Ateş cinayetinde mızrak çuvala sığmıyor
Sinan Ateş | Fotoğraf: DHA
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayeti, birinci ayını doldurdu.
Şu ana kadarki süreci bakımından bu cinayete dair düşülmesi gereken önemli notlar var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Sinan Ateş’in memleketi Bursa’da 21 Ocak günü açılış töreni adı altında gerçekleştirdiği mitinginde, Sinan Ateş için adalet talep eden pankartlar açılması, soruşturmada gelinen aşamanın ülkücü çevreler içinde cinayete tepki duyanları tatmin etmediğinin açık bir ifadesiydi.Peki adalet demişken, ülkenin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın bu konudaki tavrı nedir?
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı ve Gazetemizin Yazarı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincanı, sadece bir ifadesinden ötürü 27 Ekim 2022 günü tutuklandığında, Bakan Bozdağ, hemen aynı gün şu açıklamayı yapmıştı: “Hem Türk Tabipleri Birliği, hem mimar ve mühendisler odalarıyla ilgili yeni bir hazırlık yapıyoruz. Türk Tabipleri Birliğinin ‘Türk’ ismine hakaret edercesine Türk milletine ve Türkiye devletine düşmanlık eden, terör örgütlerinin ağzıyla, ‘Türk’ ifadesini kullanan bir çatının altında görev yapması, bu milletin de devletimizin de kabul edeceği bir iş değildir.”
Ortada bir cinayet olduğu halde Sinan Ateş soruşturmasında Bakan Bozdağ’ı aynı heyecanlı tavır içinde göremiyoruz. Bozdağ, cinayetten 12 gün sonra medya kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelerek, soruları yanıtlarken, “Bütün boyutlarıyla soruşturuluyor. Karanlıkta kalan hiçbir yön olmayacak, her yönüyle aydınlatılacak. Kimsenin şüphesi olmamalı, yargı işliyor” ifadelerini kullandı. Bu sözler, sıkça duyduğumuz açıklamaların ötesinde bir iddia ve enerjiye sahip mi?
Örneğin Sinan Ateş cinayetinde neden savcı değişikliğine gidildi? Her ne kadar savcı değiştirilmediği, yeni bir savcı daha atandığı söylense de, Tolga Şardan’ın yazdıklarından, dört gün izne çıkarıldığı söylenen soruşturmanın asıl savcısının izninin 2 Şubat’a kadar uzatıldığını öğreniyoruz. Ayrıca Tolgahan Demirbaş’ı, MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un evinden gözaltına almak için giden polislerden birinin tayininin çıkmış olduğunu. Ek olarak Hasan Gedik dosyasından 35 senelik cezası bulunan Doğukan Çep’in, ifadesinde kimlik kullanmadığını söylese de, firari olduğu dönemde İstanbul ile Gürcistan arasında gidip gelebildiğini de. (T24, 27 Ocak 2023)
Aklınıza, IŞİD bombacılarının haklarındaki o kadar istihbarata rağmen Ankara Garı’nda 10 Ekim Katliamı’nı gerçekleştirebilmeleri gelmiş olabilir. Şu anda kim bilir kaç cinayet firarisi aramızda rahatça dolaşıyor, seyahatlere çıkıyor ve belki de yeni cinayetlerin planını yapıyor.
Erdoğan’ın Bursa mitinginde Sinan Ateş ile ilgili adalet talep edilen pankartlar taşınması, MHP’nin Kurucusu Alparslan Türkeş’in eşi Seval Türkeş’in Ateş cinayetine dair basına yansıyan açıklamaları gibi gelişmeler, çok açık ki, cinayetin soğumaya bırakılarak gündemden düşürülmesine karşı bir basınç oluşturuyor.
Yeni gözaltı ve tutuklamaları da bu gelişmelerin ardından görüyoruz.
Bu süreçte üzerinde durulması gereken bir önemli başlık da, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın 26 Ocak günü MHP’ye yakın ‘etikhaber.com’ adlı sitede yayımlanan açıklamalarıdır.Yalçın’ın bu açıklamasında kullandığı ‘menfur bir suikast’ ifadesi, cinayetten 27 gün sonra, MHP Genel Merkezi düzeyinde, olayın geldiği boyut karşısında kullanılmak durumunda kalınan bir ifade olarak not edilmeli.
Yalçın bu açıklamasında, cinayeti gündemde tutanlar için açık tehdit anlamına gelen ifadeler kullandı.
Yalçın’ın açıklamasında yer alan, “Gerçek dışı haberlerle en çirkin algı operasyonları yapılmaktadır” cümlesi karşısında ise hatırlatalım. Cinayetin daha ilk gününden MHP’ye yakın basın organlarında haber dahi olmaması, iktidar ittifakının denetimindeki medyada cinayetin üzerine gitmeye yönelik bir işaret görülememesi asıl üzerinde durulması gereken noktadır. Bir Ülkü Ocakları başkanı öldürülüyor ve cinayetin aydınlatılması için sadece ‘Cumhur İttifakı’nın etki alanının dışındaki basın kurumları cinayetin üzerine gidiyor. Tarihin ironisi bazen, devlet gücü ellerinde olduğu için tarihi sadece kendilerinin yazabileceklerini sananları hüsrana uğratabilir.
Yalçın, bu açıklamasında üç kez, bu cinayetin ‘Cumhur İttifakı’nı yıldırma, yıpratma gibi amaçlarla gündemde tutulduğunu öne sürerken de, bu açıdan en zayıf noktalarını itiraf etmiş oldu.
AKP, cinayeti örtmeye öncelik verirse kendisi için yıpratıcı olabileceğini düşündüğünden, oluşan tepkilerin düzeyine göre belli adımlar atmak durumunda kalıyor. Bu olay kolay örtülebilecek cinsten olmadığı için de MHP, kritik seçimler öncesi, ortağı AKP ile ilişkilerinde pazarlık marjını her geçen gün biraz daha yitiriyor.
Bu yazıyı, Sinan Ateş’in eşinin, Yalçın’ın açıklamasına verdiği yanıttaki şu cümle ile noktalayalım: “Bu vicdanları yaralayan suikastı kim aydınlatmaya çalışıyor biz ona bakıyoruz.”
Konuyu takip etmeye devam edeceğiz.
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00