05 Mart 2023 04:55

İyi Parti üstünden muhalif güçlere yönelik operasyon kime hizmet ediyor?

Meral Akşener

Fotoğraf: Aytaç Ünal/AA

Paylaş

Dün bu köşede çıkan ve Meral Akşener’in masayı devirmesinden iki saat kadar önce yazılan yazının başlığı, “Seçimde son düzlüğe girerken Millet İttifakı için çok kritik iki gün” biçimindeydi. Meğerse Millet İttifakı için iki gün değil sadece iki kritik saat varmış!

Çünkü dünkü yazı yazıldıktan iki saat kadar sonra İyi Parti Genel İdare Kurulu toplantısının ardından kürsüye çıkan Akşener, masayı terk etmekle kalmadı, masayı iki ayağıyla tekmeledi de!

Masayı “noter masası” olarak gösteren, gerekçelerini de “Ya tarih yazacağız ya tarih olacağız” hamasetine bağlayarak kurtarmaya çalışan Akşener, CHP’nin diğer dört partiyi milletvekili rüşveti karşılığında kendi yanına çekerek “İyi Parti’ye dayatma yaptığı”nı iddia etmekle kalmayıp Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a CHP’den ayırılarak “Milletin önüne düşme” çağrısı yaptı. Ki, bu açıkça CHP’yi bölme çağırısıydı da! Kılıçdaroğlu’nun Akşener’in masayı devirmesine ilk tepkisi ise, “Merak etmeyin taşlar yerine oturacak” oldu.

Daha sonra Akşener’in tutumuna bir video ile yanıt veren Kılıçdaroğlu, “masa”“sofra”ya benzetip, “Bu sofrada siyasi oyunların, Erdoğan dilinin yerinin olmaması gerekirdi. Türkiye’nin tüm vatandaşları bu sofraya davetli olacak. Biz her şekilde Erdoğan’ı da Erdoğan’ın propaganda makinesini de yeneriz, yeneceğiz” diyerek “masa”nın daha da genişletilerek süreceğini yüksek sesle ilan etti.

AKŞENER’İN GEREKÇELERİNİN GERÇEKLE İLGİSİ VAR MI?

Tabii, cuma gününe sığan sayısız gelişme ve açıklamalar içinde en çok merak edilen, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın, Akşener’in “CHP’yi terk edin benim yanıma gelin, Kılıçdaroğlu karşısında cumhurbaşkanı adayı olun” diyen çağrısına ne yanıt vereceğiydi.

Gecenin ilerleyen saatlerinde Yavaş ve İmamoğlu’nun birbirini de etiketleyerek, Kılıçdaroğlu’nun yanında olduklarını açıkça ilan eden ve “Millet İttifakının tüm paydaşlarıyla yoluna devam etmesini” isteyen açıklamaları geldi.

Böylece,

  • Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olarak göstermek istediği İmamoğlu ve Yavaş adaylığı kabul etmeyerek, üstelik de Kılıçdaroğlu’nun yanında olduklarını ilan ederek,
  • Masadaki diğer dört parti, “milletvekili pazarlıkları” üstünden Kılıçdaroğlu’nun adaylığına destek verdikleri suçlamasını reddederek,
  • Kılıçdaroğlu’nun adaylığının masanın kurulmasından beri kamuoyunda tartışıldığı, dolayısıyla İyi Partiye yapılmış bir “dayatma” olmadığı gösterilerek,
  • Kılıçdaroğlu’nun, Yavaş ve İmamoğlu’nun belediyedeki görevlerine devam etmesini daha önce de istediği hatırlatılarak,

Meral Akşener’in masayı devirme nedeni olarak öne sürdüğü gerekçelerin karşılığının olmadığı açıkça ortaya çıkmış olmaktadır.

MUHALEFETE YÖNELİK BU OPERASYONUN ARKASINDA KİM VAR?

Akşener’in iddialarının gerçekliği yoktur. Ama bütün bu iddialar gerçek bile olsa, “Tarih yazıyoruz. Türkiye tarihinde olmamış bir şeyi başarıyoruz” diye kurulan, önüne “Tek adam rejimini yıkmak ve yerine güçlendirilmiş parlamenter sistem kurmak” gibi çok ciddi bir amaç koyan masayı, böyle gerçek bile olsa anlaşılır olmayacak nedenlerle devirmenin anlaşılır bir yanı yoktur. Nitekim, masanın ve masanın seçimi kazanmasının önemini anlatırken, “Eğer önümüzdeki seçimi biz kazanamazsak bu seçim son seçim olur” diyen Akşener’in, masayı devirme gerekçelerinin anlaşılır bir tarafı yoktur.

Bu yüzden de İyi Partinin masayı devirmesinin nedenini anlamak için faili meçhul bir cinayeti soruşturan dedektifin katili bulmak için sorduğu, “Bu cinayetten kimin çıkarı var?​” sorusundan ilham alarak, “Bu operasyonla oluşturulan durumdan kimin çıkarı vardır” sorusunu sormak gerekiyor.

Ülkede seçime iki aydan biraz fazla zaman kalmışken, muhalefetin önemli bir blokunu oluşturan masanın devrilmesi elbette ki tek adam rejimine verilebilecek en büyük hediyedir.

Çünkü Cumhur İttifakı, normal koşullarda seçimi kazanmasının olanaksızlığını fark etmesinden beri, “seçimi götürmesi”nin tek yolu olarak muhalefetin iktidara gelebilecek bir güç oluşturmasını önlemeyi esas alan bir stratejiyi benimsemiştir. Bunun için de muhalefet saflarında bölünme yaratacak girişimlerle, muhalefeti halk indinde itibarsızlaştırıp etkisizleştirerek, “Bu muhalefet iktidar olacak iradeyi taşımıyor” algısı oluşturmayı amaçlamış bulunmaktadır.

İyi Parti bu son hamlesiyle, iktidarın bu stratejisine dört başı mamur bir destek olmuştur. Ki, bu yanıyla operasyon sadece Millet İttifakına değil tüm muhalif güçlere yapılmıştır.

Bu nedenlerledir ki, İyi Parti üstünden muhalefete yönelik gerçekleştirilen operasyonun tetikçisi Akşener ve İyi Partinin yönetici kastı görünse de operasyonun arkasındaki asıl azmettiricinin Cumhur İttifakının içindeki odaklar olduğu tartışılmazdır. Ki bu odaklardan, operasyonda kimlerin nasıl bir rol üstlendiğine kadar gerçeklerin uzak olmayan bir gelecekte gün ışığına çıkacağını söylemek de yanlış olmaz.

İYİ PARTİ TARİH Mİ YAZACAK TARİH Mİ OLACAK?

Bu operasyon sonrasında Cumhur İttifakı saflarından yükselen sevinç çığlıkları İyi Partinin masayı devirme hamlesinden kimlerin kazançlı çıktığının, en azından öyle sandığının görüntüsüdür.

Bir ittifakın gücü, ittifaka katılan partilerin anketlerde görünen güçlerinin toplamı olarak görülemez, görülmemesi gerekir. Elbette anketler bir gücü belli ölçülerde ifade ederler ama bu gücün realize olması, izlenen mücadele, siyaset anketlerde görülen gücü olağanüstü büyütebileceği gibi küçültebilir de.

Kaldı ki, İyi Parti kitlesi İyi Partiye İyi Partili olduğu için bağlılık duyan bir kitle değildir. Tersine bu kitlenin önemli bir çoğunluğu AKP ve MHP’den (kısmen de ANAP, DP, hatta CHP’den) koparak İyi Partiye giden bir kesimdir. Ve şimdi İyi Parti açıkça Cumhur İttifakına katılmasa da onları sevindirecek bir mecraya girdiği için peşinden götürebileceği (CHP’lilik, MHP’lilik, AKP’lilik gibi) kendisine partililik bağı ile bağlanmış bir kitlesi yoktur. Bu da İyi Parti kitlesini etkilemeyi kolaylaştıran bir etkendir.

Yeter ki demokrasi güçleri ve tek adam rejimine karşı olan tüm muhalif güçler gerçekleri açıklamada, halkın taleplerinin etrafındaki mücadeleyi güçlendirecek bir çalışmada tüm enerjilerini seferber etsinler!Böylece, Akşener’in konuşmasının merkezine koyduğu, “Ya tarih yazacağız ya tarih olacağız” tekerlemesindeki iki seçenekten “tarih olma” seçeneği gerçekleşmiş olur!

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa