20 Şubat 2023 04:55

Diyanetin ‘ahlaksız soruya’ verdiği fetva kimsesiz çocuklar için çok ağır tehdit!

fetvalar sizin sokaklar bizim

Ekmek ve Gül

Paylaş

Diyanet İşleri Başkanlığı skandala doymuyor.

Daha, Hiranur Vakfında Vakfın Kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, 6 yaşındaki kızı H.K.G ile müridi 29 yaşındaki Kadir İstekli’yi evlendirmesinin skandalının mürekkebi kurumadan şimdi de Diyanetin, “Depremzede çocukları evlat edinenin evlat edindiği çocukla evlenebileceği”ne dair fetvası gündeme geldi.

Tam da Maraş merkezli iki büyük depremin vurduğu 11 ilde yüzlerce, belki de binlerce çocuğun ailesiz kaldığı, bu çocukların ne kadarının kayıt altına alınıp devlet korumasına alındığı (alınamadığı), bu çocukların organ mafyasının, çocuk ticareti yapanların eline düşme ihtimallerinin tartışıldığı bir zamanda Diyanetin böyle bir fetva ile ortaya çıkması, depremzede çocuklarla ilgili endişeleri daha da büyüttü.

Nitekim Diyanetin bu fetvasına sosyal medyada tepki yağarken, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çocuk Hakları Komisyonu da Diyanetin bu fetvasının yürürlükteki yasalara göre suç teşkil ettiğini açıkladı.

Diyanet tepkiler üzerine görüşünü değiştirmese de “Konunun bağlamında koparılarak istismar edildiği” repliğini yineledi. Fetvanın “Evlat edinenin evlatlığı ile evlenebileceğine ilişkin bölümünü sitesinde sildi, ama sildiği bölümü yeni ayet ve hadislerle de savunmaya devam etti.

DİYANET KENDİ ÜRETTİĞİ ‘AHLAKSIZ SORU’YA OLUMLU YANIT VERİYOR

Diyanet İşleri Başkanlığı Yüksek Kurulu, bu konuya dair fetvasının gerekçesini özetle, “Bize depremzede çocuklar evlat edinilebilir mi?” sorusu geldi, bu fetvayı bu soruya yanıt olarak verdik” diyor.

“Laik bir ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir devlet kurumu olur mu olmaz mı” tartışmasını bir yana bırakıyoruz.  Varsayalım ki oldu! Böyle Anayasa’sında hâlâ “laik bir devlet” olduğu yazılı olan, üstelik “Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddeleri arasına konulan bir ülkede devletin bir kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığının bu soruya vereceği iki yanıt olabilirdi. Birinci ve asıl verilmesi gereken yanıt; “Bu konu bizim alanımızla ilgili değil. Bunun için devletin ilgili makamlarına başvurmanız gerekir” biçimindedir. Verilmesi mümkün olan ikinci yanıt ise; “Yasalarımıza göre, evlat edilen diğer çocuklar gibi yasal koşullar yerine getirilerek depremzede çocuklar da evlat edinilebilir” demekten ibaret olabilirdi.

Hayır! Diyanet İşleri Başkanlığı iki yanıtı da vermiyor. Açıyor “kara kaplı kitabı”; ayet ve hadislerden dayanaklar buluyor ve yürürlükteki Medeni Kanun’a aykırı olarak, evlat edinilen çocuklarla kan bağı olan “asıl evlatların” miras bakımından da aynı haklara sahip olamadıklarını söylüyor. Ama burada da durulmuyor, “Hazır fırsat çıkmışken tamamına erdirelim” denilerek sanki kendilerine “Evlat edinilenle evlat edinen evlenebilir mi?” gibi bir “ahlaksız soru” da soruluyormuş gibi Diyanet İşleri Başkanlığı Dinişleri Yüksek Kurulu fetvasını, “Evlat edinen evlatlığı ile evlenebilir”e kadar götürerek tamamlıyor.

Yani Diyanete, “Evlat edinen evlatlığı ile evlenebilir mi?” diye bir soru sorulmuyor. Diyanet bu soruyu kendisi uyduruyor ona yanıt veriyor. Verdiği yanıt da olumlu! 

DİYANETTEN SAVUNMA: KONU BAĞLAMINDAN KOPARILDI!

Tepkilerin büyümesi karşısında Diyanet, “Konuyu saygısız bir yaklaşımla bağlamından kopartarak çirkin çağrışımlara kapı aralayacak şekilde yorumlamak, iyi niyetle asla bağdaşmayan bir tutumdur” diyerek son zamanların en yaygın ama en yalama olmuş savunmasını yaptı. Ama bu savunmanın pek bir taraftar bulduğu söylenemez.

Nitekim bu savunmaya karşın olan bitenler karşısında; “depremzede kimsesiz çocuklar” ve “Evlat edinenin evlat edindiği ile evlenmesi” bir arada gündeme getirilince ister istemez herkesin aklına çok da haklı olarak Hiranur Vakfında H.K.G’nin 6 yaşında evlendirilmesi, tarikat ve cemaatler, bu evliliği açıkça savunurken Diyanetin bu skandalı utangaç bir karşı çıkışla geçiştirmesi geldi.

Tepki sosyal medya ve medya ile sınırlı kalmadı. Çeşitli kuruluşlar da tepki gösterdi.

“Diyanetin çocukların cinsel istismarının önünü açan ilk açıklaması değil. Daha önce Diyanet Vakfı yayınlarında ‘evlilikte alt sınırın kızlarda 9, erkeklerde 12’ olarak belirtildiği ortaya çıkmıştı” açıklaması yapan Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), Diyanetteki sorumlular hakkında yasal işlem yapılmasını da istedi.

Gazetemize konuşan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Hatice Kaynak da “Bu açıklama kötü niyetli, ‘Büyüteyim daha sonra da evleneyim’ ya da ‘15 yaşındaki bir çocuğu evlat edineyim daha sonra da evleneyim’ anlamına gelir. Dahası bu açıklamanın çocukların hukuki bir biçimde evlat edinilmesine engel olunmak için yapıldığını düşünüyorum” değerlendirmesi yaptı.

DEPREMZEDE ÇOCUKLAR İHH’YE TESLİM EDİLMİŞ!

Diyanetten yapılan bu “kötü niyetli” açıklamalara paralel olarak, deprem bölgesinden getirilen 60 kadar kız ve erkek çocuğunun (Bakanlık 20 çocuk diyor) İnsani Yardım Vakfının (İHH) Beykoz’da kiraladığı iki villaya yerleştirildiği ortaya çıktı.

İHH haberi yalanladı, “Bizimle ilgisi yok” dedi. Ama Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada; çocukların İHH’nin bir elemanı tarafından kiralanan villalara yerleştirildiği kabul edildi. “Haberde bahsi geçen adrese kolluk ve Beykoz Sosyal Hizmetler Merkezi ekiplerimizle hane ziyareti gerçekleştirilmiştir. Yapılan tespit neticesinde hanede yabancı uyruklu (Suriyeli) kadınlar ile çocuklarının olduğu, çocuklar açısından herhangi bir ihmal ve istismar bulgusunun bulunmadığı tespit edilmiştir. İhtiyaç duymaları halinde temas kurabilecekleri iletişim kanalları ile ilgili gerekli bilgilendirme de yapılmıştır” deniliyor.

Yani, Bakanlık haberin doğru olduğunu kabul ediyor, ancak kendilerinin bilgisi dahilinde olduğunu söyleyerek zevahiri kurtarmayı amaçlıyor.

DEPREMZEDE ÇOCUKLAR TARİKATLARA MI EMANET EDİLECEK?

Ama burada asıl soru “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin 20 çocuğu koruyacak imkanı yok mudur ki, bu çocukları İslamcı tarikat ve cemaatlerle bağlantılı bir vakfın evlerine yerleştiriyor?” olmalı. Ama bu kadarla kalınırsa soruya verilen yanıt çeşitli gerekçelerle masumlaştırılabilir. Ne var ki, Erdoğan’ın tek adam iktidarının eğitim, sağlık, sosyal yardımlar… bütün toplumsal alanları cemaat ve tarikatları merkezi devletin ve yerel yönetimlerin “paydaşı” yaptığını, bunun “muhafazakar toplum inşası projesi”nin başlıca dayanakları olduğu dikkate alındığında depremzede çocukların İHH’nin evlerine yerleştirilmiş olmaları masum bir “acil koruma” tutumuyla açıklanamaz. Tersine bakanlık İHH evine yerleştirilen çocukların “yabancı uyruklu (Suriyeli göçmen)” çocuklar olduğuna vurgu yaparak yapılanı önemsizleştirmek istese de yapılan iktidarın depremde kimsesiz kalan çocukların korunmasına dair çözümünün, cemaat ve tarikatlara teslim etmekten geçtiğinin işareti olarak görmek gerçeğe çok daha yakındır.

İktidarın bu eğilimi, depremzede kimsesiz çocukların tarikat ve cemaatlerin kucağına atılması tutumuyla birleştiğinde Diyanetin, “Çocukları evlat edinenlerin evlatlıklarıyla evlenebileceği” fetvasının öylesine ve “İslam hukuku” bilgisi olsun diye verilmiş bir fetva olmadığı da görülüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa