09 Şubat 2023 03:43

Felaket ve fanatizm

Görsel: Ekran görüntüsü 

Paylaş

Kimilerinin bazı gerçekleri fark edebilmesi için insanı kahreden acılara tanıklık etmesi gerekiyor anlaşılan. Deprem bölgesindeki insanların yaşadığı yürek parçalayıcı trajediler, bazılarının hayatı sorgulamasına ve hayatta nelerin önemli olduğu konusunda kafa patlatmasına yol açmışa benziyor. Felaketin ardından sporu; saygı, dostluk, faziletli mücadele gibi insani değerlerinden koparıp endüstrinin dayattığı “mutlak kazanma” anlayışı eşliğinde bir nefret ve düşmanlık öznesine dönüştürmenin pişmanlığını yaşayanların sesleri duyuluyor.

Bir sosyal medya kullanıcısının; Galatasaray’ın Eski Futbolcusu Brezilyalı Melo’nun, Fenerbahçe’nin eski kalecisi ve şu anda Hatayspor’un teknik direktörlüğü görevini sürdüren Volkan Demirel’in yardım çağrısı videosuyla ilgili yaptığı paylaşımının altına, “Buz gibi havada enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanları gördükçe anladım ki, yıllarca fanatizmin tutsaklığında yok yere birbirimizi yemişiz” şeklinde bir yorumda bulunması bu bağlamda fazlasıyla kayda değer. Paylaşımın altında pek çok kişinin benzer minvalde yorumu var.

Evet, keşke bütün fanatik taraftarlar, çok zor koşullar altında, çok büyük acılarla baş etmeye çalışan insanları gördükten sonra hayata ve spora daha farklı gözle bakmayı becerebilse ve incir çekirdeğini doldurmayacak kadar önemsiz konular yüzünden birbirlerine besledikleri nefret ve düşmanlık duygularından arınabilse…

Fanatizm, cehaletten beslenir. Akla, bilime değer ve önem verilen yerde bilginin ağırlığı söz konusudur ve böyle ortamlarda fanatizmin kapsama alanı dardır...

Buna karşılık, devasa rant elde etme hedefiyle sporu ticari faaliyet alanına dönüştüren endüstrinin ise hedefine ulaşabilmek adına, sporun barındırdığı insani değerlerin unutulduğu cehalet ortamına ve bu ortamda gövde gösterisi yaparak gerilimi yükseltecek fanatik yığınlara ihtiyacı vardır. Yoksa kim sezonluk kombine bilet alıp maçlara gidecek, kim yayıncı kuruluşa abone olup maçları televizyondan izleyecek, kim boş muhabbetle ve düpedüz ruh hastalığı belirtisi sayılabilecek komplo kurgularıyla dolu televizyon programlarının bağımlısı olacak, kim yayım politikasını transfer palavraları, taraftar yalakalığı, kışkırtma ve hedef gösterme üzerine inşa eden gazeteleri satın alacak…

Kulüp yöneticileri ile medyanın dolduruşa getirmesiyle, gönül verilen takımın galibiyetinden kendine pay çıkarıp gurur, üstünlük, ayrıcalık, kibir gibi duygulara yönelmek nasıl ki kompleks tatmininden başka bir anlam taşımazsa, aynı şekilde yenilgilere, hayata küsercesine aşırı duygusal tepki vermek de sporun temel değerlerinden kopmak anlamına gelir…

Oyunun diğer unsurlarına saygısızlık etmenin, nefret ve düşmanlık duygusuyla bakmanın, kazanmak yolunda avantaj sağlayacağını düşünmek, sporun özüyle çelişir ve bu çapsızlıktan, pespayelikten başka bir şey değildir.

Bu yöndeki dayatmaların tersine sporun içinde ölüm kalım meselesi olarak algılanabilecek hiçbir durum yoktur. Sporun, amatör heyecanla bezenmiş ruhunu özümsemiş insanlar, kazanmanın da kaybetmenin de son derece doğal karşılanması gereken olgular olduğunu bilir.

Umarız, yaşadığımız büyük felaket, sporu fanatik duygularla yaşayan herkesi, hayatta gerçekte nelerin önemli olduğu, enerjiyi ve mücadeleyi nerelerde harcamak gerektiği konusunda yoğun sorgulamalara yönlendirir.

Ve yine umarız ki; ortaya pisliklerin döküldüğü her olayın ya da her büyük felaketin ardından dillere pelesenk edilen ama kısa süre sonra unutulan, “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözü bu kez hayata yansıtılır ve fanatizmin geriletilmesinde etkili rol oynar…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa