27 Ocak 2023 04:19

MEB'e çağrı: 700 bin fakir MESEM öğrencisine, on binlerce ücretli ve özelde öğretmene tatil haram

Mesleki eğitim merkezi

Arşiv | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Okullar tatil olunca tüm çocuklarımız tatile çıktı diye hayal ediyor insan ama artık öyle olmuyor.

Bir haftadır okullarımız ara tatilde de ama maalesef okul tatili bile zümre zümre, sınıf sınıf ayrıştırılmış durumda. Dahası hiç tatil yapamayan öğrenci ve öğretmenler var. Bunların çoğu kez farkında bile değiliz.

MESEM HANİ OKULDU? ÖĞRENCİLERİN TATİL HAKKI VAR MI?

T.C. Milli Eğitim Bakanlığı e-MESEM resmi web sitesinde MESEM uygulamasında öğrenci sayısı 1 milyon 269 bin 46  (e-mesem.meb.gov.tr/Login.aspx). Tam sayıyı bilemiyorum ama bunların en az yarısından fazlası 14-17 yaş çıraklık-okul yaşındakilerden oluşuyor. Bu çocukların maalesef tatil hakkı bile yok, fakirin çocuğuna tatil bile haram. Bu çocuklar işyerlerinde çalışmaya devam ediyor.

Teknik öğretmenler de koordinatör olarak tatillerinin 1/3’ünü bu görevlerde geçiriyor.

Adı okul ama gerçeği işverene/burjuvaziye çocuk işçi sömürüsüne dönüşmüş durumda. Hem de devlet eli, devlet teşviki ile, İşsizlik Fonundaki diğer yoksul işçilerin fonu da hazır işletmelere burjuvaziye aktarılarak.

Bakanlığa soru şu ki, resmi site ve istatistiklerinde okul olarak gösterdiği bu uygulama okul değil, fakiri ve fakirin fonunu bile sermayedara/varlıklı zümre ve sınıflara aktarmak anlamına geliyor. Zorunlu okul yaşında olan çocuklar zorunlu işte bulunuyor. Eğer bu çocuk işçiliği ve sömürüsü değilse neye çocuk işçiliği denecek?

14-17 yaşındaki çocukların tatil hakkının gasbı bile yeter artar burada yaşananları göstermeye diye düşünüyor insan ama dahası var. MESEM uygulaması fakirin emeğini ve yoksul işçinin fonlarını bile zengine aktarma projesine dönüşmüş durumda, kendi mevcut çalışanının sigortasının ücretinin yarısını bile halka ödetir hale gelmiş, bunu gelecek haftalarda daha ayrıntılı yazacağım.

ÖZELDEKİ FAKİR ÖĞRETMENE ARA TATİL VE YAZ TATİLİ HARAM

Fakirlik öğrenci yetişkin her tür muameleye/sömürüye açık hale getiriyor insanı.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası ara tatilde çalıştırılma, gece geç saatlere kadar çalıştırılma, mobbing, eksik ücret ödeme gibi haksızlıklara karşı “Hak gasbına dur de!” başlığı ile Adana’da 26 Ocak Perşembe saat 15.00’te eylem düzenlemiş bulunuyor. Adana Temsilcisi Gizem Salata, her yerde özel sektör öğretmenlerinin çok ağır özlük sorunları yaşadığı, haksızlık ve mobbinge uğradığını ifade ediyor.

Bu haksızlıklara karşı hakkını savunduğu ve istediği için bir öğretmenin işten çıkarılması ile ara tatil tekrar gündeme gelmişti. Özel Sektör Öğretmenler Sendikasının açıklamasına göre: Tuzla Eğitmen Koleji yönetiminin, ara tatil hakkını savunan ve yasa dışı bir şekilde çalışmayı kabul etmeyen öğretmen arkadaşlarını işten çıkardığı belirtilerek “Öğretmen arkadaşımız çalıştığı kurumda hakkı olanı savunmuş ve emeğinin patronların çıkarı doğrultusunda keyfi bir şekilde kullanılmasına izin vermemiştir. Kasım ayı ara tatilinde yapılan hak gasbına itiraz eden arkadaşımızın haklı tavrı neticesinde kurum patronları kendisine ‘Yarıyıl tatilinde seni çalıştırmayacağız’ teklifinde bulunmuştur. Arkadaşımız ise teklifi kabul etmemiş ve bu hakkın tüm öğretmenlerin hakkı olduğunu ifade etmiştir. Artan mobbinge ve baskıya rağmen geri adım atmamış, işveren arkadaşımızı işten çıkarmıştır.” (Evrensel, 24 Ocak)

Kaç okul öğrencisine öğretmenine ara tatil yaptırıyor, bunların verisini MEB, TÜİK ve MEBSİS sağlamalıdır.

Acilen hem MEB yasalarına hem de Özel Eğitim Kurumları Yasası’na, bu kurumlarda çalışanlar için resmi okullarda kadrolu çalışan öğretmenlerle asgari şartlara sahip oldukları ibaresi eklenmelidir. Bu da yetmez ama en azından asgari bir sınır oluşturur. Eşit işe eşit ücret/özlük asgari sınırı oluşturmalıdır. Ayrıca tüm öğretmenlerin hak ettikleri maaşlara/ücretlere ve çalışma koşullarına eriştirilmesi gerekiyor.

SADECE ÖZELDE DEĞİL ÜCRETLİ ÖĞRETMENE DE TATİL HARAM

Ücretli öğretmenlerin durumu içler acısı. Atanmayan ama ücretli öğretmenlik yaptırılan öğretmenler tatil, bayram, yaz ücretlerini alamıyor, asgari ücretin bile altında şartlara çalışmak zorunda kalıyor.

Güvencesiz çalışma nedir diye sorulursa ücretli öğretmenlik uygulaması bunun örneğini oluşturuyor.

Çocuk sömürüsü ne denirse MESEM bunun ana formu, hem de resmi formu haline gelmiş bulunuyor.

Fakirin fonunu, kamu kaynaklarını özele/sermayedara peşkeş çekme ne denirse, MESEM bunun resmi yolu yapılmış bulunuyor.

Eğitim bakanlığı sömürü bakanlığı, devlet sömürü devleti mi olmuş, zaten biraz öyle miydi, dahası bugün tümden dizginleri boşanmış durumda mı, hatta mevcut kadrolu öğretmenini de üç beş kuruş kazanç adına bu çarka araç haline mi getiriyor, bunlarla yüzleşmemiz ve bu halleri aşmamız gerekiyor. Oysa yapılacak çok daha kolay ve iyi: Nitelikli bilimsel çocukların çocuk gibi kendini gerçekleştirebildiği ve geliştirebildiği bir eğitim ve okullar.

Bunun önünü fakirin fonunu emeğini çalanlar mı kesiyor? Soru şu ki, çalanlar bu kadar gücü nasıl elde ediyor, toplum çalanı çırpanı tutamıyor mu?

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa