Kızılay’da ‘Pandora’nın Kutusu’ açılırken statlardan ‘hükümet istifa’ haykırışı!
Fotoğraf: AA
Büyük deprem bir yandan iktidarın depreme hazırlık konusunda hiçbir hazırlığının olmadığını gösterdiği gibi depreme hazırlıkla görevli kurumlardaki çürümenin nerelere vardığını göstermeye de devam ediyor.
Ancak depremin üstünden üç haftadan fazla zaman geçmiş olmasına karşın barınmadan hijyene, içme suyundan sağlık sorunlarına yetersizlik devam ederken, kimliği belirsiz biçimde defnedilen pek çok kişinin varlığı ve ailesi belirlenememiş “kimsesiz” çocukların akıbetlerine dair endişeler de devam ediyor.
Ama öte yandan yandaş medya ve iktidar sözcüleri her şeyin normal olduğunu, enkaz kaldırılmasının hemen arkasından temel atmalara başlanacağını “müjde” olarak sunuyor. Oysa bilim insanları ve mühendisler, zemin etüdü başta olmak üzere gerekli ön hazırlıklar yapılmadan temel atarak inşaata başlamanın son derece yanlış olacağını belirtiyorlar.
Ne var ki iktidar sözcülerinden bu uyarıları umursadıklarına dair bir işaret yok. Tıpkı enkazın kaldırılması sırasında ortaya çıkan toz ve asbest gibi kanser ve kronik hastalıklara yol açabilecek etkenlerin yayılmasını azaltıcı önlemlerin alınması gerektiğine dair yapılan uyarıların umursanmaması gibi!
Son günlerde dikkat çekici bir şey de depremde hayatını kaybeden kişi sayısının açıklanmasında ayak sürümeye dönüşen tutumun giderek pandemide olduğu gibi, ölüm sayısının açıklanmasına tümüyle son verileceği biçimindeki endişeleri haklı çıkaracak işaretlerin çoğalmasıdır.
İYİ Kİ KIZILAY ÇADIRLARI DEPREM BÖLGESİNDE AÇIK ARTIRMAYA ÇIKARMAMIŞ!
Elbette ki deprem bölgesinde pek çok sorun var. Ama mikrofon uzatılıp, “En önemli talebiniz ne?” denilse verilen yanıt açık ara aynıdır: Çadır!
Ancak pazar gününden beri ülke Kızılay’ın çadır skandalıyla çalkanıyor.
Çünkü, elindeki tüm çadırları daha ilk gün deprem bölgesine göndermesi gereken Kızılay’ın, depremin üçüncü günü elindeki çadırları Ahbap Derneğine sattığı ortaya çıktı!
Cumhuriyet gazetesinden Murat Ağırel, pazar günkü Cumhuriyet’teki köşesinde bu skandalı yazdı.
Kızılay elindeki çadırlardan 2 bin 50’sini 46 milyon TL karşılığında satmış!
Üstelik ortaya çıktı ki sadece Ahbap’a da satmamış Türk Eczacıları Birliğine (TEB), deprem bölgesinde kurmak istediği eczaneler için gerekli büyük boy (her biri 76 metrekare) 5 çadırın her birini 140 bin TL’ye satmış!
Kızılay Başkanı Kerem Kınık bu satışı kabul etmekle kalmadı, “Rutin bir işlem. Yaptığımız her işlem ahlaki, akılcı yasal ve doğru. Aksini iddia edenler kötü niyetlidir!” diyerek savundu!
Sadece bu kadar da değil Kızılay Ahbap’a kuru fasulye ve barbunya konserveleri de satmış! Bunu Haluk Levent doğruladı.
Kerem Kınık’ın çadırları satma gerekçesine bakılırsa, Kızılay’ın çadırı deprem bölgesine götürüp açık artırmaya çakmamış olmasına teşekkür etmemiz gerek!
KIZILAY’DA PANDORANIN KUTUSU AÇILDI
Olup bitene bakılırsa, deprem Kızılay’ı öyle salladı ki Kızılay’ın Pandora Kutusu açıldı ve içindeki tüm zifosunun ortalığa saçılacağı günlere geldik!
Murat Ağırel’in haberinin ortaya çıkmasından beri Kızılay’ın çadır satma skandalı gündemin ön sırasında.
Tartışma, “Kızılay ticari bir kurum mudur ki, elindeki çadırları bölgeye göndermek yerine satıyor?” sorusu etrafında dönüyor.
Ama 1868’de kurulan, 155 yıllık bir yardım kuruluşu olarak bildiğimiz Kızılay, geçen yıl Kızılay Yatırım Holdinge dönüştürüldü. Çünkü AKP-Erdoğan iktidarı, ülkeyi bir anonim şirket olarak yönetme halini sadece bir yardım kuruluşu olan Kızılay’ı da bir anonim şirketler topluluğundan oluşan holdinge dönüştürmüş bulunmaktadır. Dahası bu Kızılay holding aynı zamanda AKP’nin arka bahçesine dönüştürülmüş, eş-dost-yandaşlarla doldurulmuş bir kuruluştur.
Bu yüzden de sadece Kızılay Başkanı olan Kerem Kınık’ı eleştirmek yetmez. Asıl karşı çıkılması gereken Kızılay’ı bir holdinge dönüştürüp ticari bir kuruluş haline getiren zihniyettir! Ki bu zihniyet, tüm kurumlar gibi Kızılay’ı da yozlaşmanın, çürümenin merkezlerinden biri haline getirmiştir.
TRİBÜNLER ‘HÜKÜMET İSTİFA’ DEDİ, BAHÇELİ YANLIŞ ANLADI BJK’DEN İSTİFA ETTİ!
Maraş merkezli depremlerin ardından iktidara tepki stadyumlara da yansıdı. Cumartesi günü Fenerbahçe taraftarının hükümeti istifaya çağırmasının ardından pazar günü de Beşiktaş taraftarı Beşiktaş-Antalyaspor maçında “Hükümet istifa” sloganları attı.
Maçın 4.17’inci dakikasında ise taraftarlar sahayı oyuncak yağmuruna tuttu. Depremzede çocuklara gönderilmesi için sahaya binlerce oyuncak atıldı.
Tribünleri dolduran kitlenin istifa çağrısının hedefi olan iktidardı, Cumhurbaşkanlığı kabinesiydi. Ama iktidarın arkasındaki Bahçeli üstüne aldı!
Sadece üstüne alınmakla da kalmadı Bahçeli, “Statlardaki ‘Hükümet istifa’ protestolarının durdurulmasını”; eğer bu protestolar durdurulmazsa “Maçların seyircisiz oynanmasını” istedi.
TEHDİTLER VE YASAKLARLA HALKI SİNDİREMEYECEKSİNİZ
Daha önce de Bahçeli’nin, “TTB kapatılsın”, “Anayasa Mahkemesi de kapatılsın” demişliği bilindiği için “Statlar kapatılsın” demesi kimseye şaşırtıcı gelmemiştir. Tabii Bahçeli’nin fanatik taraftarı olduğu Beşiktaş’tan istifa etmesi şaşırtıcı olsa da istifası herhalde diğer taraftarlar tarafından alkışlarla karşılanmış olmalıdır. Bahçeli’nin yardımcıları Semih Yalçın, İsmet Büyükataman’ın Beşiktaş’tan istifaları ise MHP ilkeleri açısından olmazsa olmaz olmuştur!
Emir Bahçeli’den gelince Bakan Soylu da durumdan vazife çıkararak, “Bizi fazla mesaiye zorlamasınlar” diyerek tribünleri tehdit etti.
Böylece bir ülkede halkın en doğal hakkı olan iktidarı istifaya çağırmasının bile yasaklandığı bir sürece girdiğimize tanıklık ediyoruz.
Seçime nasıl gideceğimiz her geçen gün daha belirginleşiyor. OHAL’in niçin ilan edildiği de!
Ama burada, “Yasaklar ve tehditlerle halkın sindirilmesi olanaklı mı?” denirse verilecek yanıt “Bunun masa başında planlandığı kadar kolay olmayacağı”dır.
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58
- Sermaye tüm güçlerini emekçilere karşı seferber ederken sendikalar ne yapıyor? 27 Ekim 2024 04:45
- Erdoğan-Bahçeli ittifakı: Büyük iddialar küçük hesaplarla nereye kadar? 24 Ekim 2024 12:49
- Emek mücadelesi için son derece önemli bir dönemin eşiğinde! 21 Ekim 2024 05:04
- ‘Kürt sorununun çözümü’ konusunda demokrasi güçlerinin inisiyatif alma zamanı! 17 Ekim 2024 05:14
- İktidarın ‘iç cepheyi güçlendirme’ stratejisi muhalefeti etkisizleştirmekten geçiyor 12 Ekim 2024 05:03
- 10 Ekim Katliamı davası bölgede barış mücadelesinin alanı olarak da önemli 09 Ekim 2024 04:57
- 'İç cepheyi güçlendirelim' çağrısı, muhalefet ve emek güçlerine arkamızda hizalanın çağrısıdır! 06 Ekim 2024 04:41