04 Mart 2023 04:13

Islah edilmiş bir ‘kendini iyi hisset’ anlatısı

"Hayata Röveşata Çeken Adam" filminden bir sahne 

Paylaş

İsveçli Yönetmen Hannes Holm’un Fredrik Backman’ın romanından aynı adla uyarladığı 2015 yapımı “En man som heter Ove” ülkesinin yabancı dilde en iyi film Oscar adayı olmuş, ilk beşe kalmayı başarmıştı. Bu başarı tabii ki Hollywood’un dikkatinden kaçmamış. Malum ABD halkı alt yazı okumayı pek sevmediği için, başka dillerde çekilen bazı filmler birkaç yıl sonra İngilizce olarak (Old Boy, Gir Kanıma, Ejderha Dövmeli Kız vb.) çekilip iç piyasaya sürülüyor. Ama Hollywood’un küresel gücü yabana atılamayacağı için bu filmler bizim önümüze de düşüyor.

İşte bu hafta 2015 yapımı bu filmin ABD versiyonu salonlarımızdaki yerini aldı. “Hayata Röveşata Çeken Adam” (A Man Called Otto), romanı bilmiyorum ama ilk filmin biraz ıslah edilmiş, içine daha fazla ‘aile sosu’ ekilmiş versiyonu olarak huzurlarda yapım. 2001 tarihli “Kesişen Yollar” (Monster's Ball) filmiyle adını duyuran, daha sonra “Düşler Ülkesi” (Finding Neverland) ile övgüler alan, kariyerine “Quantum of Solace” ve “World War Z” gibi gişe canavarı filmleri de eklemiş Marc Forster’ın yönettiği yapımı ‘yerli ve milli’ hale getirmek ise “Pi’nin Yaşamı” ve “Düşler Ülkesi” ile Oscar adaylığı kazanan Senarist David Magee’ye nasip olmuş.

Orijinal yapımda Ove olan karakterimizin adı bu kez Otto. Tom Hanks tarafından canlandırılan Otto, kurallara sıkı sıkıya bağlı huysuz bir ihtiyar. Bir dönemler yöneticisi olduğu sitede oturmaya devam ediyor. Çok sevdiği eşi Sonya’yı kısa süre önce kaybetmiş. Site yönetiminden ‘darbe’yle indirilmiş olsa da koyduğu kurallara uyulup uyulmadığını sıkı sıkıya denetliyor her gün. Rutinleri var, bunun dışına çıkmak istemiyor, çıkınca kendini güvende hissetmiyor. Yıllardır mühendis olarak çalıştığı şirket başka bir şirket tarafından satın alınınca ‘kendi rızasıyla’ emekli edilmiş ve yüklü de bir ikramiye almış. Ama bütün bunların bir anlamı yok. Çünkü Otto en kısa sürede hayatına son verecek! Zaten kendisini asmak için urgan aldığı sırada tanışıyoruz onunla.

Ancak, sokağın karşısındaki eve taşınan Marisol ve Tomy çifti ve çocuklarının varlığı her defasında bu planını hayata geçirmesinin önüne geçiyor. Sevdiği kadını ve işini kaybetmiş bu yaşlı adam, hayatta kalmaya dair hiçbir gerekçesi olmadığını düşünürken, Marisol’un hayatının içine dalışıyla farkında olmadan değiştiğini fark ediyor. Beklendiği üzere buna da direniyor ama insanlarla bir kez temas edince hayattan nefret etmeye olduğu kadar, ona devam etmeye yetecek kadar malzeme de buluyorsunuz! Otto, devam edecek motivasyonu tam olarak buluyor mu bilinmez ama hayatına son verme kararlılığından vazgeçiyor neticede.

“Hayata Röveşata Çeken Adam”, bir tür ‘İnsanın acısını insan alır’ öyküsü. Otto’nun ifadesiyle “Kendi derdiyle fazla meşgul olup başkalarıyla hiç ilgilenmediği için, başkalarını da kendisi gibi sanan” bir adamın öyküsü. Ve aslında böyle sanmakta da hayli haklı. Film bir yandan yıllar içinde çözülen insan ilişkilerine dair anlatı geliştirirken, bugüne dair umut inşa etmeyi de ihmal etmiyor. Bu bakımdan iyi bir ‘kendini hisset’ filmi. Ama bu kadar. 2015 yapımı filme göre, aile vurgusu bir adım daha öne çıkarılmış, bazı ayrıntılar burada yok sayılmış.

2015 tarihli filmde örneğin Ove (Otto) ile babası arasındaki ilişki filmin başlarında daha güçlü işleniyor. Annenin yokluğu, babanın karakteri Ove’un neden bu kadar kuralcı ve ‘sıkıcı’ bir adam olduğunu anlamamıza neden oluyor. Üstelik bu filmdeki geri dönüşler yalnızca Ove’un hayatının kırılma anlarını değil, İsveç’te değişen kent, ekonomi ve toplum yapısını da anlamamıza vesile oluyor. Ama yeniden uyarlama bu dönüşümü tam olarak anlamakta zorlanıyor açıkçası. Daha sembolik temalar seçiyor ve onları da yüzeysel ele alıyor.

Yine de anlatının temel meselesinin bu olduğunu söylemek zor. “Hayata Röveşata Çeken Adam”, bir tür ‘ikinci şans’ hikayesi. Ancak başka insanlarla temas ederek, dayanışarak, birbirimizin acılarını alarak hayat karşısında tutunabileceğimize dair dokunaklı bir anlatıya dönüşmeyi başarıyor yine de. Tom Hanks her zamanki gibi ama Marisol’u canlandıran Mariana Treviño filmin komedi yükünün büyük bir kısmını tek başına taşıyor neredeyse.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa