Bilgi, öğretmenler ve Evrensel

Kaynak: Freepik/ rawpixel.com tarafından tasarlanmıştır.

2022 bitti, 2023 geldi. Dünyada adaletsizlikler azalmadı çünkü kafa karışıklığı sürüyor. Kafaların ne kadar karışık olduğunu öğretmenlere verilen değerden anlayabiliyoruz. Hangi ülkede olursa olsun öğretmenlere verilen değer düştükçe, kafa karışıklığı yükseliyor.

Öğretmenlerin ve öğrenmenin değerinin azalmasının bir nedeni, bilişim teknolojisinin yol açtığı “Her şeyi biliyorum” yanılsaması. Bilgiye ulaşmanın kolaylaşmasıyla bilginin basit bir nesne gibi bulunmayı beklediğini düşünenler çoğaldı. Bir arama motoru aracılığıyla her tür bilgiye hemen ulaşılabileceğini sanan milyonlarca insan var. Okulların ve öğretmenlerin bilgi ve bilinçle ilgili işlevlerini kavramamış birçok insan artık karşılarına çıkan önemli öğrenme olanaklarına, büyük mücadelelerle kurulan okullara ve okullarda çalışan öğretmenlere duyarsızlaştı. Öğretmenlerin toplumsal işlevleri iyice belirsizleşti.

Küçük çocuklar okula ve öğretmenlere hâlâ sarılıyorlar. Ama daha ileriki yaşlarda bu ilgi azalıyor. Günümüzde yaş ilerledikçe çocukların ve gençlerin ilgileri okul ve sınıftan uzaklaşıyor. Öğrenmeye isteksiz öğrenciler, öğretmenler için hem yorucu hem de yıpratıcı bir sorun.

Öğretmenler bir de siyasetçilerin saldırılarıyla uğraşmak zorundalar. “Küçük Amerika” yapılan Türkiye’deki siyasetçileri bir yana bırakıp, “Büyük Amerika” siyasetçilerinden bir örnek vereyim. Sürekli yalan söyleyerek ve düşmanlık üreterek ABD başkanı seçilmeyi beceren Donald Trump öğretmenleri birer düşman olarak gösteriyor. Temmuz 2022’de yapılan bir konferansta konuşan Trump şöyle şeyler söyledi: “Muhafazakarlar Amerikan çocuklarını Marksist öğretmen sendikalarından kurtarmak için ne gerekiyorsa yapmalıdır!

Trump devri bitti; onun yarattığı tehlike ve sözleri önemsiz sanılmasın. Trump yine başkan adayı. Daha kötüsü, “Her şeyi biliyorum” yanılsaması içindekiler için çok güçlü bir örnek. Müthiş cahil (ve müthiş kötü) olmasına karşın, gerçekleri reddetmek ve bilgiyi yok saymakta üstüne yok. Tıpkı Türkiye’deki baş cahil gibi, bilginin yerine dogma ve kutsal kitap konulabileceğine somut bir örnek. Duygudaşlık yerine kötülük, kardeşlik yerine düşmanlık, uzlaşma yerine kutuplaştırma, bilgi yerine yalan konulduğunda iktidarın ele geçirebileceğini düşündürtüyor.

Günümüzde sağcı siyasetçiler tarafından da desteklenen “Her şeyi biliyorum” yanılsaması bilinmeyenlerin çoğalması demek. “Her şeyi biliyorum” sananlar çok önemli bilgilerin çoğundan hiç haberdar değiller. Bilgi ve siyaset ilişkisini, emeğin ne anlam taşıdığını ve emekçilerin karşı karşıya oldukları haksızlıkları kavramaktan çok uzaklar. Öğretmenler nelerle karşı karşıya bilmiyorlar.

Türkiye’nin neoliberal kapitalizme uyum sağlaması için öncülük yapan Turgut Özal yıllar boyunca bir Japon mucizesinden söz etmişti. Bu mucizenin Japonya’daki öğretmenler açısından ne anlama geldiğini artık biliyoruz. Japonya’da öğretmenler yorgunluktan, yani aşırı çalışmaktan ölüyorlar.

2018’de yapılan bir araştırmada Japonya’da ortaöğretimde çalışan öğretmenlerin haftada 56 saat çalıştıkları ortaya çıkmıştı. Olağan haftalık çalışma süresi 40 saat üzerine 16 saat, yani 2 gün daha fazla! Bir başka araştırma öğretmenlerin ayda 120 saat fazla mesai yaptıklarını gösteriyor. Bu haftada fazladan 30 saat çalışmak demek. Aşırı çalışma, yani çalıştırılma büyük bir sömürü ve elbette ki, çok ciddi sonuçları olmalı. Japonya’da olağan haftalık çalışma süresi olan 40 saat üzerine 20 ya da daha fazla çalışanların aşırı çalışmaktan ölebilecekleri bilindiği için “Karōshi sınırı” (ölüm sınırı) belirlenmiş. Haftada 20, ayda 80 saat aşırı mesai ölüm tehlikesi demek.

Ayda 120 saat fazla mesai yapan öğretmenler ölümle karşı karşıyalar. Bütün bunlar kuramsal değil. Aşırı çalışma gerçekten de ölüm demek. Japonya’da aşırı çalıştırılan öğretmenler tükeniyor ve ölüyorlar. Günümüzde sömürü tüm dünyada olağan kılınmak isteniyor. Nasılsa “Her şeyi biliyorum” yanılsaması içindekiler bilmeyecekler ve düşünmeyecekler. Japonya’da aşırı çalışmaktan ölen öğretmenleri, Kore’de aşırı çalışmaktan ölen kargo taşıyıcılarını veya sömürünün Türkiye’de ölüme sürüklediği emekçileri bilmeyecekler. Toplumu Beyaz Saray’dan, Beştepe’deki saraydan yönetenlerin yalanlarını gerçek sanacaklar.

Evet, 2023 geldi. Bilgiye daha da çok sarılmanın, öğretmenlere daha çok destek vermenin ve dünyayı emekçilerin penceresinden gören Evrensel’e daha çok sahip çıkmanın tam zamanı!

Evrensel'i Takip Et