01 Şubat 2023 04:55

“Yeter söz milletin!” Peki ama hangi milletin?

Fotoğraf: @ATuncayOzkan/Twitter 

Paylaş

Türkiye siyasal yaşamında ve seçim tarihinde yer etmiş bir slogan yetmiş üç yıl sonra yeniden bir seçimin sloganı haline geldi. Seçim tarihinin iktidar tarafından 14 Mayıs olarak belirlenmesiyle, 14 Mayıs 1950 seçimleri 2023 seçimlerinin temel referansı haline gelmiş oldu. Ve o dönem Demokrat Partinin (DP) seçim sloganı olan “Yeter Söz Milletin” sloganı tekrar dolaşıma girdi. İktidar pas attı, muhalefet gol attı. Bu gol, muhalefetin iktidarın seçim kampanyasını boşa düşürmesi bakımından iyi bir hamleydi. Kıvrak bir zeka ürünü. Altılı masanın politika ve söylem üretme bakımından “hantal” bir yapı olmadığını da bir biçimde göstermiş oldu.

Ancak bu hamle/bu gol sorunsuz değil. Bu slogana sahip çıkmanın siyasi ve tarihi birtakım anlamları var ve bir siyasal tercihi de yansıtıyor. Her şeyden önce masayı oluşturan beş sağ partinin kolaylıkla sahip çıkacağı bir slogan bu. Peki aynı durum Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) için de geçerli mi? Bence CHP bakımından durum oldukça sıkıntılı.

Her şeyden önce, “Yeter söz milletin” diyen ve tek parti dönemine son veren Demokrat Parti iktidarı daha ilk yıllarından itibaren CHP’yi hedef aldı. Mallarını hazineye devretti. Halkevlerini ve köy enstitülerini kapattı. İkinci döneminden, yani 1954’ten itibaren baskı ve zulüm politikalarını hayata geçirdi. Bu politikaların ayrıcalıklı(!) hedefi CHP yöneticileri ve muhalif aydınlardı. 1957 seçim kampanyası çok gergin ve sert geçti. Baskı ve şiddet politikaları bakımından 1957 seçimleri yeni bir kırılma noktası yarattı. Bu dönemde CHP Lideri İsmet İnönü defalarca kez saldırıya uğradı. Basının ve üniversitelerin üzerindeki baskı arttı. Tahkikat Komisyonu kuruldu. Bazı yerlerde sıkıyönetim ilan edildi. Ve daha neler neler. O nedenle Demokrat Partinin sloganını alıp benimsemeden önce tüm bunları hatırlamak ve iyi düşünmek lazım. CHP belki “Biz DP ile helalleştik” diye düşünüyordur, ancak helalleşme politik anlam ve sembolleri ortadan kaldırmaz. “Yeter Söz Milletin” sloganının da bir politik anlamı var. Naçizane…

İkinci sıkıntı “Halk” Partisinin bu kadar “millet” vurgusu yapmasında. Açık ve net sağ siyaset çağrışımı olan milletin, partinin adında yer alan “halkın” yerine geçirilmesi siyaseten ciddi sorunlar ortaya çıkarır. Aman dikkat, Cumhuriyet Halk Partisi iktidar aşkıyla Cumhuriyetçi Millet Partisi olmasın…

Söz milletin değil, seçmenin olsun, seçmen sandıkta, sokakta, her mecrada sözünü söyleyebilsin. Muhalefet de bunun koşullarını, zeminini hazırlasın. Kaldı ki, Erdoğan Türkiye’sinde millet öyle yekpare bir yapı değil, bölünmüş ve ayrışmış halde. Erdoğan tarafından azizlikle taçlandırılanların yanında, millet tanımının içinde yer almayanlar da var. İktidarın sözcük dağarcığında “aziz millet” herkesi kapsamıyor. Örneğin ben KHK ile ihraç edilmiş bir Türkiyeli olarak AKP hükümetinin millet tanımı içinde yer almıyorum. Aziz millet içinde yer almadığım ise teyitli bilgi :) “Aziz millet”, “makbul vatandaş” gibi tasnifler Türkiye’de “millet” kavramının birleştirici değil, ayrıştırıcı bir biçimde kullanıldığını da gösteriyor. Üstelik bu tür kullanımlar öyle Erdoğan’a falan da özgü değil, Turgut Özal da milleti makbul olan ve olmayan diye ayrıştırıyordu. Demokrat Partinin sözü verdiği milletin içinde CHP’liler ve muhalif aydınlar yoktu.

Kapsamı iktidarlara göre değişen, sıklıkla da herkesi kapsamayan millet kavramı Türkiye yakın tarihinde bu kadar ayrıştırıcı bir iktidar dilinin sözü haline geldiğine göre, Millet İttifakının milletinin kimleri kapsadığını netleştirmesinde ve ona göre dilini kurmasında fayda var. Aksi takdirde söz sahibi olan milletin kim olduğuna dair bir karmaşa ortaya çıkabilir ya da herkes bu sloganı üzerine almayabilir, kendisine seslenildiğini düşünmeyebilir…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa