi Orbán, altılı masa benzeri bir koalisyonu yenerek seçimlerden galip çıktı. İtalya’da Mussolini’nin müritleri iktidar ortağı oldu. İsveç’te de aşırı sağ benzer şekilde mevzi kazandı. Kırımcı Netanyahu İsrail’de iktidar koltuğuna geri dönüyor. Filipinler’de ise kanlı Markos klanı tekrar dümen başında.

Yani, hem faşizan tırmanış, hem aşırı sağa karşı direniş dünya çapında şiddetlenerek sürüyor. Bu faşizm/anti-faşizm sarmalını yaratan temel dinamiklerden biri, emperyalistler arası giderek şiddetlenen rekabet. Şimdi bunun etkilerine bakalım.

Yılın en büyük iki olayı elbette Ukrayna’nın işgale beklenenden uzun süren mukavemeti ve İran’daki ayaklanma. İroniyi görmemek imkansız. İki direniş de Amerikan emperyalizminin iştahını kabarttı. İşlevsiz kalmış görünen NATO yeni bir hayat buldu. Amerika’da askeri harcamalar rekor kırıyor. Afganistan’ı Taliban’ın ellerine bırakan Biden, sanki bu yeni yaşanmamış gibi, İranlı kadınları kurtaracağını ilan etti.

Ancak liberal emperyalistlerin bu sevinci gayet yanıltıcı. Kendisi de zaten (zayıf) bir emperyalist olan Putin feci afallamış olabilir ama, Amerika’nın Ukrayna’da oyun kurucu gücü yok. Aynen Afganistan’da olduğu gibi, Ukrayna ve çevresinin yıkımına katkıda bulunabilir. Fakat uzun süre ayakta duracak liberal bir rejim kuramaz. Bölgedeki diğer küçük devletler de liberalizmden ya aşırı sağa, ya yağmacı bir kapitalizm türüne savruluyorlar ve savrulmaya devam edecekler. Bu koşullarda, Ukrayna direnişinin Rus emperyalizmine karşı başarılı olduğu söylenebilir ama bu başarı liberal emperyalizmin hanesine yazılamaz.

İran’da da durum çok farklı değil. Amerika’nın dünyadaki en büyük düşmanlarından olan İran rejimi büyük bir meşruiyet darbesi yedi. Buna şüphe yok. Ancak ayaklanma rejimi yıkacak, hele hele Amerikan yanlısı kalıcı bir yönetim kuracak güce haiz değil. İran’da da -aynen Rusya ve çevresinde olduğu gibi- liberalizmin düşmanlarının zayıfladığını ama liberalizmin güçlenmediğini görüyoruz.

2022’ye damgasını vuran bu iki direnişten çıkarılacak ders: Halklar var olan güç dengelerinden, emperyalist işgallerden, diktatörlüklerden bıkmış durumda. Ne yazık ki, bu ayaklanma ve direnişleri insanlığın kurtuluşuna götürecek söylemlerden, programlardan, ve örgütlerden yoksunuz. Ukrayna halkının düşmanı işgal güçleri, tüm insanlığın düşmanı. Gelin görün ki, Putin karşıtı direnişe liderlik edenler doğru düzgün liberaller bile değil. Bir avuç yağmacı. İran’daki ayaklanmanın ise herhangi bir önderliği ya da programı yok.

2009’dan beri durum çok değişmedi aslında. Zulme karşı başkaldırılar, kesintilerle de olsa sürüyor ve sürecek. O açıdan 2009 öncesine göre çok daha iyi bir yerdeyiz. Ne yazık ki, bu başkaldırıları etkili kılacak bir çerçeve henüz oluşamadı. İşin kötüsü, bu yönsüz ve lidersiz ayaklanmaların, faşizan ve/ya yağmacı odaklara zemin hazırlaması. Kurt puslu havayı sever: Devrimci ayaklanmaların olduğu ama solun örgütsüz olduğu yer ve zamanlarda, karanlığın erleri cirit atmaya başlar.

Faşizm ve işgaller yayıldıkça, direniş de yayılacak. Tüm bu çalkantıdan yeni bir dünya ufku çıkıp çıkmayacağını henüz bilmiyoruz. Böyle bir ufkun oluşması, son kırk yılın dağınıklığından ve bozgunculuğundan sonra kolay olmayacak. Fakat kısa vadede ne olursa olsun, bu direnişler insanlıktan ümit kesmememiz gerektiğini hatırlatıyor bize.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et