Mücadele kazandırıyor
EYT'lilerin Maltepe mitingi | Fotoğraf: Evrensel
Her işçi ve emekçi mücadelesi haklı taleplerine karşın kazanımla sonuçlanmayabilir. Mücadeleye atılanların örgütlülüğü, kararlılığı, birliği, farklı kesimlerden destek almaları, politik koşullar vb. girişilen mücadelenin kazanımla sonuçlanıp, sonuçlanmayacağı üzerinde etkide bulunur. Ama kesin olan bir gerçek var ki, o da şudur: Kazanmak için mücadeleye atılmak zorunludur. Öncesi bir yana yakın dönemde bu gerçeği kanıtlayan iki gelişme yaşandı. Bunlardan birisi EYT’lilerin yıllar süren mücadelesinin başarıya ulaşması, diğeri de Erdoğan’ın grev erteleme kararına rağmen kararlılıkla greve ve mücadeleye davam eden Bekaert işçilerinin kazanımlarıydı. Uluslararası planda ise başta İngiltere’de olmak üzere mücadeleye atılan işçi ve emekçiler önemli kazanımlara sahip oldular.
Hak ve talepler için mücadeleye atılmanın önemli bir yanı daha var. Mücadeleye atılan kesimler, bu mücadeleyle başarıya ulaşmasa bile önemli bir deneyim biriktirirler, gelecek mücadelelere daha hazırlıklı girmenin koşullarını yaratırlar. Daha gelişmiş bir bilinç, daha fazla kenetlenmiş bir örgütlülük, daha kapsamlı bir hazırlık süreci vb. bunlardan bazılarıdır. Ayrıca unutmamak gerekir ki, mücadeleye atılanların deneyimleri sadece kendi deneyimleri ve birikimleri olarak kalmaz, mücadele yolunu tutan, tutmak isteyen kesimler için de önemli tecrübeler taşırlar.
Bugün çeşitli kesimlerde örneğin EYT’lilerin kazanımlarını seçimlerin yaklaşmış olduğuna bağlayanlara rastlanıyor. Evet seçimler iktidarın bu konuda adım atmasında etkili olmuştur. Ama eğer EYT’lilerin kararlı ve dirençli mücadeleleri olmasaydı iktidar bu sorunu çözmek için gündeme dahi almayacaktı. Ayrıca EYT’lilerde “seçmen”dir ve “oy tehdidi” de seçimlerde mücadele araçlarından birisidir. EYT’liler yıllarca uğradıkları kayıpların üzerine bir sünger çekmeyecekler, kendilerine bugüne kadar yapılanları unutmayacaklardır.
İşçi ve emekçi halk en temel ve acil ekonomik ve politik talepleri için birleşik ve genel olmasa da bir mücadele yürütüyor, toplumun çok farklı kesimleri ileri sürdükleri talepler için mücadele yolunu tutuyor. Bu talepler mücadeleye atılan kesimlerin özelliğine göre salt ekonomik taleplerden, politik taleplere, oradan yaşam alanlarının korunmasına vb. kadar uzanan bir çeşitlilik içerebiliyor. Halk kitlelerinin eğitilmesinde ve ilerlemesinde mücadeleden başka bir yol yoktur. Onlar bu mücadeleler sayesinde, kendi tecrübeleri ile, çoğu zaman da “Hayal kırıklığına uğrayarak, kazık yiye yiye” politik tecrübelerini ilerletirler ve geliştirirler.
Burjuva politikası işçi ve emekçi kitlelerinin pasifliği ve uyuşukluğu üzerine kurulmuştur. Onlar bazen kitlelerin mücadelesine katılıyor gibi görünebilir. Ama bundaki amaçları onların mücadelesini en geri sınırda tutmak, amacından saptırmak ve pasifize etmektir. Mümkün olan en kısa sürede kitlelerin sahneden çekilmesi, söz dinleyen uysal bireyler haline dönmesi onların temel bir isteğidir. Onların en büyük korkusu işçi ve emekçi halk yığınlarının bağımsız olarak kendi kaderlerini kendilerinin çizmesi konusunda bir atılım içine girmesidir. Kitlelere baş vurdukları anlar ise gerici, milliyetçi, dinci, faşist duyguların kışkırtılması, kitlelerin kendi çıkarlarına ters bir eyleme sürüklenerek diktatörlük yönetimlerine geçici bir süre de olsa dayanaklık yapmaya zorlanması gibi durumlardır.
Ülke yasal olarak adı konmamış bir seçim sürecine girmiş durumda. İktidar muhalif kesimleri bastırmak ve güçten düşürmek için politik ve ekonomik hamlelerini bir bir atıyor. Bir yanda zorbalık, baskı ve terör, diğer yanda ekonomik krizin yaratığı çöküntüye çözüm olmayacak pansuman tedavileri iktidarın baş vurduğu yöntemler arasında. Sopa sağlam ama havuç çürümüş. Buna karşın altılı masanın kitlelere tavsiyesi seçimin yaklaşmış olduğu ve sandığın beklenmesidir. Altılı masa, az çok kabul edilebilir koşullarda bir seçim süreci yaşanması ve seçimlerin gerçekleşmesinin kendisinin de bugün verilmesi gereken demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir parçası haline geldiğini ya anlamıyor, ya da anlamak istemiyor. O zaman onlara şunu sormak gerekiyor: Harekete geçen kitlelerin sizin üzerinizde yarattığı korku, Erdoğan’ın yaptıklarından daha fazla mı endişe ve korku yaratıyor?
- Gelişmelerin kısa özeti 17 Ocak 2025 05:12
- 13 Ocak güçlendirilmeli 10 Ocak 2025 04:24
- Değişimin zorunluluğu 03 Ocak 2025 07:15
- 'Zaferden' işçiye düşen 27 Aralık 2024 05:25
- Seyredecek misiniz? 20 Aralık 2024 05:42
- Ücret asgari, yaşam sefalet 13 Aralık 2024 05:40
- Genel grev ve direnişi gerçeğe dönüştürmek için 06 Aralık 2024 06:15
- Birleşik ve genel mücadele için 29 Kasım 2024 06:55
- Siz ne diyorsunuz? 22 Kasım 2024 05:31
- Gelişmelerin anlamı üzerine 15 Kasım 2024 05:25
- Direnerek kazanmak 08 Kasım 2024 11:13
- Elde ne var? 01 Kasım 2024 05:05