Antiemperyalizm ve devlet eleştirisi

Narendra Modi | Fotoğraf: Presidencia de la República Mexicana/Flickr
Hindistan geçen haftadan beri bir belgesel ve bir filmin siyasi yansımalarını tartışıyor. Her ikisi de Hindistan kamuoyunu iki konuda derinden bölmüş durumda: İngiliz sömürgeciliğinin ve iktidar partisi BJP’nin ultramilliyetçi Hindutva ideolojisinin çağdaş Hindistan’a etkileri. Her ne kadar bu iki konu ayrı tartışılsa da, aslında birbirine bağlı çünkü Müslüman ve diğer azınlıkları sindirmeye çalışan “Hindistan Hindularındır” ideolojisi Hindutva’yı yayan BJP, bir yandan da antiemperyalist söylemi sahipleniyor. Antiemperyalist söylem seçmenlerin odağını Modi’nin otoriter politikalarından bu politikaları eleştiren Batı’nın emperyalist geçmişine ve güncel niyetlerine kaydırıyor. Emperyalist Batı’ya karşı ulus-devleti korumak kaygısı, devletin otoriterliğini eleştirmenin önüne geçiyor.
*
Hindistan’ı karıştıran yapımlardan birisi bir BBC belgeseli. Belgeselin adı “Hindistan: Modi Meselesi” ve Başbakan Narendra Modi’nin, Gujarat eyaletinin yöneticisi olduğu 2002 yılındaki azınlık katliamındaki sorumluluğunu anlatıyor. Aslında, ülkenin solcuları belgeselin çok da yeni birşey söylemediğini ve muhalefetin elini güçlendirecek yeni kanıtlar sunmadığını, bu yüzden de belgeseli ‘Batı propagandası’ olarak etiketleyecek olan Modi’nin ekmeğine yağ sürdüğünü söylüyor. Ama Modi’nin engel olmamanın ötesinde katillerin örgütlenmesine izin vererek kolaylaştırdığı katliamın sadece ülkenin solcuları tarafından değil, uluslararası medya tarafından da belgelenmesi iktidarı sarsmış olmalı ki, Hindistan’da belgesele erişim engellendi.
Hindistan’daki muhalefet partileri, erişim engelini ifade özgürlüğüne darbe olarak niteledi ve bazı muhalefet politikacıları, filmin izlenebileceği alternatif bağlantılar paylaştı. Muhalif üniversite öğrencileri ve STK’ler belgesel gösterimleri düzenledi. Muhalif kimliğiyle bilinen ve son zamanlarda Boğaziçi Üniversitesinde olduğu gibi akademisyenlerinin ve öğrencilerinin yoğun saldırı altında olduğu gözden kaçmayan Jawaharlal Nehru Üniversitesi gibi üniversitelerdeki gösterimler yasaklandı, gösterimi organize eden öğrenciler hakkında soruşturma açıldı, gösterimlere saldırılar düzenlendi. Modi’nin BJP’si, AKP gibi, hem ideolojik mobilizasyon hem de yandaşlarına peşkeş çektikleri iktisadi kaynaklar sayesinde hâlâ oy almaya devam ettiği için, kamuoyundaki tepkiler de ikiye bölünmüş durumda. Bazıları BBC belgeselini tartışılmış ve kapatılmış bir konuyu Modi’yi 2024’teki genel seçimler öncesinde zayıflatmak için yeniden gündeme getirmekle suçlarken diğerleri belgeseli izlemenin demokratik hakları olduğunu savunuyor.
Hukuğun üstünlüğü belgeseli izlemenin demokratik bir hak olup olmadığı tartışmasında sıklıkla gündeme geliyor. Örneğin, Adalet Bakanı, Yüksek Mahkemenin delil yetersizliği nedeniyle Gujarat Katliamı davasında Modi’yi beraat ettirmiş olmasını hatırlattı ve “Hindistan’daki bazı insanlar BBC’yi Yüksek Mahkemenin üzerinde görüyor” dedi. Ancak, aynı Yüksek Mahkeme, hükümetin belgeseli yasaklama kararının “ahlaksız, keyfi ve anayasaya aykırı” olduğunu iddia eden bir önergeyi değerlendirmeyi kabul etti.
*
Hindistan’da siyasi etkileri tartışılan bir diğer yapım da RRR adlı bir film. Bu film, gerçek hayatta yaşamış iki Hindistanlı sömürge karşıtı devrimcinin hayatına dayanıyor. Filmin öyküsü kurgusal, çünkü bu iki devrimci gerçek hayatta hiç karşılaşmamışlar ama filmde beraber İngiliz sömürgeciliğine karşı mücadele ediyorlar.
Film, geçen hafta Golden Globe alınca Modi, yönetmeni bizzat tebrik etti. Modi’nin sinema çevreleriyle ilişkisi genelde siyasi saiklere dayandığı için bu kutlama dikkat çekti. Daha önce, Keşmir’den sürülen Hinduları anlatan “Keşmir Dosyaları” filminin ekibini de ‘Bir mucize yarattıkları’ için tebrik etmişti. Keşmir, ünlü yazar ve insan hakları savunucusu Arundhati Roy’un son romanında anlattığı gibi Müslüman nüfusun yaşadığı baskılarla biliniyor. Dolayısıyla, Modi’nin bu filme verdiği destek Hindistan’ın Hindulaşmasının bir emaresi olarak görüldü.
Modi’nin RRR’nin yönetmenini aldığı uluslararası ödül için tebrik etmesinin ötesinde, filmin senaryosuna dair bazı eleştiriler de filmin Hindutva ideolojisini temsil ettiği yönünde. Örneğin, filmin iki devrimciyi eşit değil, Müslüman olanı Hindu olanın sınıfsal ve kastsal olarak aşağısında göstermesi, hükümetin ‘iyi azınlıklara’ vadettiği barış ve refahı hatırlatıyor. İyi azınlık olmak demek, devletin ülkedeki çoğunluğun kimliğini ve değerlerini temsil ettiğini kabul etmek ve ‘alternatif siyasi anlatılar’ talep etmemek demek. Hindutva ideolojisi, böyle bir durumda, azınlıklara bireysel düzeyde ayrımcılık yapmamayı vadediyor. Nitekim, filmin Hinduların çoğunluk olduğu yerlerdeki gösterimlerinde azınlık linçlerini başlatan ‘savaş çığlığı’ olarak bilinen “Jai Shri Ram” sloganları atıldı.
*
Antiemperyalist saiklerle yola çıkıp Batı’ya karşı çıkacağım diye kendini otoriter devletleri ve devlet pratiklerini desteklerken bulmak Türkiye’de de sık görülen bir durum. Batı’yla ve kendi halklarıyla ilişkisi tamamen aynı olmasa da, Hindistan’ı anlamaya çalışmak, memleketimizi anlamak için bir adım.
Evrensel'i Takip Et