22 Ocak 2023

Dolu dolu bir hayat ve çok yönlü bir aydın: Onat Kutlar

Fotoğraf: Onat Kutlar arşivi 

Bazı insanların hayatları imrenilecek, kıskanılacak, hayranlık duyulacak kadar dolu doludur. Çok yönlü bir aydın-sanatçı olan Onat Kutlar’ın başarılarla dolu hayatı da böyledir.

Sinema ve tiyatronun unutulmaz sanatçısı Erkan Yücel’in bir trafik kazası sonrası talihsiz ve zamansız kaybı üzerine Milliyet Sanat dergisinde, (1 Ekim 1985) şöyle yazmıştı Onat Kutlar: “Erkan Yücel de birçok çağdaşı gibi, sanatı sadece sınırlamalar, baskılar, ilgisizlikler, mahpusluklar, yokluklarla karşılamayı seven bir dönemde yaşadı. Bütün bu acılardan payını bol bol aldı. Tüm yaşam tutkusuna, mizah duygusuna karşın, bu acıların hepsini çekti. Gene birçok çağdaşı gibi umutla direndi olumsuzluklara. Işıyarak, çevresini ışıtarak. Bu anlamda, onun yaşam çizgisi, tutarlı bir grafik oluşturur. Işırken sürekli kendinden verdi ve bir gün yok oldu. Şimdi bizlere düşen, en azından bu ışıklı anıyı, unutuşa terk etmemektir.”

Onat Kutlar da hep ışıyarak, çevresini ışıtarak, ışırken sürekli kendinden vererek yaşadı ve bir gün bir terör saldırısı sonrası “Yok oldu.”

28 yıl önce 30 Aralık 1994’de Taksim’de The Marmara Oteli’nin girişindeki Opera Pastanesinde oturan sivil insanları hedef alan bombalı eylemde Sinema Yazarı Cüneyt Cebenoyan’ın ablası Arkeolog, Rehber Yasemin Cebenoyan hayatını kaybeder. Öldüğünde 37. yaşına gireli daha bir gün olan Cebenoyan, bir arkadaşıyla buluşmak üzere o gün oradadır. Bir masada Akademisyen Yazar Füsun Akatlı, Oyuncular Tilbe Saran, Nergis Çorakçı, Bensu Orhunöz, bir başka masada Yazar Firuzan ve başka bir masada da Yazar, Sinema İnsanı Onat Kutlar’ın da olduğu kafedeki patlamada Onat Kutlar ağır yaralanır fakat 11 Ocak 1995’te yaşam mücadelesini kaybederek aramızdan ayrılır.

Yılbaşı arifesinde yaşanan bu bombalı saldırı birçoğumuza “İslamcı bir terör örgütü”nün yapmış olabileceğini düşündürtmüştü. Her yılbaşı öncesi özellikle Taksim, Beyoğlu çevresinde ortalığa saçılan insanlara “gavur işi” yılbaşını kutlamamalarını söyleyen sarıklı, cübbeli, çember sakallı “tebliğciler ve yine bu içerikte fetvalar veren, açıklamalar yapan, tehditler savuran İslamcılar böyle bir örgütün bu saldırıyı yapabileceğini düşündürtmüştü.

Bir süre sonra da “Yılbaşını kana boyayacağını” açıklayan İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA-C) üstlenir. Örgütün yayın organı Taraf dergisi, patlama sonrasında “Marmara Oteli Adlı ‘Pislik Yuvası’ vuruldu. Kökten batıcı işgalci laik azınlığın ‘Noel’i zehir oldu” diye yazar. Cüneyt Cebenoyan ise sonraki yıllarda yaptığı açıklamalarında “İBDA-C’nin 1994’te The Marmara Otelindeki patlamayı reklam amaçlı üstlendiğini söyler.

Sonrasında yürütülen soruşturmada bazı telefonları takip eden polis, Sultanahmet’e bırakılan ve patlayarak yine ölümlere yol açan bir bombalı aracı yerleştirenleri bulduğunu, o kişilerin PKK üyesi olduklarını ve The Marmara Oteline de bombayı onların koyduğunu açıklar. Yakalananların bunu itiraf ettikleri söylenir. Patlamada ablasını kaybeden ve bu açıklamaların doğru olduğuna inanan Cüneyt Cebenoyan açıklamalarında şunları söyler: “Sonraları, içeriden de haberler duyacaktım. PKK’lılarla birlikte içeride yatanlardan, ‘hataydı, oldu’ sözlerini duyanlar vardı. Örgüt militanları şundan dolayı hataydı diyorlardı; umulmadık birisi ölmüştü: Onat Kutlar! Bombalama eylemi belli bir kişiyi hedef alan bir suikast girişimi değildi. Ama hesapta olmayan bir aydın öldü, sahip çıkacakları bir eylem olmadı. Örgüt militanı Deniz Demir saldırıyı üstlenince, örgüt üstlenmiş oldu. Örgüt merkeziyse reddetmemekle yetindi.”

ŞAİR, YAZAR SİNEMACI ONAT KUTLAR

1959 yılında yayımlanan “İshak” ile 1960 yılında Türk Dil Kurumu Ödülü’nü kazanan Onat Kutlar 25 Ocak 1936 tarihinde Alanya’da doğar. Tam adı Mehmet Arif Onat Kutlar’dır. Aslen Gazianteplidir. Eleştirmen Fethi Naci’ye göre “İshak dünya edebiyatında büyülü gerçekçilik akımının ilk örneklerinden biri olarak değerlendirilmelidir.”

Çocukluğu ve gençliği hakim olan babasının görevi nedeniyle 6 yaşında taşındıkları Gaziantep’de geçer. İlk ve orta öğrenimini Gaziantep’te tamamlayan Onat Kutlar’ın ilk öyküleri Gaziantep Lisesinin çıkardığı “İlke” adlı dergide yayınlanır. 1954 yılında Gaziantep Lisesinden mezun olur, felsefe okumak için İstanbul’a gider ama Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümüne girer. Bir yıl orada okuduktan sonra, ayrılıp İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okurken son dersinin sınavına girmeyerek okuldan ayrılarak felsefe okumak üzere1961 yılında Paris’e gider. İki yıl sonra döndüğünde bir süre Doğan Kardeş dergisinde çalışır.

İstanbul Hukuk Fakültesi ilk sınıfında okurken, arkadaşları Erdal Öz, Kemal Özer, Adnan Özyalçıner, Hilmi Yavuz, Doğan Hızlan, Konur Ertop’la birlikte ‘a dergisini çıkarırlar. 1952’de çeşitli dergilerde çıkan şiir ve hikayeleriyle tanınmaya başlayan Onat Kutlar, edebiyattaki özgün yerini ödül kazanan “İshak” adlı öykü kitabıyla alır.

SİNEMATEK

1965-1976 yılları arasında, Türkiye’ye dünya sinemasının kapılarını açan Türk Sinematek Derneği 25 Ağustos 1965 tarihinde kurulmuştur; ancak kuruluş çalışmaları 1962 yılında başlamıştır. Şakir Eczacıbaşı’nın 1962 yılında Paris’te Henri Langlois ile görüşmesi sonucu ortaya çıkan bu fikir, Langlois’in Eczacıbaşı’ya “Muhakkak Sinematek kuracaksın, Türkiye’ye yazık oluyor, Sinematek’siz filmcilik kurulmaz” demesiyle hız kazanmıştır. Eczacıbaşı, Türkiye’ye döndükten sonra daha önce tanışmadığı Onat Kutlar onun yanına gelmiş ve Eczacıbaşı’ya “Siz Henri’yle tanışmışsınız, Türk Sinematek’ini gerçekleştirmeyi düşünüyormuşsunuz, niçin derhal başlamıyoruz?​” sorusunu yöneltmiştir. Eczacıbaşı gelen teklif için tek bir şart öne sürmüştür: O da Kutlar’ın genel sekreter olması şartıdır.

Derneğin kurucular kurulu; Onat Kutlar, Şakir Eczacıbaşı, Hüseyin Baş, Aziz Albek, Semih Tuğrul, Tunç Yalman, Tuncan Okan, Sabahattin Eyüboğlu, Cevat Çapan, Macit Gökberk, Nijat Özön ve Muhsin Ertuğrul isimlerinden oluşmuştur. Açılışa Langlois de katılmıştır ve ilk gösterilen film Claoude Chabrol filmidir.

Not: Haftaya devam edeceğiz

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor.

65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil, çalışıyor.

Aile Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et