Sinan Ateş cinayeti soruşturmasının yukarıya doğru genişletilmesinin önü kesildi
Sinan Ateş (solda) ve Devlet Bahçeli | Fotoğraf: @sinanates16/Twitter
Ülkü Ocakları Eski Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesinin üstünden 11 gün geçti.
Bu 11 gün içinde 13 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutuklananlar içinde MHP ile il örgütü düzeyinde ilişkili bir kişi ve iki özel harekat polisi de var. Cinayetin tetikçisi Eray Özyağcı ise hâlâ firarda!
Yeni tutuklamalar yapılır mı yapılmaz mı, bilinmiyor.
MHP’nin il düzeyindeki bir yöneticisinin ve iki özel hareket polisinin tutuklanmış olması ve tetikçilerin İstanbul Gülsuyu’da uyuşturucu, gasp, cinayet, yaralama gibi mafyatik suçlardan ceza almış ve aranıyor olan kriminal kişiler olmaları, “siyaset-mafya-devlet” bağlamında “Yeni bir Susurluk skandalıyla mı karşı karşıyayız?” sorusunu da gündeme getirmiş bulunuyor.
Cinayetin üstünden 10 gün geçmesine karşın MHP ve Ülkü Ocaklarının kamuoyunda tanınmış bir kişi olan Sinan Ateş’in öldürülmesi karşısında bırakalım tepki göstermeyi, taziyenin adını bile anmayan tutumuna Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanının cinayetten muhalefeti suçlamamış olmamaları eklenince cinayetin siyasi sorumluluğunun nerelere kadar uzandığı konusunda soruları büyütüp çoğaltmaktadır. Bu sorulara bugünden verilen yanıtlar “yeni bir Susurluk skandalıyla” değil ama “Susurluk’tan bile beter” bir organizasyonla karşı karşıya oluğumuzu gösteriyor.
Bunu yakında daha iyi göreceğiz.
SUSARAK KONUŞANLAR VE DÖRT BAŞI MAMUR BİR SİYASİ CİNAYET!
Siyasette konuşmak bir konuda görüş ifade etmenin yöntemidir. Ama tek yöntem değildir. Tersine kritik dönemlerde siyasiler susarak da görüş ifade ederler. Nitekim Sinan Ateş cinayetinde MHP ilk 3-4 gün susarak konuştu! Normalde yeri göğü inletmesi beklenen MHP, Sinan Ateş cinayet karşısında ilk günler susarak “konuştu”. Geçen salı günü MHP meclis grubunda Bahçeli’nin konuşmasında “Üç hilali yargılatmayız” demesinden beri de MHP sözcüleri, cinayetin arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkarılmasını isteyen siyasilere, gazetecilere hakaret ediyor, tehditler savuruyorlar.
TİP Milletvekili Ahmet Şık’ın Mecliste İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanına, Sinan Ateş cinayetiyle ilgili sorduğu sorulara, Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı’ndan bir yanıt gelmedi ama MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’dan geldi: “Ahmet Şık adındaki tipsiz, hakkımızda Meclise önerge vermiş. Aklınca bize pislik sıçratmaya çalışıyor. Behey densiz, behey PKK artığı, behey CIA’in oyun uşağı! Sen önce kendi sicilindeki sabıkalara bir bak! Sen kim, bizimle aşık atmak kim!”
Kim diyor ki MHP suskun? Tersine MHP çok açık konuşuyor! Soruşturmanın genişletilerek gerçeklerin açığa çıkarılmasını istemeyi bile kendine yönelik bir saldırı olarak görerek tepki gösteriyor MHP.
Oysa böyle bir durumda legal bir siyasi partinin yapması gereken, gerçeklerin ortaya çıkarılması çağrısı yaparak, bu doğrultuda kendisine sorulacak sorulara da yanıt vererek kendisinin kamuoyu önünde temize çıkarılmasını istemektedir. Ama MHP tersine, gerçeklerin üstündeki örtüyü kaldırmak isteyenleri susturmaya çalışıyor.
Ülkedeki çok önemli bir siyasi cinayetin sorumluluğunu taşıyan siyasi iktidar ise; MHP gibi bir yandan resmiyette “susarak” konuşuyor öte yandan da bu konuşan suskunluğunu il başkanı (Bursa) düzeyinde taziye heyeti gönderip Ateş’in babasının elini öptürüp “Katilleri bulacağız” masajı gönderiyor. Ama bu “sessizlik” aynı zamanda; Erdoğan’ın ortağı MHP’yi köşeyi sıkıştıran Sinan Ateş cinayetini, “Erdoğan’ı Bahçeli’nin vesayetinden kurtararak Bahçeli’yi Erdoğan’ın vesayetine sokacak bir cinayet” biçimindeki yorumları güçlendiren bir tavır olarak şekillendiriyor.
Bütün ülkeyi ayağa kaldıran cinayet karşısında ilk konuşması gereken kişi olan İçişleri Bakanı’nın, cinayetten dört gün sonra yaptığı açıklamada “Araştırmalar kamuoyu nezdinde bilgilendirme yapılarak ilerleyecektir. Sorumlular yakalanacaktır” demekle yetinmesi, herhalde bu konuda iktidarın tavrının en özlü ifadelerinden birisidir!
Demek ki eskiler, “sükut”un sükut olmadığını biliyorlarmış ki “Sükut ikrardan gelir” demişler!
CİNAYETİN ARKASINDAKİLERİN ORTAYA ÇIKARILMASI DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN MÜCADELESİNE BAĞLI
Soruşturmanın seyrine gelince: İlk bakışta, 13 kişin tutuklanması, tetikçi ile yardım ve yataklık edenlerin yakalanması önemli görünmektedir. Ama, soruşturmanın daha ilk günü içinde tetikçiye Ankara’da kılavuzluk eden Tolgahan Demirbaş’ın MHP’li Vekil Olcay Kılavuz’la aynı evde bulunması, soruşturmanın seyrini önemli ölçüde değiştirmiş görünmektedir. Çünkü, Olcay’ın yakını olduğu belirtilen Ankara Emniyet Müdürünün müdahalesiyle, sekiz saat içinde yanında “boş dosya”yla savcılığa sevk edildiği bertilen Demirbaş, savcılık tarafından serbest bırakılmıştır!
Ama bu sadece bir tetikçinin kılavuzunun serbest bırakılması değildir. Bu aynı zamanda soruşturmanın “yukarıya doğru”, yani cinayetin planlayıcıları ve teşvikçilerine doğru gitmesinin önünün kesilmesidir. En azından şimdilik!
Bu da bugün soruşturmada gelinen yerin, cinayetin hemen arkasından gelen ilk birkaç günün, “Polis bu sefer çok iyi çalışıyor” övgülerinin boş hayalden ibaret olduğunu göstermektedir.
Çünkü yargının, yasamanın ve idarenin böylesi siyasileştirilip “tek adam”a bağlandığı bir dönemde emniyetten siyasi bir cinayetin arkasındakileri azmettirici ve planlayıcılarını açığa çıkarmasını beklemenin bir ham hayal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.
Bu yüzden de başka her önemli sorunda olduğu gibi bu siyasi cinayetin gerçek sorumluların ortaya çıkarılmasının şartı da tek adam yönetimine karşı mücadele eden güçlerin adil yargı ve ülkenin demokratikleştirilmesi mücadelesiyle bağlantılıdır.
Bir Ülkü Ocakları Eski Başkanının cinayetinin arkasındaki gerçek sorumluların açığa çıkarılması, Ateş’in hayatı boyunca mücadele ettiği demokrasi güçlerinin, tek adam yönetimine karşı mücadelesiyle bağlantılı olması belki çok ironiktir. Ama bu aynı zamanda ülkenin tek adam yönetimi tarafında nasıl kaotik bir ortama sürüklendiğini göstermesi bakımından da ayrıca önemli bir gelişmedir.
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58
- Sermaye tüm güçlerini emekçilere karşı seferber ederken sendikalar ne yapıyor? 27 Ekim 2024 04:45
- Erdoğan-Bahçeli ittifakı: Büyük iddialar küçük hesaplarla nereye kadar? 24 Ekim 2024 12:49
- Emek mücadelesi için son derece önemli bir dönemin eşiğinde! 21 Ekim 2024 05:04
- ‘Kürt sorununun çözümü’ konusunda demokrasi güçlerinin inisiyatif alma zamanı! 17 Ekim 2024 05:14
- İktidarın ‘iç cepheyi güçlendirme’ stratejisi muhalefeti etkisizleştirmekten geçiyor 12 Ekim 2024 05:03
- 10 Ekim Katliamı davası bölgede barış mücadelesinin alanı olarak da önemli 09 Ekim 2024 04:57
- 'İç cepheyi güçlendirelim' çağrısı, muhalefet ve emek güçlerine arkamızda hizalanın çağrısıdır! 06 Ekim 2024 04:41
- İktidar neden yapamayacağı bir anayasayı gündem yapmak için bu kadar uğraşıyor? 03 Ekim 2024 04:55
- TBMM açılırken!.. Sermaye ve emek güçlerinin cepheden karşı karşıya geleceği bir dönem 30 Eylül 2024 04:50