01 Ocak 2023 03:55

Renkli-Türkçe Sine’Masal, Acıklı Güldürü ve Metin Belgin

Görsel: Kitap kapakları 

PAZAR
Paylaş

Birçoğumuzun yüzüne, sesine aşina olduğu, fiziği ses tonu ve oyunculuğuyla belleğimizde yer edinen Metin Belgin, anı yazma geleneği güçlü olmayan ülkemizde sinema ve tiyatro anılarını yazarak bizi zamanda keyifli, kimi zaman hüzünlü bir yolculuğa davet ediyor.

Metin Belgin’in anıları aynı zamanda yalnızca tiyatro, sinema alanında değil ‘70’lerden bu yana ülkede, toplumsal alanda yaşananları, nelerden, nerelerden geçerek bugünlere geldiğimizin, bir kuşağın hikayesinin de anlatımı, anımsatması…

1957 Bursa doğumlu Metin Belgin 65 yıllık yaşamına öyle çok şey sığdırmış, öyle çok işin üstesinden gelmiş ki ‘kısa öz geçmişi’ bile bir gazete yazısını aşan dolulukta. Geçen yıl yayımlanan (mart 2021) sinema anılarını içeren ilk anı kitabı “Renkli-Türkçe Sine’Masal”ı yönetmen arkadaşım Aydın Bağardı’nın haberdar etmesiyle edinmiştim. Kitabın arka kapak yazıları şu notla başlıyordu: “İlk kez, 1971 yılında sahneye çıkan Metin Belgin, o tarihten beri oyuncu ve yönetmen olarak tiyatronun içinde. Yanı sıra, kırk yıldır da seslendirme yapıyor, dizilerde oynuyor; oyuncu, yapımcı ve senaryo yazarı olarak da sinemanın içinde yer alıyor. İşte bu “kırk yıllık” anılar, Renkli-Türkçe Sine’masal’da “modern bir meddah”ın kaleminden dile geliyor.”

Arka kapaktaki beni merak ve heyecanla kitabın iç sayfalarına hızla sürükleyense şu not oldu: “Bir süre sonra Sadri Abi beni evine davet ediyor, Nişantaşı’ndaki Pazar buluşmalarına katılıyorum. Bu arada Çolpan İlhan’ın konukseverliğini de unutamam, yıllar sonra yapacağımız sohbetleri de... Hulki Saner, Sezer Sezin, Ekrem Bora, Sevda Ferdağ, Selim İleri, Neriman Köksal, Devlet Devrim... Daha kimler, kimler...”

RENKLİ-TÜRKÇE SİNE’MASAL

Bu sayfanın köşe başlığının Sine-Masal olması da ayrı bir hoşluktu, Metin Belgin’in Sine’Masal’ından ve tiyatro-sinema anılarından söz ederken. Sinemanın büyülü dünyası hepimiz gibi çocuk yaşlarda izlediği filmlerle etkilemiş Metin Belgin’i de. Bursa’nın Tayyare sinemasında kardeşleriyle birlikte “iki film birden matineler devamlı” seanslarında izlediği Hıçkırık, Samanyolu, Senede Bir Gün gibi Yeşilçam melodramları, komediler, avantür filmlerle oluşan sinema sevdası odunluk olan boş karanlık odayı sinema salonuna dönüştürme, orada okul arkadaşlarına yaptığı gösterimlerle, “sinemacılık” çabasıyla sürer.

O günlerde izlediği çocuk oyunları ve piyeslerle tiyatroyla da tanışır. Artık koltuğunda iki karpuz vardır; sinema ve tiyatro. 1971’de henüz 14 yaşındayken “Oda tiyatrosunda sahne tozunu yuttuktan sonra, devlet tiyatrosu kursuna yazılmalar, sahneye çıkmalar derken; Ankara Devlet Konservatuvarında tiyatro eğitimini tamamlayıp 1977’de Bursa Devlet Tiyatrosuna döner” Metin Belgin.

1979’da hayallerini gerçekleştireceğini düşündüğü kente, İstanbul’a yerleşir, amacı sinemanın kalbinin attığı yere, Yeşilçam’a “postu sermek”tir.  Yönetmen Ülkü Erakalın’la tanışır ve ilk filminde iki sahnede görünen figüran olarak yer alır. Nubar Terziyan’la da tanışır o günlerde ve karakter oyuncularının setten sete koşarak para kazanma çabalarına tanıklık eder; sigortasız, güvencesiz, sendikasız, “Oynamam deme lüksleri olmadan.”

