02 Şubat 2023 04:18

Barış ve demokrasi iradesi

Altılı masa liderleri sahnede el sıkışıyor

Fotoğraf: Evrim Aydın/AA

Paylaş

Üç gündür, 6 siyasi  parti tarafından hazırlanan ve kamuoyuna açıklanan ‘ortak politikalar mutabakat metni’ adlı 30 Ocak 2023 tarihli, 240 sahifelik  çalışmayı okuyorum.  Metnin “özet” bölümünde, metnin 1) Hukuk adalet yargı, 2) Kamu yönetimi, 3) Yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim, 4)Ekonomi, finans ve istihdam, 5) Bilim, ARGE, yenilikçilik girişimcilik ve dijital dönüşüm, 6) Sektörel politikalar, 7) Eğitim ve öğretim, 8) Sosyal politikalar ve 9) Dış politika, savunma, güvenlik ve göç olmak üzere 9 ana başlık altında 75 alt başlıktan 2 bin 300’den fazla somut hedef, politika ve projeleri içerdiği belirtiliyor.

Hemen belirtmeliyim ki, çalışma çok kapsamlı. Kapsam dışında kalan konular demeyelim de doğrudan adı telaffuz edilmeyen konular ve sorunlar var. Söz  gelimi adıyla sanıyla Kürt sorunundan, savaş sorunundan ve elbette barış hakkından; adıyla sanıyla, kendi oldukları gibi yaşama hakkına sahip olan LGBTİ+ların sorunlarından ve haklarının tanınmasından; Alevi yurttaşların eşit vatandaşlık haklarından ve kültürel haklarından; doğrudan kendisine çalışmada yer bulamayan, ancak dolaylı anlatımla gündemde yer alacağı anlaşılan çok önemli ve değerli bir ulusalüstü insan hakları belgesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden, adıyla sanıyla söz edilmemesi gibi…                                                                                        

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne aday üye ülke olarak ilan edildiği Helsinki zirvesinin (aralık 1999) üzerinden neredeyse çeyrek yüzyıl geçmiş durumda. Aday ülke ilan edildikten sonra en fazla 7 yıl beklemiş aday olarak ilan edilmiş olan ülkeler. Hepsi en geç 7 yıl sonunda tam üye olmuşlar. Türkiye’nin AET ile Ankara Ortaklık Antlaşması’nın tarihi de 1963’tür.

Türkiye-AB ilişkilerinin ne durumda olduğunu bilen var mı? Mutabakat metninde, “Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefimizdir”  denmektedir (s.135). İyi güzel de AKP 2005 ekim ayında başlayan müzakerelerde 35 fasıl ile ilgili yalnızca tarama  yapmış, hiçbir faslı tamamlamamış. Aynı yerde, “Tam üyelik sürecinin diyalog, adalet ve eşitlik çerçevesinde tamamlanması için çalışacağız” denmektedir. Altı siyasi parti “Ülke olarak üstlendiğimiz  yükümlülükleri yerine getireceğiz” demiyorlar. Mutabakat metninde, klasik Türkiye politik ve bürokratik aktörlerinin tavrı var. Yurttaşlarının hak ve özgürlüklerini tanımak, korumak, uygulamak ve geliştirmek yerine yurttaşlarının hak ve özgürlükleri konusunda  pazarlıkçı yaklaşımlarını  sürdürüyorlar. Yani şöyle bir ifadeyi aradım şahsen, bulamadım.: “Biz bu metni imzalayan siyasi partiler olarak, Kopenhag siyasi kriterleri olan hukukun üstünlüğü ve demokrasi, insan hakları ve azınlık haklarına saygı konusunda yüksek bir politik irade taşıdığımızı ve AB ile yürütülen katılım müzakerelerinde de fasılların gerektirdiklerini yerine getireceğimizi kamuoyuna deklare ederiz.”

O 35 fasıl 6 siyasi partinin deklare ettiği konuların neredeyse tümünü kapsıyor.

Türkiye AB ilişkilerinde ufukta haldeki belirsizliğin devam edeceği anlaşılıyor.

Mutabakat metninde ne 40 yıl önce 12 Eylül 1980 askeri darbe döneminde kabul ve ilan edilmiş 669 kanundan kurtuluş vaadi var ve ne de 15 Temmuz 2016 sonrası kabul ve ilan edilen KHK düzeninden/mevzuatından…

Hukukun üstünlüğü, barış ve demokrasi, insan hakları ve azınlık haklarına saygı temeldir.

Kesin olan bir şey var: Bu konularda yüksek politik irade taşınmadan Türkiye’de özgürlük rüzgarlarının esmesi mümkün değildir.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa