İktidar ‘erteleme’nin faturasının ağır olacağını görürse ‘zamanında seçim’e razı olabilir
Ekran görüntüsü TCCB yayınından alınmıştır.
Erdoğan ve Cumhur İttifakı, nihayet ağzındaki baklayı çıkardı!
Böyle kaotik durumlarda ortayı çıkıp sureti haktan görünerek girişimler yapan Bülent Arınç, uzunca bir aradan sonra ortaya çıkarak “Seçimin ivedilikle ertelenmesini” istedi.
Hem de Anayasa’ya aykırı olduğunu açıkça bildiği halde seçimin ertelenmesini isteyen Arınç, bilim insanlarından siyasetçilere geniş bir çevrenin Anayasa’nın 78. maddesine göre “Seçimlerin sadece savaş sebebiyle ertelenmesinin mümkün olduğu, seçimlerin ertelenemeyeceği” yorumlarını da eleştirdi. “Evet, bu hüküm var ama anayasalar kutsal metinler değillerdir, hukuki metinlerdir. Yasama organı her zaman anayasa maddesini ilga edebilir, değiştirebilir ve yenisini koyabilir” diyen Arınç, Anayasa’nın ihlal edilmesini de açıkça savundu.
Tabii Arınç bu öneriyi tamamen kendi inisiyatifiyle yaptığını söylüyor (söyleyecek) ama ülkemizdeki siyaseti az çok izleyen, onun uzun zamandır bir ayağı AKP’de diğer ayağı ise “her yerde” olan bir siyasetçi olarak kendine biçtiği rolün farkında olan herkes, Arınç’ın bu hamlesinin Erdoğan ve AKP’den bağımsız olacağını söylemenin aşırı saflık olduğunun farkında.
MUHALEFET PARTİLERİNDEN ARINÇ’A AÇIK VE SERT TEPKİ GÖSTERİLDİ
Büyük depremin üçüncü günü Deutsche Welle (DW) Türkçe’ye konuşan AKP’li bir yetkilinin depremin yol açtığı yıkımın büyüklüğü karşısında seçimin yapılamayacağını söylemesinden beri anayasacı akademisyenler, tanınmış hukukçular, siyasetçiler Anayasa’nın 78’inci maddesini göstererek, “Savaş hali dışında seçimin ertelenemeyeceğini” belirterek, iktidar cenahından gelen ve geleceği tahmin edilen seçimin ertelenmesi talebinin mümkün olmadığına dair açıklamalar yapıyorlardı.
Nitekim Arınç’ın açıklamasının arkasından da siyasetten anında tepkiler yükseldi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: “Yapılması gereken, ister erken seçim olarak 14 Mayıs, ister zamanında 18 Haziran olsun, ivedilikle seçim tarihinin belirlenmesidir. Seçimden kaçmanın hiç kimseye bir yararı yoktur. Ancak zararını tüm ülke çekecektir.”
DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin: “Seçim, Anayasa ne zaman diyorsa, seçim yasası ne zaman diyorsa o zaman yapılır. Hukuk var ortada.”
İYİ Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Başdanışmanı Kürşad Zorlu, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda: “Anayasa’mıza göre seçimlerin vaktinde gerçekleşmesi İYİ Partinin temel yaklaşımı olacaktır.”
HDP’nin önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş: “Seçimler, Anayasa’nın 78. maddesine göre sadece TBMM’de ve resmen ilan edilmiş savaş hali kararıyla ertelenebilir. Bunun istisnası yoktur. TBMM’yi yok sayıp seçimleri erteleme kararı almak, açıkça siyasi darbe olur.”
Emek Partisi adına Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan: “Bu seçim zamanında yapılmalıdır. Halkın yaralarını sarabilmesinin koşullarından biri de bu halkın güvenini kaybetmiş olan bu iktidara bir gün bile fazladan katlanmak zorunda kalınmamasıdır. Kaçamazsınız!”
İKTİDARA RAĞMEN SEÇİMİN ZAMANINDA
YAPILMASI MÜMKÜNDÜR AMA…
Erdoğan’ın Meclisten alınacak bir “seçim erteleme kararı”nın AYM tarafından iptal edilmesine karşı önlem almaya hazırlandığı da anlaşılmaktadır. Fatih Altaylı 13 Şubat günkü köşesinde, “Seçimi YSK’ya erteletme planı” başlıklı yazısında, iktidarın seçimi YSK’ye erteletmek için hazırlandığını yazdı. Altaylı’ya göre, önce Mecliste seçim kararı alınacak. Ancak YSK, depremin yol açtığı yıkım ortamını gerekçe göstererek seçimi altı ay ya da bir yıl erteleyecek!
YSK’nin bugünkü bileşimi ve partizanlıkta geçmiş yıllardaki marifetleri dikkate alındığında, hele de YSK’nin kararına itiraz makamı da olmadığına göre, elbette Altaylı’nın söyledikleri de çok yabana atılır değil.
Ancak; bütün Türkiye ve dünya, “Anayasa’ya aykırı, seçimi erteleyemezsin” dese de Erdoğan bunu umursamayacaktır… Çünkü Erdoğan anayasa, yasa, teamül, siyasi ahlak… gibi onu sınırlayabilecek her kuraldan kendisini münezzeh (azade) görmektedir. Tersine onun artık bu tür sınırlamalardan kendisini münezzeh tutmaktan haz aldığını söylemek bile yanlış olmaz. Dolayısıyla Erdoğan, “Üçüncü kez aday olamaz” eleştirisine bir de “Anayasa’ya aykırı olarak seçimi ertelediniz” eleştirisi eklenmesinden rahatsız olmaz!
Bu yüzden de seçimin zamanında yapılmasını isteyen muhalefet ve kamuoyu, sadece hukuki gerekçeler sıralamayla sınırlı kalırlarsa bu iki katlı olarak anayasaya aykırı olan seçimle yüz yüze kalmaktan kaçınamazlar. Tersine seçimin bir an önce yapılarak tek adam yönetiminden kurtulmak isteyen demokratik kamuoyu ve muhalefet partileri, seçimin ertelenmesinin iktidara faturasının zamanında yapılmasından çok daha ağır olacağını gösteren bir mücadele hattına girmeden iktidarı anayasaya uyma çizgisine çekemez.
Bu yüzden de seçimin zamanında, yasalara ve kurallara uygun biçimde yapılıp yapılamayacağı, Erdoğan’ın istediği ve onun keyfince koyacağı koşullarda mı yapılacağını, muhalefetin “Seçim ertelenmemeli, zamanında yapılamadır” talebinde ne ölçüde duracağı ile bağlantılıdır.
OHAL VE ÜNİVERSİTELERİN KAPATILMASI,
SEÇİMLERİN ERTELENMESİYLE BAĞLANTILI
Depremi kendisi için “Allah’ın lütfu”na dönüştürmek isteyeceğinden kimsenin şüphesi yoktu. Bu konuda ilk adımın da seçimi ertelemek olması kimse için şaşırtıcı değil. Çünkü yapılan bütün araştırmalar mayıs ya da haziran ayında yapılacak seçimi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kazanmasını olanaklı göstermiyordu. Nitekim daha depremin üçüncü günü Maraş’ta yaptığı konuşmada depremin yol açtığı yıkımı ortadan kaldırıp yaşamı normalleştirmek için “bir yıllık bir süre” istediğinde herkesin aklına, “Erdoğan ya 4-5 ay içinde seçim olacağını unuttu ya da seçimleri bir yıl ertelemeyi planlıyor” fikri geldi.
Öte yandan daha AFAD ekipleri deprem bölgesine ulaşmadan Erdoğan 10 ilde 3 ay süreyle OHAL ilan ettiğini duyurdu. Bu da AKP’nin siyaset tarzının ve amacının farkında olan herkesin aklına “OHAL’in Erdoğan’ın seçimi ertelemek için attığı bir adım olduğu” görüşünü getirdi.
Depremzedelerin KYK yurtlarına yerleştirileceği bu nedenle de üniversitelerin “Online eğitime geçirileceği” (Bunun pratikteki anlamı üniversitelerin belirsiz bir süre için kapatılacağı idi) kararı da tek adam yönetimin seçimi ertelemek isteğinin diğer bir işaretiydi. Kısacası Erdoğan’ın 6 Şubat günü 10 ili vuran ikiz depremi daha ilk gününden itibaren seçimi ertelemenin vesilesi olarak kullanmayı amaçladığını söylemek hiç de yanılış olmaz. Bülent Arınç’ın, “Seçim ivedilikle ertelenmeli” diyerek oraya çıkması sürpriz olmamış, tersine Erdoğan’ın depremi kendisi için “Allah’ın lütfu”na dönüştürme adımlarının ete kemiğe bürünmüş hali olarak Arınç tarafından gündeme getirilmiştir!
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58
- Sermaye tüm güçlerini emekçilere karşı seferber ederken sendikalar ne yapıyor? 27 Ekim 2024 04:45
- Erdoğan-Bahçeli ittifakı: Büyük iddialar küçük hesaplarla nereye kadar? 24 Ekim 2024 12:49
- Emek mücadelesi için son derece önemli bir dönemin eşiğinde! 21 Ekim 2024 05:04
- ‘Kürt sorununun çözümü’ konusunda demokrasi güçlerinin inisiyatif alma zamanı! 17 Ekim 2024 05:14
- İktidarın ‘iç cepheyi güçlendirme’ stratejisi muhalefeti etkisizleştirmekten geçiyor 12 Ekim 2024 05:03