Dublaj yapan arkadaşlarının ısrarıyla Yeni Lale Stüdyosunda seslendirme yapmaya da başlar Metin Belgin.  Sektörün yelpazesi geniştir yapılacak başka işler de vardır ve günler fotoroman günleridir. Hiç aklında yokken bu işin içine de dalar, oynar fotoroman yönetmenliği yapar, para da kazanır. Bu işin ustası Arda Uskan’la çalışır.

’80’lerin başında Yeşilçam’ın kalbinin attığı mekanlardan biri de sinemacı, tiyatrocu, yazar, çizer takımının müdavimi olduğu, iş bağladığı, başkalarını çekiştirip dedikodu yaptıkları Ayhan Işık Sokağı’nın köşesindeki Papirüs Bar’dır. Metin Belgin de gidip gelmeye başlar Papirüs’e. Orada tanıştırıldığı unutulmaz “Üç İstanbul” Dizisinin Yönetmeni Fevzi Tuna’dan dizide rol teklifi alır ve çekimler başladığında Prens Nebinski’yi oynar.

Sektöre bir kez girdiniz mi arkadaşlıklarınız, dostluklarınız çoğalır, efsane isimlerle tanışırsınız. Metin Belgin de Yönetmen Ülkü Erakalın, Fevzi Tuna, fotoroman ustalarından Arda Uskan, Bilge Olgaç, Yeşilçam’ın efsane senaristi babacan, beyefendi insan Bülent Oran, matrak yönetmen Aram Gülyüz, Sadri Alışık ve birçok efsane isimle tanışır, çalışır, güzel anılar biriktirir. Kimi komik, kimi trajikomik anılardır bunlar. Dublaj stüdyolarındaki iptidai olanaklarla yapılan seslendirmelerde yaşanan şaşırtıcı komikliklere setlerin komiklikleri eklenerek geçer günler.

1983’te askerlik dönüşü senaryosunu Attila İlhan’ın yazdığı, Hüseyin Karakaş’ın yönettiği TRT için çekilen unutulmaz dizi “Kartallar Yüksek Uçar”da oynayarak çocukluğundan itibaren hayranlıkla izlediği Usta Aktör Sadri Alışık’la tanışma, karşılıklı oynama, sohbet edebilme olanağını bulur Metin Belgin.  

KAMERA ARKASI

1984 yılında Necati Cumalı’nın “Öç” adlı öyküsünden uyarlanan Hülya Avşar’lı, Kenan Kalav’lı, Meral Orhonsay’lı “Tutku” filminin çekimlerinde oynamanın yanı sıra kamera arkasında üçüncü asistan olarak yer alır Metin Belgin. Aynı zamanda o günlerde Almanya’dan yeni gelen Kenan Kalav’a diksiyon çalıştırır.

Yönetmen sette Kenan Kalav’ın soyadını “Kalas olarak kullanır çünkü Kenan Kalav sufleyi alamıyor, lafını söyleyemiyor, durup bekliyor “jön jön bakıyor”dur. Henüz 21 yaşında “bir içim su” olan Hülya Avşar’sa “doğuştan yetenekli”dir.

ATATÜRK’Ü OYNAMAK

1980 yılında Belgesel Yönetmeni Behlül Dal “Bandırma Vapuru” belgeseline farklı bir görsellik katmak ve bir tabuyu yıkmak için Atatürk canlandırması yapmak ister. Atatürk’ü Metin Belgin canlandıracaktır fakat Genelkurmay’ın yasaklamasıyla iptal edilen proje yarım kalır, çekilen sahneler de çöpe gider.

Ziya Öztan 1987 yılında Halide Edib Adıvar’ın Ateşten Gömlek adlı eserinden uyarladığı yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği bir dizi çekecektir TRT için, Atatürk rolünü Metin Belgin’e verir. Genelkurmayın sinemasal yaklaşımlara müdahalelerine, sansürlerine rağmen dizi çekiliyor ve ilk kez bir dizi de olsa filmde Atatürk canlandırılıyor; tabu yıkılmasa da kapı aralanıyor, yasak deliniyor “Dizi ve filmlerde Atatürk’ü oynamayan oyuncu neredeyse kalmadı gibi” diyor Metin Belgin.

Haftaya devam edeceğiz Metin Belgin’in sinema, tiyatro, seslendirme anılarına.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa