18 Şubat 2023 04:43

Deprem, algı yönetimi, biriken faşizm

enkaz alanı

Fotoğraf: AA

Paylaş

Deprem, bölge dışındaki geniş kitlelere, TV kanalları ve sosyal medya araçları ile iletildi. Ancak her haber kaynağı deyim yerindeyse fili tuttuğu yerden tarif ediyordu. Haber kaynağının meşrebine göre yapılan tercihler sonrasında, görüntüler ve haber dili arasında ciddi farklılıklar, birbiriyle çelişen öyküleme ve öncelik sırası ortaya çıkıyordu. Kimileri gerçeği bütün çıplaklığıyla aktarmaya çalışırken, kimileri de anlatılan gerçekliği yalanlayıp, anlatanları suçlayıp, hesap sormakla tehdit edip, oluşturmak istedikleri algı doğrultusunda görüntüler aktarıyordu. 

Gerçeğin gölgelenmesi, gözden kaçırılması çabaları çok geçmeden ortaya çıktı. Habertürk Çalışanı Gazeteci Mehmet Akif Ersoy; “Üzülerek paylaşıyorum, çok yerden duydum. Diyorlar ki ‘Biz kazıyoruz kazıyoruz tam çocuğa ulaşacağız pat başka bir ekip gelip sizin işiniz bitti, çekilin biz çıkaracağız deyip kameraları çağırıyorlar’’ dedi. Halk TV Muhabiri Ferit Demir, Malatya Battalgazi’deki arama kurtarma çalışmalarını takip ederken iki polisin kendisini çekim yapmaması konusunda uyardığını, bu engellemeye boyun eğmeyince kendisini tekmelediğini söyledi.

Depremzedelerin sesinin doğrudan kesilmesi, algı üretiminin bir başka boyutu olarak gündeme geldi. Bazı televizyon kanallarında eksiklikleri, beceriksizlikleri dile getirenler ya muhabirler tarafından susturuldu ya da yayın sırasında sesleri kesildi. Konuştuğu depremzede yardım ekiplerinin gelmediğinden yakınınca, Show TV Muhabiri Tuğba Södekoğlu’nun röportajı kesip uzaklaşması akıllarda kaldı. Halk TV’ye konuşan bir depremzede, kendisine mikrofon uzatan muhabire “Bakın gerçekten yayımlayacaksanız konuşayım. Biraz önceTRT 1’in yayınına da gittim kestiler yarı yolda. Sanki provokatörlük yapacağım.” sözleriyle TRT tarafından konuşmasının kesildiğini ifade etmişti.

Adıyaman’dan yayın yapan TV100 Muhabiri Sertaç Murat Koç, “Köydeyiz altı gündür elektrik yok, ben konuşmak istiyorum, söyleyin altı gündür elektriğimiz yok, çadırımız yok” sözleriyle tepki gösteren yurttaşı kamera görüş açısının dışına iterek susturmak istedi. Kahramanmaraş Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’e soru sormak isteyen Fox TV Muhabiri Gülşah İnce, Güngör’ün yanındaki bir kişi tarafından eli tutularak engellendi. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün ve tarihe kalması açısından buraya not edilmesinde fayda var.

Kurtarma çalışmalarının yetersizliğine rağmen iktidar yanlısı medyada zamanında ve geniş kapsamlı müdahaleler yapılıyormuş gibi haberler yapıldı. Bunun bir örneği, yayın yapan bir TRT haber ekibinin, enkaz önünde çekim yapmak için AFAD çalışanlarının gelişini beklemesi oldu. Söz konusu yerde olanlara tepki gösteren bir depremzede, TRT ekibinin çekim yapmaya çalıştığı enkazdan iki gündür yardım çığlıklarının duyulduğunu ancak haber verdikleri halde, hiç kimsenin daha önce gelip enkaz altındakileri kurtarmaya çalışmadığını söyledi.

* * *

Yukarıda aktarılan müdahaleler ve sosyal medyadan eklenebilecek çok sayıda örnek deprem alanında olup bitenin yansıtılışı bağlamında çetin bir mücadelenin yürütülmekte olduğunu gösteriyor. Ancak, bu derece yoğun ve kapsamlı bir algı yönetim sürecini sadece kısa erimli sonuçları açısından değerlendirmek eksik kalır.

İktidar yanlısı kanallarda durmaksızın tekrarlanan canlı kurtarma, buharı tüten çorba dağıtımı, karada ve savaş gemilerinde kurulmuş sahra hastanesi ve düzenli yardım konvoyu görüntüleriyle şekillenen algının yaşanan gerçeklikle ilgisi yok. Bu algı çerçevesi, “asrın felaketi” ile karşı karşıya olunduğunu, depremin sonuçlarına karşı canla başla mücadele edildiğini, ilk andan itibaren sürecin iyi yönetildiğini, yapılması gereken her şeyin yapılmakta olduğunu, yaşanan aksaklıkların felaketin büyüklüğünden ve geniş kapsamından kaynaklandığını ima etti. Enkaz altında kalanların sosyal medya mesajlarıyla attığı yardım çığlıklarının, ancak kişi kurtarılabilirse bu kanallarda haber olabildiği görüldü.

Oysa iktidar hegemonyasının dışında kalan kanal ve mecralardan gelen haberler; çağ dışı bir başıboşluğu ve plansızlığın getirdiği kritik gecikmelerin ölüme yol açan sonuçlarını ekranlara getirdi. 6 Şubat’tan bu yana iktidar medyasının haberleri ile gerçeklik arasında büyük bir açı farkı ortaya çıktı. On binlerce yurttaşın canlı canlı toprağa gömüldüğü bir süreçte gündeme gelen bu açı farkının daha öncekilerden çok daha tehlikeli boyutları mevcut. Bahsi geçen yoğun algı yönetimi sadece iktidarı başarılı göstermekle kalmıyor. Muhalif kanallarda yapılan haberleri ve bu mecralarda görüşünü ifade edenleri de “Yapılan büyük fedakarlıkları görmeyen,” “başarılı ve yüksek kapasiteli yönetim”e şükretmeyen, müzmin huysuz ve ders almaz yıkıcılar olarak gösteriyor. Depremzedenin toprak altında kalmış yakını için attığı çığlık, iktidar yanlısı medyanın ürettiği algının sınırları içinde kalan kulağa bir kadir bilmezlik örneği gibi geliyor, ona karşı öfke birikiyor, faşizm birikiyor.

Tam da bu yüzden algı yönetimine karşı kurulan ve yılmadan kuvvetlendirilmesi gereken gerçeklik seti, faşizme karşı duvar işlevi de taşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa