Deprem, siyaset, satranç

DİĞER YAZILARI
Prestij 27 Temmuz 2024
Adalet 20 Temmuz 2024
Ayın karanlık yüzü 13 Temmuz 2024
Şampiyonun düşüşü 8 Haziran 2024
Kim bu Gukesh 27 Nisan 2024
Gordion Düğümü 20 Nisan 2024
YAZI ARŞİVİ

Ülkece korkunç bir afet yaşadık, on binlerce insan enkaz altında hayatını kaybetti, yaralandı, evsiz, anasız babasız, çocuksuz kaldı. Sonrasında liyakatsizlikten beslenen bir beceriksizlik ile daha fazla insanımızı kaybettik. Toplum olarak çok travmatik bir dönemden geçiyoruz. Sağ kalanlar olarak içimizdeki depremin artçıları bitmiyor. Sevdiklerimizin ölümüyle biz de ölüyoruz, sağ olmakla ölü olmak arasında bir yerdeyiz. Kaybettiklerimizin acısını dindirmek belli ki mümkün olmayacak ama yeni acılara da daha fazla katlanamayacak haldeyiz. Yeni acıları durdurabilecek tek şey bilimsel anlayıştır. O yüzden toplum olarak acilen bilime sarılmalı, yaşamın her alanında bilimsel düşünceyi ön plana çıkarmalıyız.

Siyasetçilerin ziyaret ettikleri şehirlerde taraftar atkıları takması, ünlü olduğu kadar yandaş futbolcuların “Ben varım, sen de var mısın” diyerek toplumu etkileme çalışmaları, camide imamların bazı siyasetçilere destek vaazları vermesi, yüksek rütbeli subayların siyasi bir konuşmayı alkışlaması, spor federasyonları ve kulüp başkanlarının neredeyse tamamının siyasi bağları yüzünden oturdukları koltukları işgal etmesi gibi olayların ardından “Sporda siyaset olmaz” diye ağlamanın ne kadar ironik olduğunu söylemeye gerek bile yok. Buna pekala “toplumsal mobbing” diyebiliriz. Ağır faşizan bir iklimde “hükümet istifa” diye haykırabilen herkes tebaa olmadığının, yurttaş olduğunun bilincindedir ve bu toplumun geleceği adına umut vericidir. Siyaset yaşamın her alanındadır ve siyaset spora müdahil olabiliyorsa sporun, sporcunun, taraftarın da siyasi tepki vermesi en doğal hakkıdır.

Siyasilerin söylemleri ve eylemleri sosyal medyada ve basında sıklıkla satranç oyunundaki hamlelerle ifade ediliyor. Siyasi literatürde kullanılan “Ortadoğuda satranç”, “Hamlesini yaptı”, “Şah çekti”, “Mat etti” gibi ifadelere hepimiz aşinayız. Ancak Satranç Federasyonu başkanının bile satranç bilmediği bir ülkeyiz ve açık söylüyorum ülkemizdeki siyasetçilerin de neredeyse tamamı satranç bilmiyor. Bu ifademin en basit dayanağı satrancın temeli olan profilaksinin (Önceden önlem almak) siyasetin neredeyse hiçbir alanında kullanılmamasına dayanıyor. Belki de spora siyaset karıştırmak kadar, siyasete aynı zamanda bir spor olan satrancı karıştırmak gerekiyordur. Siyasi liderler satranç oyuncusu olsalardı nasıl oyuncular olurlardı konusunu da yakın bir zamanda buradan yazacağım.

Orta düzeyde her satranç oyuncusu bilir ki, profilaktik hamle; rakipten henüz tehdit gelmemişken olası tehdide karşı çok önceden hamle yaparak onu engellemektir. Hayata uyarlayacak olursak, bu tehdit bazen bir deprem, bazen bir yangın, bazen düşman işgali olabilir. Örneğin Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale zaferi, olası tehdidi çok önceden görüp gerekli askeri hazırlıkları yapması sayesinde gerçekleşmiştir ve tarihimizin bilinen en önemli profilaktik hamlelerinden biridir.

Profilaksi hayatımızın her alanında karşımıza çıkar. Trafik lambaları, elektrik kutusundaki sigortalar, kapalı bir havada yanınıza aldığınız şemsiye, binalara takılan paratonerler, gemilerdeki can simitleri,  hastalıklara karşı olduğumuz aşılar gibi bizleri hayatta tutan binlerce bilimsel buluşun her birisi insanlığın profilaktik hamleleridir. Güvenli olduğuna inandığımız, içinde huzurla uyuyabildiğimiz binaların profilaksiden bu denli uzak olması ise ancak kapitalizmin uzantısı olan inşaat sektörünün ülkemizde ne kadar vahşileşebileceğine dair acı bir gerçek olabilir.

Yaşadığımız deprem felaketi açıkça göstermiştir ki, coğrafyamızın en büyük tehdidi olan depreme karşı hamle yapması gerekenler hangi hamleyi yapacağını bilemez halde sadece taşları hareket ettirmekte hatta oyun içerisindeki taşları çalmaktadır. Plan, strateji, taktik, öngörü, zamanı iyi kullanma, taşlar arası koordinasyon kurma, profilaksi gibi kavramlardan yoksun olan siyasetçilerin hamleleri sayesinde hızlı bir yıkımla oyunu kaybediyor, sonra acılar içinde neden kaybettiğimizi soruyoruz. Ve maalesef doğa bizim acılarımızla ilgilenmiyor, ya doğanın verdiği dersleri öğrenip uyum sağlayacağız ya da bu acı dersleri almaya devam edeceğiz. O yüzden şimdi taşları yeniden dizme zamanı!..

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et