07 Ocak 2023 04:55

Muhalif güçlere topyekün saldırıya karşı topyekün mücadele zorunluluğu

Anayasa Mahkemesi binasının dıştan görünümü (Fotoğraf: Mehmet Kaman/AA)

Fotoğraf: Mehmet Kaman/AA

Paylaş

Anayasa Mahkemesi (AYM), HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının partinin Hazine yardımının “Geçici olarak bloke edilmesi” talebini karara bağladı; HDP’nin Hazine yardım hesabını geçici olarak bloke etti.

Karar 15 üyeden 8’inin evet demesiyle verildi.

AYM’nin kararının arakasında HDP, sosyal medyadan yaptığı açıklamada bu kararı; "Hazine yardımı bulunan hesaplarımıza bloke kararı, iktidar talimatı ile uygulanan bir hak gasbıdır” diyerek karşıladı.

Kararı HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, “Bu karar, demokratik siyasete darbedir, hak gasbıdır. Milyonların iradesi ve desteğiyle bunu da boşa çıkaracağız” derken, HDP’nin Önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da, kararı “gasp” olarak değerlendirerek, “HDP kolay lokma değildir. Yutmaya kalkarsanız boğazınızda kalır. Boğulursunuz” diyerek karşıladı.

‘HAZİNE YARDIMI’NA EL KOYMAYA ‘ALTILI MASA’DAN BİR TEPKİ YOK!        

AYM’nin kararının arkasından Demokrasi İçin Hukukçular, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) AYM’nin daha önce verdiği kararlara bile ters düşerek Anayasa’ya aykırı bir karar verdiğine dikkat çektiler.

Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Emekçi Hareket Partisi (EHP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Yeşil Sol Parti… ise; AYM’nin hukuki değil siyasi bir karar verdiğine, seçime iktidarın istekleri doğrultusunda müdahale ettiğine dikkat çektiler.

Ama bu karar açıklandığında, “hükümet programını” bile ilan edip vaatlerini parlak cümlelerle açıklayan “altılı masa” partilerinin genel başkanları 10’uncu toplantısındaydı. Ancak 9 saat süren toplantı sonrasında yayımlanan bildirgede, herhalde ellerindeki sihirli değnekle dokunarak her sorunu çözecekleri ilan eden “altılı masa”nın liderleri ülkenin üçüncü büyük partisini kuşatmada yeni bir adım daha atarak “Hazine yardımı”nın bloke edilmesinden bildirgeye bir cümle bile koymamışlar. Sanki AYM bu kararı önümüzdeki birkaç ay içinde seçime gidecek olan Türkiye’de değil de Patagonya’da almış gibi!

Üstelik de seçimi kazanmak için hesaplarını HDP’li seçmenlerin kendilerine oy vermesini de bekleyerek yaparken!

Dün Halk TV’ye çıkan Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, toplantıda HDP’nin Hazine yardımının kesilmesinin konuşulduğunu, kendi fikrinin de, alınan kararın yanlış oluğu doğrultusunda olduğunu söyledi. Ama bu konuda bildirgeye bir madde konmaması konusunda bir şey söylemedi. İsmail Küçükkaya da konuğuna, her gazetecinin burada sorması gereken, seçimleri provoke etmeye yönelik bir karara karşı bildirgede bir tutum ortaya konmamasının nedenini sormadı!

AYM BU KARARLA NE DEMEK İSTEDİ?

HDP’nin yasal olarak alması gereken “Hazine yardımı”nı AYM’nin “Geçici olarak bloke etmesi”ndeki “geçici” sözcüğünün bir karşılığı yoktur. Çünkü seçime böyle yakın bir zaman kala HDP’ye yapılması gereken “Hazine yardımını bloke eden” AYM; “Ben HDP’yi kapatma kararı verdim. Ama, bu kararı seçime mümkün olduğu kadar yakın bir zamanda vererek, HDP ve seçmenin kafasını karıştıracağım. Belki de son anda HDP’yi kapatmayıp sadece ‘Hazine yardımı kesme’ karar vereceğim. Ama sonuçta HDP seçime giremeyecek. Girse bile öteki patilerle yarışamayacak kadar yaralanmış olarak girecek!” demek istemektedir.

Çünkü böylece tek adam yönetimi, HDP’yi kapatarak seçmenin bir bölümü, kendilerine oy verirken diğer bir bölümünün de sandığa gitmemesini sağlayarak, diğer bir bölümünün de başka partiler arasında bölünerek HDP’nin siyasetteki etkisinin yok edilmesini amaçlamaktadır. Söz konusu olan ülkenin üçüncü büyük partisi olmasının da ötesinde önemli olan, Türkiye’nin demokratikleşmesinin olmazsa olmazı bir parti olan HDP’nin siyasetteki etkisini, partiyi legal siyaset alanının dışına iterek yok etmeyi amaçlamaktadır.

İçinden geçilen dönem özellikleri dikkate alındığında, tek adam yönetiminin “Seçimi götürmek” için belirlediği strateji sağdan sola tüm muhalefet partilerini, biat etmeyen tüm toplumsal güçleri (mücadeleci sendikaları, emek örgütlerini, aydın ve demokratları, halktan yana bilim ve sanat insanlarını…) hatta birer birer kişileri ezmeyi amaçlamaktadır.

‘GÖK KUBBE’Yİ SADECE İBB İÇİN YIKMAK YETER Mİ?   

Ülkedeki siyaseti aklın gözüyle izleyen herkes, her vatandaş için;

  • Gezi davasındaki aydınlarımıza verilen ağır cezalar ve onların tutuklanmaları,
  • TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması, TTB, TMMOB’nin kuruluş yasalarını değiştirme girişimleri,
  • İBB’ye yönelik olarak girişilen ve İmamoğlu’nun görevden alınarak yerine kayyum atanmasını amaçlayan operasyon,
  • İyi Parti Milletvekili Lütfü Türkkan ve CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın dokunulmazlıklarının kaldırılması için Mecliste atılan adımlar,
  • HDP’nin kapatılma davasında AYM’nin “Hazine yardımı”nın bloke edilmesi için hukuksuz bir biçimde verdiği karar, iktidarın “normal şartlarda” kazanamayacağı seçimi “Götürme” stratejisinin adımlarıdır.

Bu yüzden de yukarıda sözünü ettiğimiz son dönemdeki girişimleri, iktidarın, kendisine biat etmeyen her tür muhalif odağa ve kişilere karşı giriştiği topyekün saldırısının adımlarıdır.

Az çok mantıklı düşünen herkes için, topyekün bir saldırı varsa ona karşı koymak da ancak topyekün bir mücadele olursa anlamlı olabilir.

Evet, ’90’lardan beri HDP’nin öncülü partiler kapatılmış ama kapatılan her parti güçlenerek yeniden doğmuştur.

Bugün de HDP’ye yönelik kapatma girişimi, benzer biçimde HDP’nin daha güçlü bir biçimde doğmasına yol açabilir.

Ama sorun sadece HDP’nin daha güçlü doğacak olması değildir. Bugünün sıcak sorunu, tek adam yönetiminin yıkılmasında çok önemli bir seçiminin arifesinde olmamızdır. Dolayısıyla iktidarın demokrasi güçlerine ve tüm güçleri ezerek bu seçimi “Götürmek” girişimlerine karşı birleşebilecek bütün güçleri birleştirebilecek bir mücadele yürütülmesidir.

Yani, “İmamoğlu’nu görevden alırsanız gök kubbeyi başınıza yıkarız“ demek yetmez: HDP’nin “Hazine yardımının bloke edilmesine”  ve kapatılması karşısında da gök kubbeyi yıkmıyorsanız “topyekün” ya da “ortak bir mücadele”den nasıl söz edilebilir. Söz edilse bile başarılı olunabilir mi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa