02 Mart 2023 04:56

Depremzede kadınlarla dayanışmada bir adım: ‘Hayatı yeniden kuruyoruz’ kampanyası

Ekmek ve Gül Kardeşlik Köprüsü

Fotoğraf: AA

Logo: Ekmek ve Gül

Paylaş

Üç hafta boyunca “Nerede bu devlet”, “Nerede bu Kızılay” diyerek depremzedeye yapılmayan yardımları dile getirenlere, “Be ahlaksız, be namussuz, be adi...”ye varan hakaretler edildikten sonra 27 Şubat günü Adıyaman’a yaptığı ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan, halktan “helallik” istedi!

“Sarsıntıların yıkıcı etkisi, olumsuz hava nedeniyle ilk birkaç gün Adıyaman’da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Bunun için helallik istiyorum…” diyen Erdoğan, “Her fani gibi biz de eksiklik yapmış olabiliriz” diyerek sözlerini sürdürdü.

“Erdoğan nihayet fani olduğunu kabul etmiş!” denebilir. Ama her “fani” de aynı değildir. Çünkü Erdoğan 85 milyon fani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından birisi değil. Tersine o, her vesileyle kendisinin de ifade ettiği gibi, ülkede olup biten başlıca şeylerin sorumlusu olan bir makamdadır, iktidardadır. Ve eğer zamanında ve yeterince etkin biçimde müdahale etselerdi enkaz altından kurtarılabilecek belki binlerce kişi hayatını kaybetmeyecekti!

Bu yüzdendir ki Adıyamanlılar da olup bitenin bir “Kader planı değil taammüden ölüme mahkum etme” olduğunun farkında olan herkes gibi “Yaşadıklarımızın helalleşmesi olmaz, hesaplaşması olur” diyorlar.

İktidar bir yandan depremi bir felakete dönüştüren kendi yetersizlik ve yeteneksizliğine bahaneler aramaya devam ederken öte yandan da depremin ilk gününden itibaren depremzedeye yardıma koşan gönüllü kuruluşların çalışmalarını sınırlamak, hatta yasaklamak için akıl almaz bahaneler uyduruyor.

Bu engelleme girişimlerin son örneğini dün gazetemiz, “Kızılay gelecek çadırları sökün” haberiyle manşete çekmişti!

DEPREMİN YIKIMININ EN BÜYÜK YÜKÜ KADINLARIN OMUZLARINDA!

Evet, son günlerde sıkça vurgu yapıldığı gibi deprem yerin altında ve yer kürenin siyasi ve sınıfsal bir amacı yoktur, tamamen doğal bir faaliyettir. Ama depremin yerin üstündeki yıkımı siyasidir. Dolayısıyla her siyasi tutumun aynı zamanda sınıfsal olması gibi, depremin yer üstündeki yıkımı da tamamen sınıfsal olmaktadır.

Nitekim ilk bakışta deprem herkesi eşit vuruyor gibi görünse de daha yakından bakıldığında yıkılan binaların çoğunluğunun işçilerin, emekçilerin barındığı binalar olduğu, hayatını kaybedenlerin ve yaralananların büyük çoğunluğunu da emekçilerin oluşturduğu görülüyor. Zengin evlerinin yıkılıp altından ölüler çıkarılması ise tamamen rastlantısaldır! Son büyük depremde de bu kural bozulmamıştır.

Ancak emekçiler içinde hayatını kaybetme ve yaralanmada kadın erkek farkı olmamasına karşın deprem sonrasında çocukların, engellilerin ve yaşlıların bakımı, deprem yardımlarının (yiyecek, içecek, giyecek) kullanılır hale getirilmesi, gündelik yaşamın afet koşullarında idamesi ile, şiddetin ve güvensiz ortamların yokluğu gibi nedenlerle asıl yük kadınların üstüne yüklenmektedir.

Başka bir söyleyişle deprem asıl olarak emekçileri vurmuştur ama emekçi kadınları daha sert vurmuştur!

Nitekim deprem bölgesinden yapılan ve bölgedeki gerçekleri en yalın biçimde yansıtan tepkilerin kadınlardan geldiğini de görüyoruz.

Çünkü hem kadınların ihtiyaçları genel ihtiyaçlardan (iç çamaşırı, ped, hijyen ürünleri vb. gibi kadınlar açısından özgün ihtiyaçlar ile bebek ve çocukların ihtiyaçları) farklı, genellikle de erkekler tarafından önemsiz görülmektedir.

İşte deprem sonrasında yaşamda bu gerçeği dikkate alan Ekmek ve Gül, depremzede kadınlarla dayanışmak üzere, “Kız kardeşlik köprüsüyle hayatı yeniden kuruyoruz” kampanyası başlatmış bulunuyor.

DEPREMZEDE KADINLARLA ‘KIZ KARDEŞLİK KÖPRÜSÜ’YLE DAYANIŞMA!

Evet Türkiye’nin halkları depremzede ile dayanışmak için elinde avucunda verebileceği ne varsa onu ortaya koyarak yardıma, dayanışmaya koştu. Dahası halk, iktidarın yardımları ve dayanışmayı engellemek için başvurduğu girişimleri boşa çıkarmak için de ayrıca uğraşmak zorunda kaldı, kalıyor.

Bu, depremzede ile dayanışmanın özgün bir örneğini ise Ekmek ve Gül’ün geliştirdiği görülüyor.

Son aylarda, “Okullarda öğrencilere bir öğün yemek” kampanyasıyla etkin bir çalışma yürüten Ekmek ve Gül, depremin ilk anından itibaren depremzede kadınların ihtiyaçlarını tespit ve temin etmekle başlayan çalışmasını bir adım daha ileriye götürerek depremzede kadınlarla, “Kız kardeşlik köprüsüyle hayatı yeniden kuruyoruz” kampanyası başlattı.

Gazetemize gelen haberlere, Ekmek ve Gül sitesi ve dergisindeki tartışmalara, çeşitli illerdeki Ekmek ve Gül gruplarından yapılan açıklama ve çağrılara bakıldığında; “Kız kardeşlik köprüsüyle hayatı yeniden kuruyoruz” sloganıyla başlatılan kampanya ile;

  • Gerek deprem bölgesinde gerekse deprem sonrasında taşındıkları kentlerde depremzede kadınların “Pasif yardım edilen bir mağdur” değil, ihtiyaçlarını talebe dönüştüren ve bu talepler etrafında mücadele eden, inisiyatif alan bir güce dönüşmesini,
  • Sadece deprem bölgesindeki kadınların değil, ülkenin dört bir yanında her an benzer bir afet riski ile karşı karşıya olan kadınların yerel örgütlenmesini ve dayanışmasını,
  • Bu çalışmayı sadece Ekmek ve Gül gruplarının değil; yerel kadın örgütlerinin, yöre dernekleri, kültür örgütleri ve çeşitli türden kitle örgütleri içindeki kadınların, çeşitli kadın kooperatiflerinin, farklı kadın çevrelerinin depremzede kadınlarla dayanışma faaliyetini bölgedeki kadınların ihtiyaçlarına uygun biçimde, planlı ve uzun erimli bir şekilde, birbirleriyle iletişim halinde organize etmeyi,
  • Bu büyük depremin etkisinin ve kadınlar üstüne binen yükün çok uzun süre devam edeceği dikkate alındığında dayanışmanın etkili bir biçimde sürdürülmesi ve sürekliliğinin güvenceye alınmasını amaçlamaktadır.

Ekmek ve Gül bu amaçla, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü çerçevesindeki çalışmalarında da depremzede kadınlarla kız kardeşlik köprüsü için girişimlerin güçlendirilmesini öne çıkarmaktadır. Bu çerçevede Ekmek Gül, 5 Mart günü Saat 13.00’te bu kampanyada yer alan kadın örgütlerini ve kadın çevrelerini Kartal Meydanı’na çağırmaktadır.

8 Mart haftası boyunca çeşitli illerdeki Ekmek ve Gül grupları, kadın örgütleri ve çevreleriyle yapacakları farklı etkinliklerle “Kız kardeşlik köprüsüyle hayatı yeniden kuruyoruz” kampanyasının bundan sonraki faaliyetlerini konuşacak, toplantılar düzenleyecek.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü gibi, kadınların kurtuluşu mücadelesi için son derece önemli bir günün, “Kız kardeşlik köprüsüyle hayatı yeniden kuruyoruz” kampanyasının ileri atılımı için bir dayanak olarak görülmesi elbette ki hem depremzede kadınlarla dayanışma hem de ülkemizdeki kadın hareketinin emekçi karakterinin ete kemiğe bürünmesi bakımından göz ardı edilemezdir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa