22 Şubat 2023 04:46

On binlerin enkaz altında kalmasının sorumluları, kendileri dışında suçlu arıyor

Hatay depremi

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin deprem bölgesine yaptıkları hızlı ziyaret sırasında şiddetli bir deprem daha yaşandı.

Hatay’ın Defne ilçesi merkezli birinci deprem 6.4 gibi çok şiddetli bir depremdi. Saat 20.07’de yaşanan Samandağ merkezli ikinci deprem ise 5.8 şiddetindeydi. Bu son depremlerde 6 kişi hayatını kaybederken 294 kişinin de yaralandığı açıklandı.

Bu son depremin halkın psikolojisi üstündeki etkisinin sahadaki yıkımından çok fazla olduğu, dolayısıyla sağlam evlere dahi girilememesi sonucunda zaten karşılanmamış olan çadır ihtiyacının çok daha fazla artırdığı görüldü. Kaldı ki AFAD da son depremlerden sonra halka, “Evlere girmeyin” çağrısı yaptı.

Hatay’da yağmurların yeniden başlamasının da çadır ihtiyacını had safhaya çıkardığı belirtiliyor.

İlk iki büyük depremin üstünden 2 haftadan fazla zaman geçmesine karşın basit “çadır ihtiyacını” bile karşılayamamış iktidar sahipleri “Bize bir yıl daha verin size refah ve huzur içinde yaşayacağınız kentleri yeniden kuralım” diyerek depremzedelerin karşısında konuşabiliyorlar!

ERDOĞAN RANTSAL DÖNÜŞÜME DİRENEN HALKI SUÇLUYOR

20 Şubat günü deprem bölgesine yaptığı ikinci ziyarette yanına Bahçeli’yi de alan Erdoğan’ın ilk durağı Antakya oldu.

Antakya AFAD merkezinde yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan “Mart ayı içinde Hatay’da 40 bin 426 konutun, Kahramanmaraş’ta 45 bin 67 konutun, Adıyaman’da 25 bin 882 konutun, Gaziantep’te 18 bin 544 konutun, Malatya’da 44 bin 770 konutun, Osmaniye’de 9 bin 550 konutun, Diyarbakır’da 6 bin, Şanlıurfa’da 3 bin, Elâzığ’da 3 bin 750, Adana’da 2 1500, Kilis’te 250 konutun inşasına başlıyoruz” diyerek bir kez daha “Depremden sonra kentleri yeniden kurmak”tan kastedilenin “merdiven altı müteahhit” anlayışından bir adım daha ileri gidilmediğini gösterdi.

Oysa bu ülkede en azından 17 Ağustos depreminden beri, “Depreme dayanıklı binalar yanında sağlıklı yaşanan kentler yapılması” gerektiği, “kentsel dönüşüm”ün de böyle kentler kurmak için yapılması gerektiği tartışılmıştır. Ama Erdoğan-AKP iktidarı kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme dönüştürerek itibarsızlaştırmış, halkın değil müteahhitlerin çıkarlarını esas alan “halkın rantsal dönüşüm” dediği, “merdiven altı bir inşaatçılığa” indirgemiştir. Böylece halkı kentsel dönüşüme karşı gösterip, kentsel dönüşümdeki başarısızlıklarını da halkın üzerine yıkmaya çalışmaktadırlar.

YER BİLİMCİ NACİ GÖRÜR’DEN ÇAĞRI: DEPREM DİRENÇLİ KENTLER TALEP EDİN!

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan hem Antakya hem de Maraş’taki konuşmasında “kentsel dönüşüm”ün “rantsal dönüşüm”e dönüştürülmesine karşı çıkanları hedefe koyarak; “Kimi ideolojik saplantılarla kimi basit çıkar kaygılarıyla yürütülen engelleme çabalarının artık son bulmasını bekliyoruz” dedi ve kentsel dönüşümündeki başarısızlıklarının üstünü örterek halkı kentsel dönüşüme karşı çıkmakla suçladı.

Kaldı ki, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremden sonra yer bilimciler, deprem uzmanları, inşaat mühendisleri, mimarlar, şehir planlamacılar… nasıl binalar yapılması, nasıl kentlerin kurulmasına ihtiyaç olduğunu tartışmakta, kentsel dönüşümün “Gösterişli binalar yapma”ya indirgenmiş olmasını şiddetle eleştirmektedir.

Belki ülkemizin yetiştirdiği en önemli yer bilimcilerden olan, yıllardır bu konuda halkı uyarmaya çalışan, yetkililere bazen yalvaran bazen öfkeyle haykırarak seslenen Prof. Dr. Naci Görür, Erdoğan’ın deprem bölgesine ikinci ziyaretinden iki gün önce attığı tweetle, bu konudaki bilim insanlarının çağrısı olarak alınabilecek bir öneriyi çok net ifade etti: “Fay tartışmalarını bırakalım, deprem nerede olacak, nasıl olacak tartışmalarını bırakalım. Deprem gerçeğini kabul edelim ve deprem dirençli kentler talep edelim. Bunu tüm siyasilerden talep edelim!” Naci Hoca daha ne söylesin ki!

DEPREM Mİ BİNALAR MI YOKSA BU ZİHNİYET Mİ ÖLDÜRÜYOR?

Erdoğan-Bahçeli ikilisinin ziyaretleri sırasında Maraş’ta konuşan Erdoğan Hatay’daki konuşmasının benzerini tekrarlarken Bahçeli kendi tarzında konuştu.

İktidarın depremin arkasından müdahalesini övdükten sonra sözü depremin nedenini de geçerek anlamına getiren Bahçeli; “Çok sayıda vatandaşımız hakkın rahmetine kavuşmuştur, çok sayıda vatandaşımız yaralıdır. Başımız sağ olsun diyorum. Bu büyük felaket mucizelerle anlamlı kılınmış, içinde sır olan bir olay gibi geliyor bana. Bu konuda MHP olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın yanınızdayız, her konuda ona tam desteğimizi belirtmek istiyorum" diyerek iktidarın depreme müdahale tutumuna açık ve tam destek verdiği gibi bundan sonra yapacakları için de açık çek verdi.

Bahçeli’nin bu konuşması elbette Cumhur İttifakının büyük ortağı Erdoğan’ın deprem bölgesine yaptığı önceki ziyaretinde depremde ölen ve yaralanan on binlerce insanın başına gelenleri “kader planı” olarak gördüğünü söyleyen Erdoğan’ı hatırlattı. Demek ki; iktidarın iki ortağı da sadece depremden sonra yapılan müdahalelerin kusursuzluğunda değil on binlerin enkaz altıda kalmasının nedeninin rant temelli kentleşme planlarının ve gözü kârdan başka bir şey görmeyen müteahhitçiliğin, rüşvetçi resmi görevlilerin, “imar afçısı” siyaset bezirganlarının… el birliği ile yaptığı “çürük binalar”dan oluşan kentçiliğin olmadığında ama bu felaketin aslında içinde “sırları” da barındıran bir “kader planı” olduğunda da hemfikirler!

Cumhur İttifakının iki liderinin deprem ve yol açtığı yıkımla ilgili öne sürdükleri gerekçelere bakıldığında, yaygın bir biçimde kullanılan “Deprem değil bina öldürür” sloganının gerçeğin sadece görünen yanını ifade ettiğini bu yüzden de bu sloganın gerçeği ne ölçüde ifade ettiğinin üstünde düşünmek gerekir. Çünkü tek adam yönetimini iki liderinin söylediklerine, yaptıklarına ve yapmak istediklerine bakıldığında, “Deprem değil bina öldürür” sloganını, “Deprem değil halkı çürük binalarda oturmaya mahkum eden zihniyet öldürür”e kadar götürmek gerekir.

On binlerin enkaz altıda kalmasının ve kadim kentlerin haritadan silinmesinin baş sorumluları ikide bir deprem bölgesine giderek halkın kafasını karıştırarak hedef şaşırtmaya çalışıyorlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa