09 Şubat 2023 05:10

Halk yardım ve dayanışma seferberliği beklerken iktidar OHAL ilan etti!

Hatay'da depremzedeler

Hatay | Fotoğraf:Erçin Ertürk/AA

Paylaş

Büyük depremin ilk günü akşama doğru Gaziantep’te, yoğun bir biçimde yağan yağmurdan korunmak için kucağında çocuğu ile kendisi gibi çok sayıda depremzede ile bir dükkanın tentesi altında sığınan kadın depremzede, bir muhabirin kendine sorduğu “Yardım var mı?​” sorusuna, kısa cümlelerle şu yanıtı veriyordu: “Yardım yok. Devlet yok. Belediye yok. Ekmek yok!”

Depremin ikinci günü, üçüncü günü (büyük olasılıkla bugünkü 4’üncü günü de), 7.7’lik ve 7.6’lık iki depremin vurduğu 10 ilde durum özeti, ne yazık ki Antepli depremzede kadının özetlediği gibi!

Depremin ikinci, üçüncü gününden itibaren yardım ekiplerinin merkez illerde görünmeye başladığını söyleyebiliriz. Ama artık, “Orada kimse var mı?​” çağrılarına ses verenlerin iyice azaldığı günlerdeyiz.

Ama yardımlar ve yardım ekipleri sadece büyük kentlerde görünmeye başladı. Onlarca ilçeden, yüzlerce köy ve mezradan ise sanki hiç olmamışlar gibi hiçbir haber yoktur! Ama elindeki kağıda bakarak konuşan yetkililer ve illere gönderilen “görevli” bakanlar; şunlar yapıldı, bunlar yapılıyor diye “Her şey yolunda”ymış gibi açıklamalar yapıyorlar.

Bütün bunların ötesinde İskenderun Limanında konteynerler günlerdir yanıyor. Sanki özel olarak söndürülmek istenmiyormuş gibi!

Tabii bütün ülke bu büyük depremle sarsılırken, Borsa’da çelik ve çimento firmalarının hisse senetlerinin tavan yaptığı duyuruldu!

Kim diyor ki depremde herkes için acı ve üzüntü vericidir!

DEVLETİN HER İMKANI SEFERBER EDİLDİ Mİ?

Deprem bütün diğer doğal felaketlerden daha yıkıcı ve daha geniş kitleleri etkileyen bir afet olagelmiştir.

Bugüne kadar böyle büyük depremlerde daha ilk saatlerden itibaren sahaya ilk çıkan asker olmuştur. Çükü enkaz altında kalan insanların kurtarılmasına ihtiyaç olan asgari bilgiye sahip, disiplinli bir biçimde çalışacak, enkaz kaldırmak için kışlık çadırlardan sahra hastanelerine yüzlerce, binlerce kişiye anında sıcak yemek verebilecek imkanlara sahiptir. Dahası kamyon, vinç, helikopter, gemi,…gibi pek çok araç gerece sahip olarak asker, arama kurtarmada ilk yardım, geçici barınma merkezleri oluşturmaya kadar her tür yardımı yapacak kapasiteye sahip en organize güçtür.

Bu yüzden de son yıllara kadar büyük bir deprem söz konusu olduğunda depremde sahaya ilk çıkan askerler olmuştur. Ama bu büyük depremde asker, binlerce insan her türlü yardıma muhtaçken, enkaz altından bizi kurtarın çığlıkları yükselirken kışladan olup bitenleri seyreder durumda bırakılmıştır.

Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Asker nerede?​” diyenlere yanıt vermek için herhalde, “ilk gün 3 bin, ikinci gün 5 bin asker arama kurtarmaya katıldı. Üçüncü gün bu sayı 7 bin 500 askere çıkacak” yanıtını verdi.

Bölgenin ihtiyaçlarının sadece arama kurtarma olmadığı, aynı zamanda yukarıda adı geçen pek çok ihtiyacı karşılayacak imkana sahip olduğu dikkate alındığında, on binlerce askerin ve ellerindeki devasa imkanların depremzedenin hizmetine verilmemesinin kabul edilir bir nedeni olmaz olmamalı da!

Tıpkı, arama kurtarma için en çok bilgiye ve yeteneğe sahip 500 madenci bölgeye gitmek için hazırken AFAD’ın 25 madenci talep etmesi (sonradan bu sayı 275’e kadar çıkarılmış) ve onları da kara yoluyla deprem bölgesine göndermesi gibi!

HERKES ‘HEP BİRLİKTE DAYANIŞALIM’ DERKEN
İKTİDAR ‘CUMHUR İTTİFAKI’ DEDİ!

Deprem duyulur duyulmaz; Emek ve Özgürlük İttifakı, Millet İttifakı ve SGB gibi muhalefet güçleri içindeki partiler ve konfederasyonlar, meslek odaları, kitle örgüleri, belediyeler…yardım için harekete geçtiler. Bu çevrelerden yapılan açıklamalarda “Şimdi ayrılıkları konuşma zamanı değil. Şimdi dayanışma ve depremzedeye yardım için seferber olma zamanı” denilirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün yardımlar AFAD’a verilecek, dağıtımı AFAD yapacak” diyerek, bu birlik ve dayanışma çağrılarına ayar vermeyi amaçladı.

Elbette bu girişimle; başta 17 Ağustos 1999’da olmak üzere önceki büyük depremlerde gördüğümüz gibi; komşuların daha ilk saatlerden itibaren enkaz altında kalanları çıkarmak için yardımlaşmaya başlaması, dayanışmanın tüm ülkeye yayılması, herkesin elinde ne varsa onunla bu kampanyaya katılarak doğal bir yardım organizasyonunun parçası haline gelmesi; sadece maddi değil acıları ve sıkıntıları paylaşarak azaltan bir kucaklaşmaya dönüşmesi engellenmek istenmiştir.

Böyle bir dayanışmayı engellemede ikinci adım AKP Sözcüsü Ömer Çelik tarafından atıldı. Depremin ikinci günü kameraların karşısına geçen Çelik; “Cumhur İttifakı olarak hepimiz sahadayız. Hem AK Parti Genel Merkezi hem MHP Genel Merkezi milletvekillerimizi(*), MKYK üyelerimizi bölgelere gönderdik” diyerek, depremzedeye yardım için “herkese” katılmak yerine Cumhur İttifakı propagandasına girişmiştir.

‘DEPREM NEDENİYLE’ OHAL NE ANLAMA GELİYOR?

Halk sözcüğü gerçek anlamında canının derdine düşmüş ve karşı karşıya olduğu iki depremin yol açtığı yıkımı büyük bir dayanışmayla aşmayı amaçlarken tek adam yönetimi 10 ilde 3 ay süreyle OHAL ilan etti. Gerekçesi herhalde depremzedelere yardımları hızlandırıp kolaylaştırmak olarak propaganda edilecek. Ama daha önce ilan edilen OHAL’in gerçekleri yazan medyayı ve muhalif güçleri sindirme aracı olarak kullanıldığı, FETÖ’cü darbe girişiminin bile “Allah’ın lütfu” olarak görüldüğü dikkate alındığında OHAL’in de iktidarın bir kırbacı olarak kullanılabileceği endişesi de yabana atılır bir endişe değildir.

Hele de OHAL’in üç aylığına ve seçime bir hafta kalaya kadar uzatılmış olması dikkate alındığında OHAL’in seçim çalışmalarını iktidar lehine olağanüstü sonuçlar alma amaçlı olduğu; ülkedeki iktidarın nasıl bir siyasi iklim oluşturmayı amaçladığının az çok farkında olan herkesin bildiği bir gerçektir. Depremzedeler ve Türkiye’nin halklarının depremin yaptığı büyük yıkımın sonuçlarını ortadan kaldırmak, acıları paylaşarak azaltmak için tam bir birlik ve dayanışma beklentisine iktidarın OHAL’le yanıt vermesi şaşırtıcı olmamıştır.

İktidar cenahından gelen bu girişimlerle yardım kampanyaları ve dayanışma girişimlerinin zayıflatılmasına izin vermeden dayanışmayı daha da güçlendirmek; depremzedeyle ekmeğimizi paylaşmak, acıları paylaşarak mücadele etmek, OHAL ve ayrımcılıklara yanıt vermek dönemin başlıca görevlerinden birisi olacaktır.

(*) Ömer Çelik bu açıklamayı yaptıktan sonra MHP Genel Başkanı Bahçeli, MHP Meclis Gurubunu topladı. Böylece Ömer Çelik’in iddiasının aksine Cumhur İttifakının MHP kanadı deprem bölgesine gitmemiştir. Gidecek midir, bunu da bilmiyoruz. Tabii AKP’li vekillerin de kaçının bölgeye gittiği, kaçının tatil hakkını kullandığı da belli değil.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa