Venezuela'da yeni dönem
Geçtiğimiz hafta Lula’nın yemin etmesi ile Brezilya’da, bölge için de önemi çok büyük olan bir iktidar değişimi yaşandı. Lula’nın yemin töreninden bir gün önce, yargılanma korkusu içindeki Bolsonaro’nun ülkeyi terk ettiğini gösteren görüntüler ise birçok yerde paylaşıldı. Şimdiyse Bolsonaro’nun Florida’da elleri cebinde süpermarketleri dolaştığı, kızarmış tavuk yediği ve ABD’de yaşayan Brezilyalıların bulunduğu mahallelerde gezerek insanlarla fotoğraf çektirdiği, tuhaf ve hayli düşündürücü görüntüler de yavaş yavaş sosyal medyayı kaplıyor. Bu sebeple geçen hafta Brezilya’daki iktidar değişimi hakkında daha çok konuşuldu ve Venezuela’da yaşanan önemli gelişmeler ise bu değişiminin gölgesinde kaldı denilebilir.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile Batı kapitalizmi için ortaya çıkan enerji güvenliği sorunu uzun bir dönemdir Venezuela’nın önemini daha da arttırdı. Bu gelişmeler ile birlikte zaten çok parçalı ve etkisiz bir halde bulunan Venezuela muhalefetini, iktidar ile görüşme ve uzlaşma yolları araması için zorlayanların sesleri ise daha da güçlü bir biçimde çıkar hale geldi. Özellikle ABD’li büyük petrol şirketleri, Venezuela’daki faaliyetlerine devam edememekten ve ülkeye uygulanan baskının kendilerine verdiği zarar üzerine hayli şikayetçi durumdaydılar. Meksiko City’deki iktidar-muhalefet görüşmelerinin yeniden başlaması ile birlikte geçtiğimiz kasım ayı sonunda ABD, Chevron’un Venezuela’daki faaliyetlerine tekrar başlaması için şirkete lisans vererek ilk büyük yumuşama adımını attı. Bununla birlikte, Venezuela petrol şirketi olan PDVSA’nın ve Venezuela Merkez Bankasının tam bir uluslararası haydutluk ile dondurulan yurt dışı varlıklarının bir bölümündeki sınırlandırmalar da kaldırıldı.
Chevron ile yapılan anlaşma Venezuela’da bir zafer olarak karşılansa da aslında ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğazın yarattığı zoraki bir anlaşma olma niteliğinde. Chevron, ülkedeki ham petrol çıkarma faaliyetlerinde uzun bir geçmişe sahip ve Venezuela’daki çıkarılan ham petrolü ABD’de kendi rafinerilerinde işleyerek büyük bir kâr oranı elde ediyor. Aynı zamanda, Chevron’a verilen lisans 6 aylık bir süre sınırına sahip ve ABD yönetimi tarafından yenilenmeme riskini de taşıyor. Bir kamu kuruluşu olan PDVSA’nın ortak olduğu, karma sermayeli Petropiar’ın başına ise Venezuela kanunlarına aykırı bir biçimde ilk defa Chevron Venezuela’dan Hollanda vatandaşı bir kişi getirilmiş bulunuyor. Bu durumda, Venezuela’nın kırılgan, petrol merkezli ve ABD’ye bağımlı ekonomik yapısı bir nevi pekiştirilmiş bulunuyor. Aynı zamanda Chevron ve Repsol gibi şirketler Venezuela’dan elde ettikleri ham petrolü borçlarına karşılık sayacaklarını savunuyorlar. Bir yandan Venezuela, ABD’ye ilk 500 bin varillik ham petrolü yollarken aynı zamanda Venezuela’nın ağır petrolünü inceltecek petrol de Venezuela’ya ulaşıyor. Böylece, bu inceltici petrolü sağlayan İran’ın da ekarte edilmesi amacına ulaşılmış bulunuyor.
Venezuela’daki Maduro yönetimi ise bu şartları kabul ederek küresel konjonktürü olabildiğince kendi faydasına yönelik değerlendirmeye çalışıyor. İlk olarak ülkede durma noktasına gelen, ülkenin kendi ihtiyaçlarını dahi sağlayamayan petrol üretiminin hızla arttırılması hedefleniyor. İkinci olarak Venezuela’nın kamu şirketlerine ait yurt dışındaki hesaplardaki paralarının tekrar kullanılabilir hale gelinmesi isteniyor. Üçüncü olarak ise muhalefetteki çatlak genişletilerek tekrar ülkenin tek resmi hükümeti olarak meşruiyetin sağlanmasına çalışılıyor. Bu üç hedefin tamamı bugün için kısmen başarılmış gibi gözüküyor. Özellikle muhalefetin geçici hükümet olarak ABD ve AB tarafından tanınan Juan Guaido hükümetine geçen hafta son vermiş olması önemli bir merhalenin aşıldığı anlamına geliyor. Artık Maduro ve hükümetin kontrolündeki şirketler küresel piyasalara ulaşabilecek, paralarını çekebilecek ya da borçlanabilecek, petrol satabilecek. Bu da ülkedeki temel gıda maddelerinden, tıbbı malzemelere kadar kıtlığı çekilen tüm ürünlerin ithal edilmesine imkan sağlayacak. Her şeyin başında ise, Venezuelalılar tekrar benzine ulaşım sağlayabilecekler, elektrik üretimi ve enerji sıkıntısı hafifleyecek. Tüm bunlar şüphesiz ülke ekonomisinin en temel işleyişini sağlamaya yönelik kısa erimli adımlar. Maduro’nun ABD ile yaşadığı zoraki yakınlaşmanın ne kadar uzun erimli olacağını, ülkenin Rusya ve İran ile kurduğu yakın ilişkileri terk edip etmeyeceğini ise zaman gösterecek. Her halükarda ABD ürünü Guaido hükümeti parodisinin resmen bitmiş olmasının Venezuela için somut ekonomik sonuçlar doğurması kaçınılmaz olacaktır.
Evrensel'i Takip Et