Hayat eve sığmadı

Fotoğraf:Özge Elif Kızıl/AA
Evleri eşitlemeden, yaşanılır kılmadan “Hayat eve sığar” (HES) diyenler, bununla övünenler neredesiniz?
Evin, yuvanın yaşamsal önemi, pandemi ile dünya ölçeğinde bir kez daha öne çıkmışken, en ufak bir depremde yıkılacağı kamu otoritesince bilinen evleri işaret edip “yaşanılır” diyenler neredesiniz?
Hafızalarını aynı ülkeye, kimi zaman aynı şehre sığdıramayan, farklı hafızalar için ortak bir tarih üretemeyen bir coğrafyada ‘Hayat eve sığar’ mı? Sığmadığını gördük; pandemide öldük, depremde öldük, eşitsizliklerde öldük…
“Salgın var, aman ha, vitaminden zengin beslenin, dengeli beslenin” diyordunuz dün, bugünse sağlam evler salık veriyorsunuz. Ama hangi ücretle olacak tüm bunlar? Bizi yoksul kılanlar nasıl da arsızca sıralıyor ödevlerimizi.
Virüslerin vatanı, pasaportu, nüfus cüzdanı yok. Tanklar üzerinden geçince de ölmüyorlar, kurşun yağdırınca da. Yani, silahlanmaya ayrılan kaynaklar işe yaramıyor, gördük. Tanklar, tüfekler depremden kırılınca da işe yaramıyor. Ülkede depreme dayanıklı, yaşanılır evler için bütçe tartışmaları yapanlar, silaha ayrılan bütçeyi halktan gizliyor yine, yeniden…
Ve Türkiye: Milyar dolarlar ödeyeceği “hava savunma sistemleri” için Rusya ile ABD arasında sarkaca dönen, beri yanda halka mezara dönmeyecek evler sağlamaktan aciz bir siyasal iklim…
Dün “Hayat eve sığar” diyenler şimdi sokağı adres gösteriyor, “Hayat çadıra sığar” diyorlar. Ama hangi çadıra, ne kadar, nasıl?
Tesadüfen sağ kalınanlar ülkesi olduk nicedir. Bir tesadüf, yaşadığımız son depremler henüz aşı yokken pandeminin en yıkıcı dönemine denk gelseydi halimiz ne olurdu? Hayat ne eve ne sokağa sığardı değil mi?
Sağlığın bedensel, ruhsal iyilik hali olduğunu bilmeyen yoktu. Pandemi ve deprem, geniş halk yığınlarına sağlığın sosyal ve özellikle de siyasal iyilik hali olduğunu bir kez daha hatırlattı. Görüp geçirmişliğin, halkın gazabındaki o gizli kalmışlığın dalgalar halinde geldiğini tarihten biliyoruz, yeniden göreceğiz…
Halk tabiat misali “Kendinden alınanı geri alır”. Ve bilinmez bir sır değildir “Depremle gelenin depremle gideceği”.
Demokratik, bilimin yol göstericiliğinde, aydınlanmacı bir ülkede elbette hayat eve de sokağa da sığar, tüm farklılıklar da ülkeye. Yılmak yok, barış için, özgürlükler için, iş ve aş için, depreme dayanıklı mekanlar için, sağlıklı ülke ve yurttaş için yola devam…
Sağlıcakla kalın.
Evrensel'i Takip Et