Saraydan imparatoriçe kaçırma!
Görsel "Korsaj" filminin afişiden alınmıştır
Tarihi bir figürü, bugünün gerçekliği içinde yorumlamak sanatın ama özellikle de sinemanın en önemli imkanlarından birisi. En nihayetinde geçmişe dair bir anlatı bugüne dair söz söylemek için inşa ediliyor. Geçmişteki bir karakterin yapıp ettikleri, bugünün ilişkileri üzerine de konuşmamıza fırsat sunuyor. Tam da bu noktada geçmişten kimi bulup çıkaracağınız da önem kazanıyor.
Kuşkusuz geçmişe dönerek ‘temsil kabiliyeti’ yüksek birilerini bulmak, onu bugüne taşımak her zaman kolay olmuyor. Hele de kadınların günlük hayatta neredeyse hiç görünmediği dönemler söz konusuysa. Dikkat edilirse bu dönemlere dair sinemanın anlatmayı tercih ettiği / mecbur kaldığı karakterler çoğunlukla yönetici elitin bir parçası oluyor. Ya soylu ya da saray kökenli kadınların öne çıktığı bu anlatılara yakın dönemden örnek verecek olursak, Yorgos Lanthimos’ın Sarayın Gözdesi (The Favourite) filmi geliyor akıllara. Sofia Coppola’nın “Marie Antoinette”ini de unutmayalım. Liste uzatılabilir. Diyeceğim, gerçek hikayelerin sinemaya ilham veriyor olması, yukarıda andığım filmlerdeki gerçek karakterleri cazip kılıyor. Ama dönemin koşullarının ‘soylu’ olanların dışındakilerini ‘gerçek’ kılmadığı gibi bir ön kabulü de getirmemeli bu. En nihayetinde belirli dönemlerin içindeki kurmaca hikayeler de bugüne dair söz söyleyebilir, sıradan karakterler bu anlatıların parçası olabilir.
Bu kadar uzun girişin nedeni, Avusturya’nın son dönemlerdeki dikkat çekici yönetmenlerinden Marie Kreutzer’ın bu yıl Cannes’da “Belirli Bir Bakış” bölümünde gösterilen filmi “Korsaj”a (Corsage) lafı getirmek. Avusturya tarihinin en önemli figürlerinden 19’uncu yüzyılın ikinci yarısında hüküm sürmüş İmparatoriçe Elisabeth’in bir yılına odaklanan film, bir korseye, bir saraya, birilerinin kafasındaki kalıplara sığdırılmak istenen farklı bir kadına dair. Ve hayli etkileyici anlar barındırıyor. Görsel olarak ‘Korsaj’ın kendisinin anlattığından tutun, Elisabeth’in çocuk oyun odasından taştığı sahneye kadar çarpıcı anlar var. Kreutzer’in filmini izlerken “Marie Antoinette”teki hınzırlığı görmemek mümkün değil. Mekanın ve bazı aletlerin o dönem olup olmadığının umursanmaması, zamanın iç içe geçirilerek tarihselliğin vurgulanması vb. çarpıcı buluşlar bunu düşünmemizi sağlıyor. Filmin ‘görsel hissi’nin seyir boyunca Céline Sciamma’nın “Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi”ni çağrıştırdığını da eklemeden geçmeyelim. Yer yer onu izlediğiniz hissine kapılabilirsiniz.
Sissi’nin daha önce filmlere konu olan, geçen yıl Netflix dizisi de çekilen hayatının 40’ıncı yaşına 1877 yılına götürüyor bizi. 40’lar o dönem ‘yaşlılığa giriş’ kabul edildiği için, üzerindeki baskı da artıyor. Ama onun cevabı daha fazla özgürlük talep etmek, başına buyruk hareket etmek oluyor. Hatta bu ruhu etrafındaki kadınlara da aşılamayı başarıyor.
Bir soylu olarak doğan, 17 yaşında Avusturya İmparatoru Fransz Joseph ile evlendirilen, biraz özgür ruhlu olduğu için dikkatleri üzerine çeken Sissi lakaplı Elisabeth, bütün bu dertlerine rağmen kimselere nasip olmayan bir hayatı yaşamıştır muhtemelen. Film tabii ki onun bir ‘imparatoriçe’ olarak değil kadın olarak neler yaşadığını anlatmak iddiasında ama bunları birbirinden ayırmak o kadar da kolay değil. Ama yönetmen kolayca ayırıyor bize kalırsa. Sissi’nin bir kadın olarak katlanmak zorunda olduklarıyla empati kurabilsek de bir imparatoriçe olarak yaşadıkları neden umurumuzda olsun ki? Elisabeth’in motivasyonunu verili ve kadim kabul ediyor yönetmen, sınıfsal ve kültürel yanlarına bakmadan. Çünkü 1898 yılında İtalyan bir anarşist tarafından öldürülmesinin altında yatan motivasyon Sissi’nin kim olduğunu asıl tanımlayan şey kanımca!
- Zamanı eğip bükmenin şehveti 21 Aralık 2024 04:15
- Uçucu bir peri masalı 02 Kasım 2024 04:15
- Altın Koza ve kronik festival problemleri 05 Ekim 2024 04:30
- Dibini görmeyen... 31 Ağustos 2024 04:25
- Silahlı kuvvetler sermayeye hükmetmeye yelteniyor! 10 Ağustos 2024 04:50
- ‘The Boys’ evreni nasıl kuruldu? 03 Ağustos 2024 04:15
- Roma’nın gurbet kuşları! 27 Temmuz 2024 04:25
- En güzeli uzaktan sevmek belki… 20 Temmuz 2024 04:42
- Analardır, adam eden adamı! 13 Temmuz 2024 04:40
- Amerika kimin rüyası? 06 Temmuz 2024 04:46
- Türkiye’nin film festivali rejimi 11 Mayıs 2024 04:15
- Müslüm’ün yapımcısından: Amy Winehouse! 04 Mayıs 2024 04:37