Cambazlık

Fotoğraf: Evrensel
Tek adam rejimi, geniş halk kesimlerini ikna etmek, en azından halkın kafasını karıştırmak için bugüne kadar resmi istatistikleri profesyonelce kullandı. Ancak özellikle tek adam rejimine geçilmesinden bu yana yaşananlar, ekonomide, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmeler, bugüne kadar yapılan cambazlıkların eskisi kadar etkili olmadığını gösteriyor.
Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ülke ekonomisini tarihinin en büyük çöküşüne götüren “Türkiye Ekonomi Modeli”ni savunurken verdikleri örneklerle ipteki cambazlara taş çıkartacak bir performans sergiliyorlar. Örneğin Erdoğan 2022’de Türkiye’nin 254 milyar dolarlık ihracat yaparak büyük bir rekor kırdığını gururla açıkladı ve günlerce bunun propagandası yapıldı. Ancak aynı zamanda 364 milyar dolarlık ithalat yapılarak, 110 milyar dolar dış ticaret açığı ile daha büyük bir rekor kırıldığından hiç bahsetmedi.
Ekonomiye ilişkin verileri gerçekte olduğundan farklı göstermekle eleştirilen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), son açıkladığı enflasyon rakamlarıyla başka bir cambazlığa imza attı. TÜİK’e göre yıllık enflasyon yılın ilk on bir ayında yüzde 84 iken son ayda 20 puandan fazla düşerek yüzde 64,27 oldu. Bu düşüşte baz etkisinin belirleyici olduğu söylense de TÜİK’in aylık ve yıllık enflasyon verilerine iktidar dışında hiç kimse inanmıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, yıllık enflasyonun yüzde 20 düşmesini fiyatlar düşecekmiş gibi yansıtarak “Yüksek enflasyonu çözdük. Memur ve emeklilerin enflasyon karşısında ezilmeleri mümkün değil” diyerek en temel gıda harcamalarını bile yapmakta zorlanan milyonlarca insanın iliklerine kadar hissettiği hayat pahalılığını yok saydı.
2023’te vergi ve harçlar yüzde 123, asgari ücret yüzde 55 artarken, Erdoğan’ın memur ve emekli aylıklarında sadece yüzde 30 artış yapılmasını “müjde” gibi sunması ve hükümet sendikası başkanının bu müjdeyi ayakta alkışlaması, milyonlarca kamu emekçisi ve emekli için tam bir trajedi örneği olarak karşımıza çıktı.
Milyonlarca insanı ilgilendiren ücret ve maaş artışları gerçek enflasyona göre değil, çarpıtılmış TÜİK enflasyonuna göre belirlendiğinden, ücretli emekçiler iki kez mağdur edildi. Enflasyonla emekçilerin cebindeki üç kuruşa el konulması yetmezmiş gibi, adeta bir soygun mekanizması gibi işleyen vergi dilimi uygulaması nedeniyle milyonlarca emekçinin ücretleri 2023’te de erimeye devam edecek.
TÜİK’in resmi enflasyon hesabı ülkedeki tüm gelir gruplarının harcamalarının ortalamasını gösterdiği için özellikle emekçiler açısından gerçeklikten çok uzak. Gelir düzeyi farklılaştıkça, farklı gelir gruplarının tüketim harcamalarındaki değişim nedeniyle hissedilen enflasyon oranları arasında ciddi farklılıklar oluşuyor. Dolayısıyla resmi enflasyon oranı yüzde 64,27 olmasına rağmen, düşük gelir grubunda yer alan milyonlarca emekçinin enflasyonu, açıklanan resmi rakamın en az 2,5 katı düzeyinde.
TÜİK’in ortalama istatistik ile gerçekleri nasıl çarpıttığına bir örnek verelim. Örneğin çölden geçecek bir turist kafilesine “Çölde ortalama sıcaklık 25 derece olacak” denilmesi, kafilenin gece sıfır derecede üşümesi, gündüz 50 derecede sıcaktan bunalması gerçeğini değiştirmez. Açıklanan ortalama veri, istatistiksel olarak doğru olabilir, ancak gerçekte yaşananlar açıklanandan farklıdır.
Türkiye’nin ekonomik göstergelerinde, bilerek ve isteyerek bizzat iktidar eliyle yaratılan bozulmanın ağır maliyeti er ya da geç karşımıza çıkacak. Önümüzdeki aylarda enflasyon baz etkisiyle düşerken, gıda başta olmak üzere zorunlu olarak tüketilen ürünlerin fiyatları artmaya devam edecek. Söz konusu artışları TÜİK istatistik hileleriyle, laf cambazlıkları ile gizlemeye çalışsalar da halkın giderleri gelirlerinden fazla artmaya devam ettiği sürece işleri hiç kolay değil.
Evrensel'i Takip Et