Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
9 Şubat 2023

Deprem ve ihlaller zinciri

Hatay'da yıkılan bir apartmanın enkazından öğretmen Mesude Akar (24), 49 saat sonra çıkarıldı | Fotoğraf: Sergen Sezgin/AA

Deprem bir doğa olayı ve yarattığı sonuçlar var. Yarattığı sonuçlar bakımından önce insan hayatına olumsuz etkileri akla geliyor. Diğer canlılar bakımından da olumsuz etkileri var elbette. Sonra da insan yerleşimleri üzerine etkileri. Köyler, şehirler ve buralardaki hayatlar. Ya da bu büyük enerjinin akla gelebilecek, gelemeyecek boyutlardaki etkileri…

6 Şubat 2023 sabaha karşı 04.00 ve 13.00 sularında Maraş ve Elbistan merkezli iki çok büyük deprem meydana geldi. 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde olarak açıklandı.

10 ili kapsayan çok geniş bir coğrafyada milyonlarca insanın yaşamı, evi, iş yeri, şehirleri, doğanın diğer canlılarının da yaşamını etkileyen bir olaydı. Yaşamını yitiren insan sayısı binlerce olarak ifade ediliyor.

Acı çok büyük…

Ortada böyle durumlar için bilinen adlandırma ile acil bir durum var. Ama devlet organizasyonunda ve karar süreçlerinde bu acil durumun gerektirdiği aciliyetin sağlanamadığı bir durum ortaya çıktı. Aciliyetin gerektirdiği şeyler sevk ve idare ile ilgili konulardır. İnsan hayatını kurtarma ile ilgili konulardır. Yetersiz kalındığı görüldü.

19 Ağustos 1999 Marmara, Gölcük depremi döneminde de bu acil müdahale konusunda eğitim, ekipman ve organizasyon yetersizlikleri konundaki tespit ve değerlendirme/gözlem ve eleştirileri ifade eden yayınlara tanık olunmuştu.

O dönemde, İHD olarak aktif girişimlerde bulunmuştuk. Bizzat Sakarya, İzmit, Gölcük, İstanbul/Avcılar’daki çalışmaları hem İHD olarak yapabileceğimiz katkıları yapmaya çalışmış hem de kamu otoritelerinin eylem ve işlemlerini gözlemlemiştik.

24 yıl sonra, pazartesi gününden beri gözlemlediğimiz üzere, sürece müdahale konusunda yetersizlikler bugün de gözlenmektedir. Yurttaşların feryatları da radyo ve televizyonlara yansımaktadır.

Yıkılan binalara dair ve insanların yaşam haklarına dair söylenecekleri, insan hakları hukuku bakış açısı ile bir hatırlama ve hatırlatma olarak şöyle kaydedebiliriz:

Merkezi ve yerel yönetimler ihlaller zincirinin en başta gelen sorumluları oluyor. Sonra da tek tek yurttaşlar; mal sahibi/mülk sahibi, müteahhit/inşaat şirketleri, mimar/mühendislik meslek mensupları… İhlaller konusunda görevini yapmayan soruşturma ve kovuşturma ve yargılama makamları…

Okuyucularımız hatırlayacaklardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yaşam hakkının korunmasıyla ilgili devletlerin negatif ve pozitif yükümlülüklerinden söz ettiğini söylüyorduk. Negatif yükümlülük ihlal etmeme yükümlülüğüdür. Pozitif yükümlülük önlem alma yükümlülüğüdür. Prof. Dr. Bahri Savcı’nın “devletin yaşatmacılık görevi” olarak nitelediği görevinden/yükümlülüğünden söz ediyorduk.

Depremdeki ihlaller zincirinin halkaları temelde pozitif yükümlülük kavramında yatıyor. Bina “nerede” yapılmış, orası neresidir; insan yerleşimlerine uygun bir yer midir, zemini nedir, bina yapılacaksa, standartlar/kriterler nedir? Hangi jeoloji/jeofizik uzmanı, kurumları ne tür etütler yapmıştır? Mimar neyini, hangi ölçüleri esas alarak mimari proje hazırlamıştır? Binaların mimari projesi var mıdır, yoksa kaçak mı yapılmıştır ya da ilaveler, değişiklikler yapılmış mıdır? İnşaat mühendisi midir yapan ve nasıl yapmıştır? İnşaat ruhsatı var mıdır, varsa nasıldır ve nasıl verilmiştir? İnşaat (yapı) ruhsatı sonrası oturma (iskan) kullanma ruhsatı var mıdır, varsa hangi kriterler dikkate alınarak verilmiştir? Mevzuata aykırı bir yapı varsa, denetim organları nasıl olmuş da görmemiş, görmüşse ne tür rapor düzenlemiş ve raporların gerekleri nasıl yerine getirilmiş ve/veya neden yerine getirilmemiş? Yapı usulüne uygun yapılmışsa ve ruhsatlandırılmışsa, kim, hangi yetkiyle yapıda tadilat/değişiklikler yapabilmiş? Yapılan değişiklikler yerel yönetim/merkezi yönetimlere bildirilmişse ne yapılmış ve yapılması gerekenleri mevzuata göre kim nasıl yapar?

1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 25/1.maddesi şöyledir:

“Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.”

Unutmayalım:

İnsanlar için hak olan, devletler/hükümetler açısından yükümlülüktür.

Devletlere/hükümetlere, her defasında yükümlülüklerini hatırlatmak gerek.

Evrensel'i Takip Et