Dünya yaşayanlara aittir

On yıllardır sağcı ideologlar ve hukukçular, ABD anayasasının yalnızca onu hazırlayanların “ilk niyeti” olarak nitelenen şeye -ya da ABD’nin kurucu babalarının niyetine- göre yorumlanması gerektiğini savunuyorlar.

Varsayalım öyle, o zamanki niyetlerinin ne olduğunu nasıl bilebiliriz? Elbette bilmiyoruz. Sadece birkaç durumda ipuçlarına sahibiz. Thomas Jefferson (1743-1826) yaşamı boyunca “Virginia Eyaleti Üzerine Notlar” başlıklı bir monografi yazdı; bu onun tek eseri olarak kaldı. Bununla birlikte, Bay Jefferson üretken bir mektup yazarıydı ve görüşlerini mektuplarında özgürce ifade ediyordu. Örneğin, 24 Haziran 1813’te John W. S’ye: “Dünya yaşayanlara aittir, ölülere değil” diye yazmıştı.

Thomas Paine (1737-1809), broşürleri ve kitaplarıyla ulusu İngiltere kralına karşı savaşa sürükleyen yetenekli bir yazardı. 1791/92’de yayımlanan İnsan Hakları adlı kitabında, hiçbir neslin geçmişin sözlerinden etkilenmemesi gerektiğini savunmuştu. Paine şöyle yazıyordu: “Her çağ, her kuşak, her durumda, kendilerinden önceki çağlar ve kuşaklar kadar kendi adına hareket etmekte özgür olmalıdır. Mezardan bile hükmetmeyi isteme kibri ve küstahlığı, tüm zorbalıkların en gülünç ve küstah olanıdır. İnsanın insan üzerinde hiçbir mülkü yoktur. Bir neslin de kendi üzerinde ya da kendisinden sonra gelecek nesiller üzerinde herhangi bir mülkiyeti yoktur.” ABD’li devrimci Thomas Paine böyle düşünmekteydi.

Jefferson’a gelince, tahmin edin ABD anayasasının çoğunu kim yazdı? Kendisinden başkası değil. Söylediklerine baktığınızda “ilk niyet” fikrinin kurucu babalardan gelmediğini görürsünüz. Bu fikir yaşamımızda, zamanı geri çevirmeyi ve insanların haklarını ellerinden almayı amaçlayan siyasi çıkarları empoze etmek isteyen insanlardan geliyor.

Ve bu tamamen aptallığa dayanan bir fikirdir.