Sözleşmeler koruma kalkanı mı?
Uluslararası sözleşmelerin, insan haklarının korunmasında -hem savaş dönemlerinde hem olağan dönemlerde- koruma kalkanı işlevi gördüğü ya da görmesi gerektiği düşünülür, genellikle... Böyle düşünenler, haksız da sayılmazlar. Ancak birçok açıdan sorunlar var. Önce insancıl hukuk açısından bakalım.
Söz gelimi, savaş dönemlerinde geçerli, Resmi Gazete’nin 30 Ocak 1953 tarihli sayısında yayımlanan 12 Ağustos 1949 tarihli dört Cenevre Sözleşmeleri ve Türkiye tarafından onaylanmayan, 1977 tarihli sözleşmelere ek 1 ve 2 No’lu protokoller çok önemlidir. Keşke protokollere de taraf olunsaydı.
Öte yandan Türkiye’nin taraf olduğu silahsızlanma ile ilgili sözleşmeler de var. Dışişleri Bakanlığının internet sitesinde “Silahların kontrolü ve silahsızlanma” başlıklı yazıda 7 belgeye yer verilmiş.
1) Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması
2) Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması
3) Kimyasal Silahlar Sözleşmesi
4) Biyolojik Silahlar Sözleşmesi
5) Antipersonel mayınların kullanımının, depolanmasının, üretiminin ve devredilmesinin yasaklanması ve bunların imhası ile ilgili sözleşme (Ottava Sözleşmesi)
6) Belirli Konvansiyonel Silahların Kullanımının Yasaklanması veya Kısıtlanması Sözleşmesi (Eki1 tadil edilmiş 2. ve 4. protokoller)
7) Balistik Füze Yayılmasına Karşı Lahey İlkeleri Rehberi
Benzer ve diğerleri davasından birkaç kez söz etmiştik. AİHM ilk kez bu davada 89. paragrafta Cenevre Sözleşmesi’nden bahsetmişti. Şırnak Kışkonar Koçağılı köyleri uçak/helikopterlerle bombalanması ve 7’si bebek toplam 38 yurttaş öldürülmüştü. Türkiye bu sözleşmeye uyacağını taahhüt etmişti. İnsancıl hukuk ile ilgili sözleşme. Bir de insan hakları hukuku ile ilgili ulusal üstü insan hakları belgeleri var. Birkaç hatırlatmada bulunalım. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (amir buyruk ve emredici kurallar hükmünde, Jus Cogens) bir belge. Aykırı hukuksal düzenleme yapılamaz anlamında. Sözleşmelerden İkiz Sözleşmeleri de (1966 tarihli ve Türkiye 2003 yılında taraf oldu) analım. BM Medeni ve Siyasal haklar Uluslararası Sözleşme, BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi gibi... İnsan haklarıyla ilgili belgelerde en az medeni ve siyasi, 72 ekonomik, siyasal ve kültürel haklar ile dayanışma hakkı vardır.
Türkiye’nin taraf olmadığı kayıplar sözleşmesini de anmak isterim. İHD ve TİHV yıllardır Türkiye’nin taraf olması için çaba gösteriyor. Ya İstanbul Sözleşmesi’nden nasıl hukuksuzca çıkıldığı ve bunun yargı tarafından hukuka uygun bulunmasına ne demeli?
İnsan haklarının korunmasında sorumluluk, yükümlülük, ödev Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin başlangıç maddesinin son paragrafında yer aldığı gibi, esas olarak devletlere ait bir sorumluluktur. İnsancıl hukuk, savaş hukuku, söz konusu olduğunda da çatışmanın her bir tarafı sorumludur.
Sözleşmeler tek başına koruma kalkanı oluşturamazlar. Fakat insan haklarının uluslararası ölçekte koruma altına alınması, devletlerin insan haklarına saygı yükümlülüğü için (Saygı yükümlülüğünü tanıma, korum, kullanma, uygulama ve geliştirme) vazgeçilmezdir.
Evrensel'i Takip Et