25 Ocak 2023 04:30

Altıncı defa cumhurbaşkanı adayı olsun, ama yeter ki mağdur olmasın

Erdoğan, devlet bahçeli

Fotoğraf: Özkan Bilgin/AA

Paylaş

Türkiye’de bir kişi altıncı defa cumhurbaşkanı adayı olabilir mi? Mevcut sistemde bu soruya verilecek en doğru yanıt “Evet ömrü elveriyorsa olabilir”. Zira, yasalara uymamak, yasaları esnetmek kural haline gelmiş durumda. İstisnalar hariç, bu duruma karşı çıkacak, hukuk devletini savunacak hakim ve savcılar da yok. Hal böyle iken, bir kişi üçüncü defa da beşinci defa da ömrü elveriyorsa dokuzuncu defa da aday olabilir. Hatta ilk defa kırk yaşında cumhurbaşkanı seçilen bir kişi, şayet seksen yaşına kadar yaşıyorsa sekiz dönem cumhurbaşkanlığı yapabilir! Anayasa ve yasalar bu kadar hiçe sayılırsa, seçilebilme yaşı olan kırk yaş da esnetilir, yirmi yaşında bir kişi de cumhurbaşkanı seçilebilir. O zaman yine seksen yaşına kadar yaşarsa on iki dönem cumhurbaşkanlığı yapabilir. Milletvekilleri ömür boyu particilik yapmak istiyor ve bunu zorluyorsa, koskoca partili cumhurbaşkanının vekillerden neyi eksik?! Yürütmenin başı olarak o da ister ve yapar! Yasanın düzenleyici ve sınırlayıcı olmaktan çıktığı, bu duruma hukukun kendi içinden direncin gelişmediği ve hukuk devletinin tahribatına ve ortadan kaldırılmasına toplumsal ve siyasal muhalefetin ses çıkarmadığı bir ülkede her şey mümkün. Demokrasi gibi bir dert de olmayınca, absürtlük de haliyle sınır tanımaz.

Şu günlerde muhalefetin bir kısmında hakim olan “Efendim mağduriyet bu ülkede seçmen nezdinde çok prim yapıyor, şimdi durduk yere kimseyi mağdur yapmayalım” düşüncesi de hukuk devletini ortadan kaldırma suçuna ortak olmaktan başka anlam ifade etmiyor. Üçüncü ya da daha fazla defa aday olmak isteyen bir kimsenin mevcut rejimde böyle bir hakkı mı var da “haksızlığa uğramış kimse”, yani mağdur olsun? Siyasal muhalefet mağduriyet, adalet, anayasayı çiğneme gibi kavramları birbirine karıştırmış halde. Seçmenin mağduriyet söylemine kanmaktan ziyade adalet duygusuyla hareket ettiğinin farkında bile değil. Eğer, yapılan muamele haksızsa evet seçmen mağdura sahip çıkıyor, ancak keyfilik üzerine inşa olmuş bir mağduriyet söylemi ile sesleniliyorsa, buna prim vermiyor. Kimse seçmeni saf yerine koymasın. Herkes her şeyin farkında. Neyin doğru neyin yanlış, neyin haklı neyin haksız olduğunu en doğru biçimde anlatma becerisine sahip olmak ve seçmenin adaletine güvenmek yeterli.

Hukuk, anayasa, yasalar, birlikte yaşam kurallarını belirler. Şayet muhalefet de bu kuralların köküne dinamit koyarsa, birlikte yaşamanın koşullarını ortadan kaldırmaya hizmet etmiş olur. Bir kişi, üçüncü defa değil de dördüncü ya da altıncı defa adaylığa soyunduğunda da muhalefet “Aman mağdur etmeyelim” mi diyecekti?

Altıncı defa mı aday oluyor? Aman mağdur etmeyelim. Üniversite diploması mı yok? Aman mağdur etmeyelim. Kırk değil de otuz dokuz yaşında. Aman canım on iki ay nedir ki, mağdur etmeyelim. Dolandırıcılıktan hüküm mü giymiş? Aman mağdur etmeyelim… Mağdur, hukuk düzenince korunan kişidir, hukuk düzeninin değil de hukuksuzluğun koruduğunu korumak nasıl bir sistemin inşasına hizmet etmektir? Hele de “hak, hukuk, adalet” söylemiyle yola koyulmuş bir ana muhalefet için. Ana muhalefet, hakkı, hukuku ve adaleti savunmaya buradan başlama cesaretini gösteremeyecekse, vay halimize.

Turgut Özal’a atfedilen ve Türkiye tarihine mal olmuş “Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz” sözü bugünlerde, “Anayasayı delik deşik etmekle ve hukuku katletmekle bir şey olmaz”a dönüşmüş durumda. Hukuk kurallarının toplumu bir arada tutan ve birlikte yaşamayı mümkün kılan düzenlemeler olduğunu göz ardı ederseniz, kurallar çiğnenmek içindir mantığı ile de ülkeyi yönetmeye kalkabilirsiniz. Ancak o zaman ne toplumdan ne haktan ne hukuktan ne de adaletten söz etme şansınız olur…

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa