Üniversiteye uzaklıkla paralel, bilim, sanat, vicdanla ters orantılı afet: Başkanlık, YÖK, AFAD

Fotoğraf: Murat Çetinmühürdar/TCCB/AA
Kafa olmadan da organ olabilir, kan olabilir ama bu insan olmaz; dağılmış parçalanmış kamplaşmış insan yığınlarından toplum olmaz.
Üniversitesi kapatılan, eğitim öğretimi, teorisi pratiği uzaktan online olan bir halde deprem yönetilemez, doğal bir oluşum insani bir afete dönüşür maalesef.
DEPREM DOĞAL, AFET İNSAN TOPLUM YAPIMI
Bir deprem oldu, doğaldı, afet ama doğal değil, insanın aklını, bilimini, bilgisini, tekniğini, sanatını, mimarisini, mühendisliğini, denetimini, yönetimini düzgün yapmaması ve düzgün kullanmamasından. İnsan ne çekiyorsa kendi kafasızlığından, kendi cehaletinden çekiyor diyordu Kant “Aydınlanma Nedir?” sorusuna aradığı yanıtta.
Depremler doğal bir oluşumdur, insana ne zaman hangi büyüklükte olacağını sormaz, güneşte patlamalar olur durur, onun doğasındandır. Yağmur yağar, kar yağar, güneş ışıtır, dere akar, okyanus dalgalanır, dünya döner, soğuk sıcak mevsimler olur. Güneşin altında üç dört saat tedbirsiz halde kalırsanız yanarsınız, yüzme bilmeden çaya atlarsanız boğulursunuz, kışta soğukta açıkta durursanız donarsınız, dayanıksız yapılarda yapar orda barınırsanız depremde başınıza çöker.
ÜNİVERSİTE-BİLGİ-TEORİ-PRATİK BAĞI: AFETİN SEBEBİ BİLİMDEN, SANATTAN, VİCDANDAN KOPUŞ
Teori pratik ilişkisi nedir?
Yaşam bizzat yaşanarak yaşanır. Tüm bitki ve hayvanlar pratiktedir. İnsan da pratiktedir. Pratik nedir sorusu da geniş anlamda bir pratiktir, daha doğrusu insan için teori-pratik ayrılmaz bir bütündür.
Bitki ve hayvanlar için de teori-pratik bağına dair soru sormak uygun mudur, tartışmalı olmakla birlikte, bitki ve hayvanlar için bile böyle bir bağ doğal düzeyde sorgulanmaktadır çünkü bitki ve hayvanlar uzun erimde adaptasyon sürecinde binlerce, on binlerce yılda genetiklerine bu deneyimlerini biriktirirler, yeni şartlara, bu birikime göre uyarlanır ve orada tutunmaya çalışırlar, stres, korku ve haz saiklerini bu birikimleriyle birlikte yönetmeye çalışırlar, tehdit ve tehlikelerden kaçınmaya çalışır, uygun yaşam ortamlarına doğru doğal bir yayılım gösterirler.
Doğa, bitki, hayvan, insan karşıtlaştırması uygun olmamakla birlikte insan yaşamı nasıl yaşamaktadır, insan oluşunu nasıl gerçekleştirmekte ve geliştirmektedir diye sorulursa onun için bazı artılar vardır. Bitki ve canlılarınki bilgi, genetik kodlama ve birikimlerinde, insan ve toplumlarınki artı olarak kültür, bilgi, okul ve üniversitelerindedir, düşüncel beceri ve birikimlerindedir.
İnsanın bu artısı istemlerini artırırken bunu akılla, bilimle, sanatla, vicdanla yönetmezse kendi kendisinin kurdu haline de gelebilmektedir: İnsanı insanlığından çıkaran da doğal yanı değil beynini, zihnini, aklını düzgün kullanmamasındandır.
İnsan anlayarak, açıklayarak, anlam vererek yaşamını kurar. Teori ve pratik birlikte işler, pratiği teorisiyle sağlıklı ve sağlam olur. Bunun birincil düzeyi bilgi bilimdir. Yaşam bilimleri, biyoloji, etoloji, davranış bilimleri, etiyoloji (neden bilimi), sosyal bilimler, tüm bilimler, felsefe ontoloji ve metafizik sonuçta olan biteni, varolanı, varolanın belirleyici ilkelerini, bizzat varlığı (ana ilke ve sebepleri) anlamaya kavramaya çalışıyor; geometri mantık matematik hesap kitap yapar, akıl vicdan tartar, seçim yapar. Ama bilgi olmadan akıl ve vicdan, akıl ve vicdan olmadan insanlık olmaz, bol bol afetler olur, doğal depremler afetlere, yaşam ezime dönüşür.
ÜNİVERSİTE: ‘NEREDE DEVLET’ SORUSUNDA YAPILARIN ÇÜRÜKLÜĞÜNÜN VE DÜZENİN ÇÜRÜMESİNİN SEBEBİNİ ÇARESİNİ ARAR
Deprem oldu, on binlerce insan öldü, 6 Şubat’tan bu yana on sekiz gün geçti, anne baba kardeş çocuklarımızın bir kısmının cesetleri bile çıkarılamadı, enkazlarda koktu, kayboldu, insanlar “Devlet nerede?” diye çığlık atıyor, yakarıyor. Bilim insanlarına, okul ve üniversiteler ana soruları, sebepleri sormak ve çözümler üretmek durumda, tam da okul ve üniversiteler bunun için var: Yapıların çürüklüğünün, yıkılması veya hasar almasının sebep ve sorumluları nedir, kimlerdir, organizasyon ve koordinasyon bozukluğunun sebebi nedir, toplumsal çürüme nedir, depreme dayanıklı binalar, güvenli sağlam bir hayat ve toplum şartları nedir, bunlar nasıl sağlanır, çözümler çareler nelerdir?
ÜNİVERSİTE SEBEPLER, ÇARELER GÖRÜLMESİN DİYE KAPATILIYOR
Üniversiteler, uzun yıllardır tüm aşınmalarına rağmen yine de azcık fizik, kimya, mantık, matematik, coğrafya, psikoloji, sosyoloji, felsefe, mühendislik, mimari, sanat olan yerlerdir. Okul ve üniversiteler kurumsal düzeyde bir toplumun beyninin akıl, bilgi, düşünce sanat kısmını oluşturur. Teori bilgisini, bilgi sebeplerini ve mekanizmalarını, değişim dönüşümün ilkelerini anlamaya açıklamaya çalışır, depremin niye afete dönüştüğünü sorar, bunun önlenmesi için bilimsel rasyonel çözüm önerileri, yol teknik önerir. Teori pratikle birlikte oluşan pratiğin ayrılmaz parçası ve temelidir, üniversite yaşamı teori ve pratik birlikteliğidir.
O halde, okullar ve üniversiteler yaşadığımız afetlerin, her tür yapı çürüklüğü ve düzen çürüklüğünün sebebini ve çaresini görmeyelim diye kapatılıyor veya dejenere ediliyor.
Okullar, üniversiteler bozulurken hangi zümreler, sınıflar ve zihniyetler öne çıkıyor, MÜTAŞERİK’ler (müteahhit, tarikat, taşeron, şeriatçı şerikliği) mi, bunlara da dikkatlice bakmak gerekiyor. Okul ve üniversiteler bozulurken nemacılar, taşeronlar tarikatlar üşüşüyor.
Akıl, bilgi bilim, sanat, mühendislik, vicdan sahibi isek bu olan bitenin hesabını sormak ve çözümlerini oluşturmak bizlere bağlı bulunuyor.
Evrensel'i Takip Et