07 Şubat 2023 04:56

Şu Türkiye’nin hali…

Tayyip Erdoğan

Fotoğraf: İsa Terli/AA

Paylaş

Erdoğan Aydın Mitinginde kükremiş yine: “Öyle bir çakalım ki, bir daha bellerini doğrultamasınlar”!

Ne diyor, nasıl çakacakmış? Parayla satın alınmıyorlarsa, anketlerin son aylarda AKP’de bir miktar toparlanma ve kaybettiği 1-2 puanlık desteği geri aldığını işaret ettiği söyleniyor. Öyle olsa bile, bunun olağan koşullarda AKP’nin tepetakla olmasını engelleyecek ölçüde olmadığı ve olamayacağı ortada. Tam toparlayamayacak kadar dağılmış durumda AKP. Can havliyle gemiden atlamakta olanlar paçalarından tutulmaya çalışılıyor, o kadar! Piyasaya sürülen karşılıklı-karşılıksız paranın AKP açısından umutları yeniden yeşertmeye yetmeyeceğini herkes ve tabii ki Erdoğan da görüyor. İşte “Ne kadar da arttırdık” diye övündükleri asgari ücret, bir aya kalmadı açlık sınırının altına iniverdi. EYT, EPT’ye, (prime takılanlara) dönmüş görünüyor. Bütün büyük işyerlerinde ek zam talebiyle direniş ya başladı ya mayalanıyor. Umutsuz vaka yani, AKP’nin durumu. Böyle zamanlarda bürokrasi hükümetlere problem olmaya başlar. Başlamıştır; kimi hakim savcı talimatlara daha da sıkı sarılır olsa bile başkaları daha da gevşek tutacaktır. Başkaları da. İşte Anayasa Mahkemesi. İstendiği söylenen kişiyi başkan seçmiyor. Herkesin bildiği TÜİK bile ocak enflasyonunu İTO’nunkinden daha yüksek gösterdi.

Kaba güçten başka çare kalmadığı, altında kimin kalacağı tartışmalı olduğu için, onun da kolay olmadığı giderek kullanmayı aklından geçirenlerce da kabul edilme eğiliminde. Lakin yine de “çakalım” deniyor, çaresiz. Göreceğiz.

İktidarın hali hal değil, ancak burjuva muhalefetin de ondan aşağı kalır yanı yok!

Öve öve bitirilemedi, ama evlere şenlik bir “ortak mutabakat metni” açıklanabildi. Ne laiklik ne de Kürt sorununda ne yapılacağı belli ne de İstanbul Sözleşmesi’nde. Varsa yoksa parlamentarizm! O da karın doyurmuyor artık. Ortak bir aday açıklamakta bile sorun yaşanıyor. AKP bir miktar toparlanıyor denmesi de bundan. Ayrılanlar alternatife ikna olamayınca ayak sürçüyor ve geri dönme eğilimine girenler oluyor. Ancak hâlâ “kararsız” fazlasıyla bol!

Sicilleri ortada olan ve geçim derdi içindeki halkın beklentilerini az çok karşılayacak üç kuruşluk içi dolu laflar etmeyip sadece “Ben çözerim” diyen Akşener, Davutoğlu ve Babacan gibileri, belli ki umut olamıyorlar.

Eskiden reformist Ecevit bile “Bu düzen değişmeli” derdi. Şimdi kimse bu düzen kötü ve değişmeden olmaz demiyor. Ya sadece AKP kötü ya da 5’li çete! Devlete de söz söyleyen yok. Üstelik her konuşan düzenin nasıl restore edilip devletin nasıl tamirden geçirileceğini anlatıyor. En “solcu” görünenler bile! 40-50 yıl önce kimse böyle konuşamazdı. Dinleyen olmazdı çünkü. Şimdi konuşanların kalplerinin kötülüğünden değil kuşkusuz. Türkiye’nin bugünkü geri düzeyini gösteriyor. Halklar, iktidarı ve muhalefetiyle layık olduklarıyla yetiniyor.

Halk TV bir muhalif mihrak olarak yayın yapıyor. Ama doğrusu ekranlarını süsleyenler neredeyse istisnasız silme restorasyoncu ve “tamirci”! Ve düzenlenen konferans, sempozyum ve benzeri toplantılara davet edilenler ezici çoğunlukla düzenin nasıl kabul edilebilir hale getirilebileceğini anlatanlar oluyor. Eskiden AKP’yi desteklemiş aynı düzenin adamları, şimdi dönüp AKP eleştirisi yapmak üzere davet ediliyor. Ne hayırları olacaksa!

Haydi, isim de verelim. Bekir Ağırdır örneğin muhalif olarak revaçta. Marx’ın zamanı geçti, demode oldu diye başlıyor, “Önümüzde tarihi fırsat var, en geniş uzlaşmayı üretebilir, parlamentoda en geniş temsiliyeti sağlayabilirsek, bu bize yeniyi inşa etme şansı verebilir” diyor. Hangi fırsatsa ve Davutoğlu ile örneğin uzlaşıp hangi yeni inşa edilecekse artık! Ya da Murat Belge ve Oya Baydar. Merhemleri olsa kendi başlarına sürecekler. Dün “Askeri vesayete son vererek AKP kurtarır”, “Yetmese bile evet” diyor ve AKP’yi destekliyorlardı. Bugün kim kurtarır derlerse desinler, herhalde söyleyecekleri sözün bir değeri kalmamış olmalıdır. Ya da tam liberal Hasan Cemal. Düzenle birlikte ABD ve NATO savunuculuğu yapıyor. Sözünün bir kıymeti olabilir mi? Hâlâ geçer akçe sayılmaları, Türkiye’nin bulunduğu geri noktanın belirtisi!

Oysa şöyle bir nefes alabilmek için bile halka gerçek bir altüst oluş gerek!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa