Fotoğraf dernekleri

Kolaj: Özcan Yaman
Son dönemlerde fotoğraf derneklerini geziyorum. İFSAK, AFSAD, ENFOD yanı sıra Mersin Kültürhanede fotoğraf sunumları, söyleşiler… Gidemediğim derneklerin ise üyeleriyle ve fotoğraf dünyasının ustalarıyla muhabbetler, tartışmalar.
Sonuç derneklerin ve fotoğrafçıların büyük sorunları var. Yanlış anlaşılmasın sorunlara çözüm falan önerecek değilim. Saptadığım bazı notları paylaşmak amacım.
Dernekler niye açılır? Derneklere niye üye olunur?
Birçok kişi bir veya birden fazla derneğe üye olabilir. Neden? İlgilendiği alanla bağlantılı olarak kendini geliştirmek (konumuz burada fotoğraf) ve bir topluluk oluşturup sosyalleşirken etkinliğini arttırmak ister. Herhalde mesele biraz da beklentiler oluyor. Siyasi görüşünü hakim kılmak isteyebilir, ekonomik döngüden yararlanmak olabilir, derneğin faaliyetlerinden ün, unvan sahibi olmak amaçlanabilir. Arkadaş edinerek yalnızlığını paylaşmak olabilir. Ya da hayatını severek yaptığı bir işle anlamlı kılma çabası olabilir. Siz çoğaltın gitsin.
Ama herkes şikayetçi. Zaman zaman parlak dönemler yaşayıp sonra kapanan ya da kapanma noktasında olan dernek örnekleri mevcut.
Bence bunun ana nedenlerinden bazıları:
Her üyenin kendine göre bir dernek tasavvuru var. (Siyasal, sanatsal olabilir) Tasavvurları ortak olanların gruplaşarak hizipler meydana getirmeleri. (Aslında bu durumda son derece doğaldır.)
Diğeri mevcut iktidar güçlerinin (kültür bakanlığı, belediyeler, muhtarlıklar gibi) dernekleri istedikleri yönde yedeklemeye çalışmaları. Bir anlamda tarikatlaşma ya da cemaat vakıfları gibi çıkarlarına kullanma amacı. Dernek yöneticilerinin bazen zorunluluktan (Para pul mevzuu, kariyer çabası, mevcut iktidarı karşılarına almaktan korkmaları gibi…) derneğin üyelerinin çıkarlarından çok mevcut iktidarın toplumu dizayn etme çabalarına hizmet etmeleri. İyi niyet maalesef yeterli olmuyor. Bu noktada derneklerin işlevlerini sorgulamak gerekir. Dernekler ‘yatay örgütlenmelerin’ olduğu yerlerdir. Birbirlerine taban tabana zıt siyasal, sanatsal ve hatta mesleksel kesim ve kişilerin olduğu yerlerdir. Dolayısıyla her üyenin istediği gibi bir dernek olamaz. Ülkede olmayan demokrasiyi derneklerinde işletebilen ayakta kalmayı başarıyor. Eeee bu da zor tabii.
Dikey örgütlenme modelleriyle ‘dernek’ olamazlar. O zaman alternatiflerini araştırmak lazım. Grup, kolektif… gibi kendi hukuklarını oluşturup ortak siyasal, sanatsal ve amaçsal birliktelikler olabilir. Geçmişte ve günümüzde yasalar karşısında resmi bir statüleri olmadığı halde etki güçleri olan yapılanmalardır. Dernekler masasına bağlı olmamaları meşru olmadıkları anlamına gelmez. Ressamların bir zamanlar kurduğu “D Grubu Ressamlar”, yine sanatçı bir grubun kurduğu “KSL-Kamusal Sanat Laboratuvarı” ve “KSP-Kamusal Sanat Platformu” gibi. Ya da bir zamanlar dokuz fotoğrafçının kurup sergiler açtığı “Grup 9”, toplumsal alanda yatay katılımlı proje bazlı çalışan “Redfotoğraf Kolektifi/Grubu” gibi...
Bazı arkadaşlar dernekleri için “Fotoğraf öğretmek ve sevdirmek amaçlı olması yetmiyor mu? İlla siyaset şart mı?” vb. yönde “saf fotoğraf” hayali kuruyor ve savunuyorlar.
Hangi fotoğraf
Peki hangi fotoğraf diye soralım. Hemen kavga başlıyor. Belgesel mi kavramsal mı? Doğa, manzara, çiçek, böcek mi? Halkın dertlerinin görünürlüğünü amaçlayan grevler, eylemler, sokaklar mı? Mikroskop, makro ya da uzay gibi bilimsel alanda çalışan fotoğraf mı? Bunun sonu yok. Dernek yönetimine hangi tarz hakim olursa diğer taraf küser. Bu olayın yansıması sosyolojik ve ideolojik boyutlara ulaşır. O yüzden nasıl ki ezen ve ezilenlerin olduğu bir çağda yaşıyoruz, adaletsizliğin yansımaları hepimizi sarıyorsa bu sınıfsal gerçeklik, doğası gereği derneklere de yansıyacaktır. Bu nedenle bir dernekten ayrılanlar başka bir dernek kurarlar. Sonra o dernekten ayrılanlar başka dernek kurarlar, böyle gider. Ama örneğin fotoğrafla ana iştigal alanını sınırlayanlar görece daha ayakta kalabilenler oluyorlar. ENFOD örneğin, engelli yurttaşlara yönelik çalışmayı esas alıyor. Ya da doğa manzara fotoğrafçılığıyla veya yüksek sanat fotoğrafçılığı yapmak amaçlı sınırlar koyan dernekler olabilir.
Bu açılardan baktığımızda aslında ortada bir sorun olmadığını görüyoruz. Mesele gideceğimiz yola uygun aracı seçmekte. Son bir not olarak Türkiye’de fotoğrafın gelişimini inceleyin. İFSAK’ın, AFSAD’ın kuruluşunu, amaçlarını. Eski, geleneği olan dernekler olduğu için öneriyorum. Dünkü durumlarıyla bugünkü durumlarını karşılaştırın lütfen. İFSAK Blog’da yayımlanan “Türkiye Fotoğraf Dünyası” başlıklı araştırmama göz atmanızı öneririm.
Evrensel'i Takip Et